Günay Aslan: Kürtler herkesin eşit haklara sahip olduğu merkezi olmayan bir Suriye hayal ediyor

GündemSöyleşi

Aslan, ”Kürtler, Suriye’deki bütün etnik ve dini azınlıkların, tüm toplumsal dinamiklerin eşit haklara sahip olacağı ademi merkeziyetçi ve demokratik bir Suriye hayal ediyorlar.” dedi.

Almanya’nın günlük gazetelerinden Junge Welt, Nûpel TV Genel Yayın Yönetmeni Günay Aslan ile, Suriye’deki rejim değişikliği, HTŞ yönetimi ve Kürtleri konuştu.

Aslan ile yapılan röportaj şöyle:

Suriye’de rejim değişikliği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Esad rejiminin devrilmesi sadece Suriye’nin iç dengelerini değiştirmedi, aynı zamanda Ortadoğu’nun jeopolitiğini de sarstı. Hem bölgesel hem de küresel aktörler yeni koşullara göre pozisyonlarını ayarlamaya çalışıyor. Soğuk Savaş döneminde Suriye, Sovyetler Birliği ile yakından bağlantılıydı ve dağılmasından sonra da Rusya ile bu ilişki devam etti. Ancak Şam’ın Colani liderliğindeki Türkiye destekli cihatçılar tarafından ele geçirilmesi bu durumu değiştirdi. Suriye, nihayetinde ABD ve İngiltere’nin radikal İslamcıları desteklemesi sayesinde NATO’nun nüfuz alanına çekildi.

Esad hükümeti neden bu kadar çabuk çöktü?

Bu onların otoriter doğasından kaynaklanmaktadır. İnsanlığa karşı işlenen suçlar, yolsuzluk ve kendi halkına karşı yapılan savaşlar iç çürümenin artmasına neden oldu. Rejim içindeki güçler ve geri çekilen ordu da katkıda bulundu.

HTŞ ve artık gerçek ismi Ahmed El Şara’yı kullanan lideri Colani’nin hedefleri ve siyasi rolleri hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Heyet Tahrir Şam (HTŞ), IŞİD’in devamı niteliğinde bir örgüttür. Colani bir zamanlar IŞİD’in eski lideri Ebu Bekir El Bağdadi’nin sağ koluydu. HTŞ, IŞİD ve El Kaide aynı hedefleri paylaşsa da iç güç mücadeleleri ve çıkar çatışmaları nedeniyle birbirlerinden ayrıldılar. Colani, başta İngiltere olmak üzere Batılı aktörlerle olan yakın ilişkileri sayesinde örgütünü sürdürmeyi ve güçlendirmeyi başardı. Yükselişinde İngiliz Ulusal Güvenlik Danışmanı Jonathan Powell’ın önemli bir rolü vardı. HTŞ’yi terör örgütü olarak listelemesine rağmen Birleşmiş Milletler, Amerika ve Avrupa ülkelerinin yıllardır kendileriyle dolaylı müzakereler yürütmesi tesadüf değil.

Colani’nin politik tarzı nasıl değişti?

Colani kendisini ılımlı bir lider olarak göstermeye çalışıyor. Artık sarık yerine kravat takıyor ve HTŞ’nin değiştiği mesajını veriyor. Ancak HTŞ’nin ideolojisi, demokrasiye, çoğulculuğa veya azınlık haklarına çok az yer bırakan, kadın haklarına karşı Selefi İslamcılıkta derin köklere sahip olmaya devam ediyor. HTŞ’nin zihin dünyası demokrasiye, özgürlüklere uygun değil.

ABD ve İngiltere gibi ülkeler ise HTŞ’yi Suriye’nin yeni düzenine meşru bir aktör olarak dahil etmenin yollarını arıyor. Bu çabalar, kendi çıkarlarına hizmet ettiğinde İslamcı grupları destekleyen NATO ülkelerinin fırsatçı politikasını ortaya koyuyor.

HTŞ’nin gerçekten demokratik bir örgüt haline getirilip getirilemeyeceği belirsizliğini koruyor. Aksine bu, demokratik değerleri desteklediğini iddia eden ancak jeopolitik hedefleri ile örtüştüğünde radikal aktörleri destekleyen Batı dış politikasının çelişkisini bir kez daha gösteriyor.

Suriye’de Kürtleri neler bekliyor?

Elbette yeni Suriye’de Kürtlerin, Rojava’nın yerinin ne olacağı sorusu da biz Kürtler için hayati bir önem arz ediyor. Kürtler Suriye’nin Kürdistan bölgesinde (Rojava) kendi özyönetimlerini ve bunu tehditlere karşı koruyacak öz savunmalarını oluşturmuş durumdalar. Kürtler Suriye’nin bütünlüğü içinde otonom bir statüye sahip olarak yaşamak istiyorlar. Suriye’deki bütün etnik ve dini azınlıkların, tüm toplumsal dinamiklerin eşit haklara sahip olacağı ademi merkeziyetçi, demokratik bir Suriye hayal ediyorlar.

Ancak Türkiye Kürtlerin başarılarını tehdit olarak görüyor. Yıllardır Suriye’deki Kürt bölgelerine saldırıyor ve halihazırda Afrin, Serêkanîye  ve Girê Spî gibi şehirleri işgal etmiş. Bu işgal politikasına, bölgelerin demografik yapısını değiştirmeye yönelik yerinden etme, etnik temizlik ve insan hakları ihlalleri de eşlik ediyor.

Ne Amerika ne de Avrupa Birliği Kürtlerin özerkliğini tanımıyor. Bunun yerine Türkiye ve HTŞ gibi örgütlerle açıkça Kürtlerin haklarına yönelik olan pragmatik ittifaklara giriyorlar…

Elbette Kürtler çok ağır bedeller ödeyerek Suriye’de elde ettikleri demokratik kazanımlardan vazgeçemezler, vazgeçmeyecekler. Ne var ki IŞİD’le mücadelede dünya insanlığı için ağır bedeller ödeyen Kürtler, IŞİD’in devamı HTŞ’nin Türkiye’nin desteğiyle Şam’da iktidara taşınmasına sessiz kalmaları, yetmezmiş gibi Kürtlere dönük saldırılara tepki göstermemesi kabul edilemezdir.

Kürtler bu çifte standartlı siyaseti dünya insanlığın vicdanında mahkum edileceğine inanıyor..

İlginizi Çekebilir

Axios: Amerika, Suriye’deki yeni hükümete endişelerini iletti
Hozat: Rojava’ya düşmanlık Türk-Kürt kardeşliğinin neresine oturtulabilir?

Öne Çıkanlar