Önce şunu söyleyeyim, ben savaştan anlamam. Ayrıca savaş karşıtıyım ve insanların savunma amacı dışında; kendi varlıklarını korumaları dışında silaha sarılmalarına karşıyım.
Savaş benim işim değil ama ne yazık ki savaş çoğu ülkenin olduğu gibi benim ülkemin ve benim de gerçeğim. Savaşın koşulları olgunlaştığında kaçmaya çalışsan da kaçamıyorsun, o bir biçimde bütün acımasızlığı ve yıkıcılığı ile gelip seni buluyor.
Öte yandan savaş benim işim olmasa da ülkemde, şimdi yaşadığım ülkede ve elbette dünyada ne olup bittiğini izlemek benim işim. 1981 yılından bu yana, 41 yıldır bir gazeteci olarak gündemi takip etmeye çalışıyorum. Bunu yaparken de olaylara hem geniş hem de farklı bakış açılarından bakmaya, her türlü manipülasyondan kaçınmaya ve -varsa- kendi aklımı kullanmaya özen gösteriyorum.
Bunun şimdiye kadar bir zararını görmedim. Bir yararını da görmesem zararını görmedim ve bu benim için kazanım sayılır zira, zaman zaman yanıldığım olsa da genelde süreçleri okumak ve kamuoyuna aktarmak konusunda öyle aman aman, telafisi olmayan ciddi bir hatam oldu denemez…
Neyse, kendimden söz etmeyi burada keseyim de asıl meseleye geleyim.
Sizin de yakından izlediğiniz gibi dünya bir ayı aşkın bir süredir Rusya- Ukrayna savaşını konuşuyor. Rusya’nın saldırısı, Putin’in acımasızlığı, Ukrayna’nın yaşadığı insanlık dramı bir aydır gündemden düşmüyor ama bununla birlikte Ukrayna’nın dünyayı şaşırtan direnişi de konuşuluyor.
Gerçekten de Ukrayna kimsenin beklemediği bir direniş sergiledi ve Putin’in bütün hesaplarını alt üst etti. Ve bununla ilgili çeşitli yorumlar, iddialar, komplo teorileri dillendiriliyor ancak dikkatimi çeken bir konu var ki bana mantıklı geliyor. Bunu yazıda dilim döndüğünce ve gücüm yettiğince bu konuya değinmek istiyorum.
İzlediğim kadarıyla Batılı uzmanların çoğu savaşın uzayacağını söylüyor. Son NATO Zirvesi’nde buna uygun kararların alındığı da belirtiliyor. Kimi uzmanlar savaşın böyle devam etmesi halinde Putin’in kazanmasının çok zor olacağını iddia ediyor ki bunların aralarında NATO genel sekreter yardımcısı ve eski CIA başkanı da var. Putin’in geri adım atmaması halinde kaybedeceğini ileri sürenlerin sayısı giderek artıyor. Rusya da sanırım bu gerçekten hareketle, savaşın kendisi açısından ‘olmak ya da olmamak’ savaşı olduğunu her fırsatta vurguluyor. Dugin de, ‘Rusya kaybederse Rusya da dünya da yok olur’ derken, Rusya’nın yenilme olasılığının doğuracağı sonuçlar üzerinden batıya tehditler savuruyor.
Uluslararası medyada ise hemen her gün Putin’in Ukrayna’daki hesabının tutmadığına ve ayrıca Rus ordusunun motivasyonunu kaybettiğine dair birçok yorum çıkıyor. Putin’in bazı generalleri görevden aldığı, orduda yeni görevlendirmeler yaptığı ve bir çıkış yolu aradığı da ifade ediliyor.
Rusya- Ukrayna savaşında yaşanan tartışmalarda öne çıkan, benim de dikkatimi çeken konu ise yapay zeka…Birçok uzman yapay zeka sayesinde Ukrayna’da savaşın doğasını değiştiren gelişmeler yaşandığını söylüyor. Dünyada devrim düzeyinde yaşanan teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak yapay zeka ile birlikte savaşın da karakterinin değiştiğini belirten bu uzmanlara göre artık klasik savaş dönemi sona erdi. Ordunun, askerin, komutanın yerine, onların görevlerini yerine getirebilen otonom robotlar, makineler, silahlar ve programlar geçiyor. Askerlerin yerine robotların savaşacağı, savaşın teknoloji temelli yaşanacağı günler giderek yakınlaşıyor.
Sahadaki gelişmelere bağlı olarak yapılan bu yorumlardan da anlaşıldığı üzre Ukrayna’nın yapay zeka sistemlerini karada, havada ve denizde yaygın olarak kullandığı ve etkili olduğu anlaşılıyor. Ukrayna’nın bu konuda hazırlıklı olduğu ve bu teknolojiyi de Amerika’dan almış olduğu görünüyor. Çoğu uzman Rusya’nın ilerlemesinin yavaşlatılmasında; Rus uçakları, helikopterleri ve tanklarının bu kadar ağır zayiat vermelerinde yapay zeka savunma sistemlerinin etkili olduğunu söylüyor.
Sahadaki gerçekliğinin yapay zekanın eseri olduğunu söyleyenlere göre Ukrayna’nın elindeki teknoloji Rusya’nın kullandığından daha ileride.
Yapay zeka sistemlerine bağlı silahlar, tehlikeyi sezdikleri ya da hedefi gördükleri anda kendi başlarına ateş açabiliyor, taarruz edebiliyor ve bunun için insana ihtiyaç duymuyor. İnsandan bağımsız bir sistem bu. Tehdinin boyutunu, amacını, hareket kabiliyetini anında tahlil ediyor; ona uygun bir karşılığı hızla veriyor.
Konuyla ilgili görüş yazan uzmanlar Ukrayna’nın yapay zeka silah sistemleri ile birlikte yüz tanıma teknolojisi de kullandığı bilgisini veriyor. Ukrayna böylece öldürülen veya ele geçirilen Rus askerlerinin kimliğini kısa sürede tespit edebiliyor. Bu da savaş alanında yaşanan başka bir radikal değişime işaret ediyor.
Aslında Ukrayna savaşı bize güçlü ordunun sayıca üstün olan, elinde çok sayıda uçak, tank, top, mühimmat olan ordu olmadığını gösteriyor. Omuzu kalabalık bir generalin de teknoloji karşısında ‘teneke general’ olmaktan öteye gidemeyeceğine; boşluğa ve acze düşeceğine işaret ediyor.
Ne de olsa gücün teknolojiye geçtiği bir dünya gerçeği ile karşı karşıyayız. Ve Ukrayna savaşı yapay zeka teknolojisinin savaşın kazanılmasında hayati öneme sahip olduğunu gösteriyor.
Bu yüzden olsa gerek son yıllarda bütün dünyada yapay zeka temelli silahlara yatırım yüksek düzeyde artıyor. Karşı karşıya kaldığı savaşın seyrini değiştirmek, kazanmak ve ayakta kalmak isteyenler iman kuvvetinin ya da ideolojik tahlilin yetmediğini görüyor olmalı ki Suudi Arabistan’dan Kuzey Kore’ye, Çin’den İsrail’e ülkeler yapay zeka teknolojisine yöneliyor…
https://www.facebook.com/gunayaslanofficial