Hakan Tahmaz: İktidar partisinin toplumdan kopuşu hızlandı

Yazarlar

Saraçhanede başlayan süreçte, CHP adeta kabuğunu kırarcasına, tarihinde pek rastlanmayan bir muhalefet örneği göstermeye başladı. İktidar bunu kavrama, CHP ise muhalefetin itiraz ve isyanını tam anlamıyla kavrama sınavında. İktidarın sınavı geçecek takati, aklı kalmadı…

*

Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu operasyonu nedeniyle ülkede yaşananları kavramaktan, anlamaktan uzak bir bayram mesajı yayınladı.

Ülkeyi saran, muhalefet hareketini birleştiren ve yapısını değiştiren protestoları, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde ilk kez ikinci parti olmanın travması gibi kısa sürede geçiştirebileceğini sanan bir hayal aleminde olduğunu sanıyor.  

Açıklamada ülkemizin politize edilerek sulandırılmasına kimse itibar etmemelidir” çağrısı yaparak yaşananları ters yüz etmeye çalışırken, yargı eliyle yapılmak istenen siyasal darbenin ekonomik, siyasal, sosyal hayatı radikal bir biçimde sarsan, duygusal, siyasal kopuşun ve toplumsal siyasal değişimin işaretlerini almamışa benziyor.

Cumhurbaşkanı ve mesai arkadaşları artık hiçbir şeyin 19 Mart öncesi gibi olma ihtimalinin oldukça zor olduğunun idrakine varmış değiller.

Ana muhalefet partisinin 29 Mart 2025 cumartesi Maltepe’de tarihinin ve son yılların en büyük mitingini ve Saraçhanede beş gece süren Gezi’yi çok aşan kitlesel direnişin olmasını sağlayan, iktidar partisinin bu anlamama, görmeme ve olanı önemsememe halleridir.

İktidar blokunun toplumdan kopuşu ciddi ölçülerde hızlandı. Bunun geriye dönüşü oldukça zor görünüyor.  Sonunun başlangıcı olma ihtimali  çok yüksek. 

İktidara itiraz eden gençlik, her yaştan iktidar mağdurları topyekûn harekete geçti, iktidarın durdurması zor bir dinamik. Bıçağın kemiğe dayandığı anı yansıtıyor. 

19 Mart sonrası iki büyük toplumsal dinamik harekete geçti. Birincisi,  1990’ların ilk yarısından itibaren kabuğuna çekilen üniversite gençliği. Türkiye’nin geleceğini belirleyecek bir topluluk. 

Üniversite öğrencilerini harekete geçiren, Ekrem İmamoğlu operasyonundan daha çok, esas olarak bizzat iktidar partisinin kolektif kötülükleridir. Ve öğrenciler toplumun korku duvarının yıkılmasına vesile oldular.

İkincisi ise CHP’nin, cumhuriyetin/devletin kurucu partisi olmasından kaynaklanan çeşitli handikaplarını geriye iterek, geniş muhalefetin bütününü ve çeşitli toplumsal hassasiyetleri, duyarlılıkları kapsayan çoğulcu siyasal zemine ve mücadele hattına oturmasıdır.

Ana muhalefet partisi lideri, bir haftada “derin Ankara’nın” sesi olmaktan çıktı. İktidar mağdurlarının her çeşidini kapsayan, toparlayan bir muhalefet sözcüsü gibi davranma konusunda ciddi bir yol aldı ve özel hassasiyet gösterir oldu.

Bir haftadır, yakın dönemle kıyaslanmayacak ölçüde güven telkin eden bir davranış sergileniyor.

Bunun sürdürülebilir bir hal alması, iktidarı sandığı getirmek zorunda bırakacaktır. 

CHP bir milyon yedi yüz bin üye ile cumhurbaşkanı aday adayı ön seçimi yapmayı planlıyordu. Seçimlere üç gün kala İmamoğlu’na operasyon yapılması, iki günde on üç milyondan fazla kişinin dayanışma oyu kullanmasına yol açtı. Bunun sırrının ne olduğu belli, bu sonucu doğuranın iktidarın tutumu olduğu çok açık.

Benzer bir biçimde, CHP’nin “Cumhurbaşkanı adayım İmamoğlunu yanımda, sandığı önümde istiyorum” başlıklı imza kampanyasının hedefine ulaşmasına da, muhalefetin becerisinden daha çok iktidarın kolektif kötülüklerinin muhalefeti birleştirme gücü olacaktır.

Yakın dönemin CHP’si, devletin veya müesses nizamın selameti adına “sorumlulukla” davranır, rejimin sarsılmasına yol açacak davranışlara izin vermezdi.

Netice itibariyle kendilerine destek veren ve umut bağlayan insanlara rağmen, müesses nizamın bekçiliğini yapardı.

Saraçhane’de başlayan süreçte, CHP adeta kabuğunu kırarcasına, tarihinde pek rastlanmayan bir muhalefet örneği göstermeye başladı.

İktidar bunu kavrama, CHP ise muhalefetin itiraz ve isyanını tam anlamıyla kavrama sınavında.

İktidarın sınavı geçecek takati, aklı kalmadı.

Muhalefetin başarısını ise tek adam rejimi, otoriter yönetim yerine ne önerdiği ve alternatif programı zemin olarak, 2023 seçimlerinde altılı masanın önerdiği “Genişletilmiş Parlamenter Sistemi” aşan çerçevesi ve kapsayıcı, uygulanabilir seçim stratejisi belirleyecek.

Bir anlamda 19 Mart sonrası performansını nereye kadar sürdürüp sürdüremeyeceği belirleyecek. Önü açıldı, gerisi ana muhalefet partisinin demokratik değişim, dönüşüm  kapasitesine ve cesaretine kalmış durumda.

/yeniarayis.com/

İlginizi Çekebilir

Sırrı Süreyya Önder: Denizde kararti var bu giden Volkan midur…
Bahçeli’den CHP’ye ‘çatışma’ tehdidi: Karşılarına başkaları dikilirse ne olacak?

Öne Çıkanlar