Macron, Fransa’nın nükleer gücünü Avrupa’nın güvenliği için kullanmayı teklif ediyor

DünyaGündem
🔴 Fransa Cumhurbaşkanı Macron, nükleer gücünü tüm Avrupa’nın güvenliği için kullanmayı teklif ediyor. Ancak bu teklif hem siyasi açıdan hassas hem de birçok engelle dolu.

Fransa nükleer füze sistemlerini ilk kez 14 Temmuz 1965’te Paris’teki Ulusal Bayram törenlerinde sergilemişti. “Force de Frappe” (Vurucu Güç) adı verilen bu  nükleer caydırıcılık sistemi, o tarihten bu yana Fransa savunma stratejisinin bağımsız ve milli temelini oluşturuyor. Bu silahlar, ayrıca Fransa’ya sadece nükleer güç sahiplerinin “seçkinler” kulübünde sağlam bir yer kazandırmıyor, aynı zamanda Fransa için bir siyasi araç işlevi görüyor.

Bu sistem, Fransa için ağır ekonomik bir yük de oluşturuyor. Paris, her yıl savunma bütçesinin 10’undan fazlasını bu sistemin bakım ve modernizasyonuna harcıyor.

Fransa’nın “yalnızca ülkenin hayati çıkarlarını korumaya yönelik, gerektiğinde nükleer karşılık vermeye” dayalı olan nükleer doktrini ise Charles de Gaulle döneminden bu yana değişmedi. Doktrine göre, nükleer silah kullanımı sadece meşru müdafaa zorunluluğu durumunda mümkün. Ve kullanım kararı yalnızca Cumhurbaşkanı’na ait.

Bu çıkarlar gerektiğinde Avrupa’yı da kapsayabiliyor.

De Gaulle’den Nicolas Sarkozy’ye kadar tüm cumhurbaşkanları, Fransa’nın hayati çıkarlarının aynı zamanda bir Avrupa boyutu olduğunu defalarca vurguladı. Ancak yaptıkları açıklamalar sembolik olmanın ötesine geçemedi. Nükleer gücü paylaşmak için hiçbir zaman gerçek bir irade ortaya konulmadı. En azından kamuoyu önünde böyle bir çaba sarf edilmedi. Ta ki Emmanuel Macron’a kadar.

Merz: Teklifi kabul ediyorum

Fransa’da 2017’de cumhurbaşkanlığına seçilen Emmanuel Macron, doktrini revize etmekten söz etmeden Avrupa boyutunu sık sık ön plana çıkarmaya başladı. 2020’de École de Guerre’de yaptığı konuşmada, Fransız nükleer gücünün Avrupa güvenliğine de hizmet ettiğini belirtti ve stratejik diyalog önerdi. Ancak Almanya, bu çağrıyı ABD’nin Avrupa’daki rolünü zayıflatma endişesiyle uzun süre görmezden geldi.

Yeni Almanya Başbakanı Friedrich Merz ise bu çağrıya olumlu yanıt verdi, “Fransa, en azından bu konuyu konuşmak için bir teklifte bulundu, ben de bu teklifi kabul ediyorum” dedi. Merz, ABD şemsiyesini Fransız ve İngiliz füzeleriyle tamamlamayı hayal edebiliyor.

“ABD’nin, Avrupa’daki NATO ittifakı içindeki nükleer korumasının yerini tek başımıza alamayız” diyen Almanya Başbakanı, Force de Frappe’nin acil bir durumda ABD şemsiyesinin yerine geçip geçemeyeceği sorusunu ise açık bırakıyor.

Fransa somut olarak ne öneriyor?

Fransa, ortak bir Avrupa nükleer gücü ise önermiyor. Macron, Avrupalı ortakların Fransız doktrinini daha iyi anlaması, senaryolarda yer alması ve tatbikatlara gözlemci olarak katılması için stratejik bir diyalog başlatmak istiyor.

2024’te İtalya’dan bir tanker uçağı bir Fransız tatbikatına katıldı. Macron, kısa bir süre önce Polonya’nın Fransız nükleer silahlarını topraklarında konuşlandırmak istediğini açıkladı. Macron, bu talebi değerlendirmeye açık olduğunu ve isteyen her ülkeyle bu konuyu konuşabileceğini belirtti.

Bu, Fransız silahlarının AB sınırları dışına çıkabileceğine dair ilk açık sinyal oldu.

Ancak Fransa’nın önde gelen güvenlik uzmanlarından Bruno Tertrais’in analizine göre Macron açıkça bir mesaj veriyor:

“ABD’nin nükleer silahları Avrupa’da bulunduğu sürece, Fransız nükleer sisteminin Almanya’da mı yoksa başka bir yerde mi konuşlanacağını tartışmak bile abesle iştigal etmektir.”

Yine de Fransa nükleer altyapısını Avrupa’ya daha fazla yöneltmek için şimdiden çalışmaya başladı. Almanya sınırına sadece 100 kilometre uzaklıktaki Luxeuil-Saint Sauveur’de bulunan bir askerî üs, önümüzdeki yıllarda Rafale savaş uçakları için bir nükleer silah üssü olarak modernize edilecek.

Bu, Fransa’nın sadece nükleer kapasitesini korumak değil aynı zamanda bu kapasiteyi genişletmek ve Force de Frappe’yi Orta Avrupa’ya yaklaştırmak istediğinin bir işareti olarak değerlendiriliyor.

Projenin önündeki engeller neler?

Fransa’nın yaklaşık 300 nükleer başlığı var. Bu ulusal savunma için yeterli, ama Avrupa’nın tamamını kapsamak için yetersiz. Macron açıkça şunu söylüyor:

“Elimizdekilerden hiçbir şey eksilmeyecek. Nihai karar her zaman Fransa’ya ait olacak. Fransa, başka ülkelerin güvenliği için bedel ödemeyecek. Daha geniş bir koruma şemsiyesi için ek kapasite, altyapı ve maliyet gerekir. Bunların paylaşılması şart. Eğer korunmak istiyorsanız, siyasi, lojistik ve mali olarak katılmak zorundasınız.”

Ancak Macron, nükleer silahların kullanımı konusunda karar yetkisinin tamamen Fransa’da kalacağını vurguluyor. Bu, aslında mevcut NATO nükleer paylaşım modeliyle de örtüşüyor: NATO’nun Nükleer Planlama Grubu (NPG) tartışır ama karar vermez. Nihai konuşlandırma kararı yalnızca ABD Başkanı’na ve dolayısıyla halihazırda Donald Trump’a ait.

Tarihsel paralellikler

Günümüzdeki nükleer tartışmanın tarihsel bir örneği var: 1960’larda Washington’da çok taraflı bir nükleer güç (MLF) planları vardı: Ortak nükleer silahlara sahip bir NATO filosu. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle bu projeyi reddetti ve Bonn’da alternatif bir proje için kampanya yürüttü:

“Amerikalıların MLF’de size gerçek bir etki sağlayacağına inanmıyorsunuz herhalde? Neden bize katılmıyorsunuz?”

Ancak ne MLF ne de Fransız-Alman nükleer bileşeni hiçbir zaman gerçekleşmedi.

Tıpkı o zaman olduğu gibi bugün de Fransa’nın teklifinin hayata geçip geçmeyeceği sadece Paris’e değil, Berlin, Varşova ve Washington’a da bağlı.

/Deutsche Welle-Andreas Noll/

İlginizi Çekebilir

Okul müdürü 15 erkek öğrencisini istismardan tutuklandı
Sedat Peker’e Türkiye’ye Dönüş İzni Çıkmadı

Öne Çıkanlar