Bazı insanlar vardır ki, onların sessizliği bile gürültüden güçlüdür. Sırrı Süreyya Önder, hem halkın içinden çıkan bir ses, hem düşüncenin inceliğiyle yoğrulmuş bir sanatçı, hem de barışın izini süren dirayetli bir siyasetçidir. On gündür hastanede tedavi gören bu büyük insan için endişeliyiz. Çünkü o yalnızca bir birey değil, bu ülkenin vicdanında yankılanan bir sestir.
Önder, sadece siyasi arenada değil, Meclis kürsüsünde de farkını ortaya koydu. Sert rüzgarların estiği, gerilimlerin yükseldiği zamanlarda bile yaptığı keskin zekâ ürünü esprilerle gerilimi bir anda yumuşatmayı bildi. Sözünün arkasında bilgi, mizah ve derin bir empati vardı. İnsanlar onu dinlerken gülümsedi; ama düşündü de. Çünkü onun esprisi bile bir tür akıl yürütmeydi, bir çağrıydı; düşünmeye, anlamaya, barışmaya dair…
Sırrı Süreyya Önder, farklı düşünenleri aynı masaya oturtabilecek o nadir insanlardan biriydi. Kürtlerle devlet arasında yıllardır kangrenleşmiş bir sorunu çözmek için elini değil, yüreğini taşın altına koydu. Ne pahasına olursa olsun barış dedi. Kimileri karşı çıktı, kimileri sustu ama o konuşmaya, ikna etmeye, arabulucu olmaya devam etti. Çünkü biliyordu ki barış, ancak konuşarak inşa edilir.
Sanatçı kimliğiyle zaten söze hükmeden biriydi; ama siyasetçi kimliğiyle o sözü eyleme dönüştürmeye çalıştı. Yazdığı her yazı, söylediği her söz, kurduğu her cümle; adaletin, eşitliğin ve insanca bir yaşamın izini taşıyordu. O yüzden toplumun farklı kesimlerinden insanlar onun ismini duyduğunda saygı duydu. O yüzden yalnızca bir kesimin değil, bu topraklarda barış isteyen herkesin adamı oldu.
Bugün o hastane odasında, bir başka mücadele veriyor. Ama biz biliyoruz ki onun gibi insanların yüreği kolay kolay yenilmez. Bu halk seni özlüyor Sırrı Süreyya. Mizahına, sağduyuna, barışa inanan sesine ihtiyaç var. Çünkü sen sustuğunda yalnızca espri değil, umut da susuyor.
Ayağa kalkman, yeniden konuşman, yeniden güldürmen ve yeniden birleştirmen için dua ediyoruz. Bu halk, seni unutmaz. Bu topraklar, barış için attığın her adımı hatırlar. Çünkü sen, sadece bir siyasetçi değilsin; sen, bir dönemin hafızasısın.