Şair Özgün Enver Bulut’un, “Anlatılan Onların Şiiridir” kitabı Totem Yayınları’ndan çıktı. Şair “Bir çoğu kısa, ancak şiir gibi yaşadılar. Dizeler onlara rüzgar olup mevsimlerin kokusunu taşıdı, bir pusudan çıkmalarını sağladı, bildiri olarak halkları selamladı” sözleriyle şiir kitabının okuyucuyu nereye sürükleyeceğinin sinyalini veriyor.
Bulut’un yeni kitabıyla ilgili yazılan tanıtımda şu görüşlere yer verildi:
”Anlatılan Onların Şiiridir” hem kendi ülkeleri hem de dünyadaki devrim hareketlerini etkileyen öncülerin, liderlerin şiirlerinden yola çıkarak şiir ve devrim ilişkisine bakmaktadır. Özgün E. Bulut’a göre şiir ve devrim ilişkisi imgeseldir. Dizelerin ve sözcüklerin büyüsü, tanıklığı devrimi şiirsel kılan ana etkendir
Ömürlerini devrime adayan bu insanların bir çoğu şair değillerdi. İçlerinde şair olan, şiir ödülleri alan ve hayattayken şiir kitapları olanlar elbette var. Şair olsun ya da olmasın, tümünün de ortak özelliği şiiri kalplerine taşımalarıdır.
Marx, Engels, Mao, Ho Şi Minh, Che Guevera, Agostinho Neto, Amilcar Cabral, Partıce Emery Lumumba, Leopold Sedar Senghor, Rogue Dalton, Eduardo Sancho Castaneda, Ernesto Cardenal, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Cihan Alptekin, Hüseyin Cevahir, Hikmet Kıvılcımlı, Behice Boran’ın yolları şiirle buluşmuş ve dizeler onların yürüdükleri yolların kenarında büyüyen, güzel kokan, rengarenk açan çiçekler olarak onlara eşlik etmiştir. Bir çoğu kısa, ancak şiir gibi yaşadılar. Dizeler onlara rüzgar olup mevsimlerin kokusunu taşıdı, bir pusudan çıkmalarını sağladı, bildiri olarak halkları selamladı.
Anlatılan Onların Şiiridir, Marx, Engels, Mao ve Lenin’in sanat hakkındaki düşüncelerine yer vererek, şiirlerin tanıklığında, bölge bölge, küçük bir devrem tarihine doğru yol almıştır. Latin Amerika, Asya, Afrika ve Türkiyeli devrimcilerin şiirleri hakkında bilgiler verilirken, dönemlere dair notlar düşülmüştür.
Özgün E. Bulut, bu liderlerin şiirlerine bakarken, onları anlama gayreti taşımakta ve kapsamlı bir analizden çok, temel vurgularla şiirlerine yaklaşma yolunu seçmiştir. Asıl muradı gerek dünyada, gerekse kendi ülkelerinin hayaletleri olan bu insanları şiirleriyle de olsa yad etmedir.
Onların yazdıkları şiirlere gönül gözüyle bakıldığında dünya devrim tarihinin tarihsel metaforlarına çıkmak mümkün görünüyor. Ya da devrimin gerçek yüzü olarak okunmalıdır bu şiirler. Bir anlamda yaşamlarıyla mitsel bir gerçeklik içinde olan ve yaşam ile ölüm arasındaki çizgide yürümüş bu insanların kalemlerinin şiirle ortaklaşmasının tesadüf olmadığı görülecektir. Devrimi güzel kılma, devrime ses olma arayışıdır onları farklılaştıran. Aynı zamanda devrim dilinin içindeki öteki dildir şiirleri ve aradıkları.”