Şemsettin Takva: Osmanlı’da icat edilen milliyetçilik

Yazarlar

Her türden etnik grupları, farklı türden ve kökenden insanları toplayıp var olan imparatorluklar Fransız devrimiyle sarsılınca, yeni egemen güçler milliyetçilik akımları üzerinden yeni iktidar güçleri olarak devreye girdiler.

Milliyetçilik akımları bir yanıyla aynı ırktan gelen insanlar arasında dil tarih ve kültür bağlamında bir üst yapı oluşturup onlara kimlik kazandırdığı için olumlu bakıldı. Halklar yeni patronlarını hem güvenir buldu hem de söylemleri ile güven depoladılar.

Fakat bu tutum, farklı ırktan, kültürden ve tarihten  insanları kendi hegemonyasına almalarına gelince olumsuz oldu. Çünkü ölümlerine de neden olacak maceralara girdiler.

Komünizm düşüncesi bunun pan zehiri olarak her ne kadar gelişim gösterdi ise de, eski sömürü aygıtlarının avantajını görmüş olan komple iktidar güçleri buna mesafeli davrandılar. Muazzam cezai müeyyidelerle bunu boğmaya çalıştılar.

Milliyetçilik kavramı Avusturya-Macaristan, Osmanlı gibi büyük imparatorlukları hırpalayınca, cazibeleri de kalmamıştı; Osmanlı hanedanlığı avantajlarını korumak için çareler ararken; kendi sonunu getiren milliyetçilik akımlarına karşı, yeni bir tür milliyetçilik olan Osmanlıcılık diye bir uğraşın işine girdi.

Yani ulusal uyanışlar karşısında tutunamayan Osmanlı, mevcut milliyetçiliği gavur icadı olarak nitelendirdi ve gavura karşı bir milliyetçilik icadına girişti. Fakat ilerleyen zaman içinde bununda kof olduğu görüldü.

Ve “Kafiri durdursun diye icat edilen milliyetçik/Türkçülük mızrağı bu kez Kürt’ün göğsüne vurmaya başladı. “Bu hevesle yeni yeni boy vermeye çalışan Prens Sabahattin hareketine karşı, Genç Türkler de alternatif olduklarını gösterdi.

Böylece hanedanlığın taşra sayılan sahalarında  değil ama yönetim kadrolarında yer aldılar. 1892 yılında İttihat Terakki olarak kendilerini gösterince tarih sahnesine çıktılar. Prens Sabahattin’in Fransa da düzenlediği konferansa bunlarda Rıza Bey’in başkanlığında katılım sağladılar.

Milliyetçilik bir ırkı öncelediği için Türkçülük üzerinden bir toparlanma başladı. Osmanlı artık “Edrak-i bi idrak” kavramını sürdüremez oldu. Türkçüler ,işi bir adım öteye taşıyarak, “Turana” koştular. Rus ve Çinli’lerin egemenliği karşısında bu çabaları durdu ama hayalleri hala devam ediyor.

Osmanlı hanedanlığını sürdüren Abdülhamit Han’ın bu akımlara karşı huzursuzluğu biliniyor.1908 saray darbesi ile de ciddi anlamda sarsılıyor. Fakat bunlara karşı güvensizliğini ve koruma refleksini Zeki Paşa tarafından önerilen ve kabul gören 1892 yılında kurulan “Hamidiye Alayları” ile gösterir.

Hamidiye Alayları artık Hanedan için bir güvence unsuru olarak yedekte tutulur ama İttihat-Terakki’nin hedefinde bertaraf edilmesi gereken öncelikli görev olarak durur. 93 harbi ile Ruslar tarafından kovalanan Osmanlı, büyük tavizler vererek Ayestefanos Antlaşmasını imzalar.

Rus Çarı’nın Osmanlı için “hasta adam” dediği olay budur.

Ermenilere devlet kurma sözü de bu antlaşma ile vaat edilir.  Fransa, İngiltere ve Almanya araya girer ve bu yıkım Berlin Antlaşması ile hafifletilir. Almanlarla Osmanlı ilişkisi de böylece başlar. Önemli bir çıkarım şudur: Hamidiye Alayları projesi, Sivas kongresindeki telgraf meselesini saymazsak İttihat ve Terakki ile Kürtler arasında başlayacak çatışmaların ilk kaynağıdır.

1912 Balkan savaşlarından sonra 1.Dünya savaşına kadar geçen olaylar bu çatışmaların ürünüdür.

Gerçi milliyetçilik kavramı üzerine tam anlamıyla bir konsensüs sağlanmış değil. Eric Hobsbwn milliyetçiliği, “devlet eliyle yürütülen merkezi ve yaygın eğitim, devlet ve toplumu bütünleştiren törenler ve ulusal  anıtlar etrafında örülen birlikler.” diye tarif ederken; Ernest Gellner tarafından ise , “mevcut kültürün gerisine gidip ondan bir ulus yaratma , geçmiş bir kültürü bu günden keşfetme ve kurma eylemi” olarak görür.

Anthony D. Smith ise “…Milliyetçilik çağın ruhunu yansıtmaktadır ve daha eski sembol ve fikirler ile bağlantılıdır” diye formüle ediyor.

Sorun böyle olunca Osmanlı’da “..Kafirliği durdursun diye icat edilen milliyetçilik” kavramını, Cumhuriyet’e evirilen sürecine bakma gerekiyor…

İlginizi Çekebilir

Müslüm Yücel: Ev karadır; Karanlıktır 
Sibel Özbudun: 1 Mayıs 2020 için

Öne Çıkanlar