Suriye’nin geleceğine yönelik dört olası senaryo

DünyaGündem

🔴 Temkinli birlik, yumuşak bölünme ve sistematik kaos senaryoları arasında kalan Suriye, son derece hassas ve tarihi bir anla karşı karşıya…

Esad sonrası Suriye, özellikle Mart ve Nisan aylarında bir dizi iç ve bölgesel açıklamayla belirginleşen birikmiş karmaşıklıkları ışığında, ülkenin geleceği, ulusal birlik çağrılarından bölünme girişimlerine ve devletin kırılganlığını derinleştiren dış müdahalelere kadar birbiriyle çelişen projelerle sarp bir kavşakta duruyor.

Bölgesel ve uluslararası güçler Suriye coğrafyasındaki nüfuz alanlarını yeniden çizmek için yarışırken, birkaç önemli senaryodan birine yol açabilecek son derece hassas bir siyasi ve güvenlik manzarası ortaya çıkıyor.

Euronews olası senaryoları inceledi:

Koşullu bölgesel garantiye sahip üniter bir yapı

Geçici Devlet Başkanı HTŞ’li Ahmed Şara yönetimindeki yeni Suriye, ‘ülkenin birliğini sağlama adına’ etnik veya mezhepsel çoğunlukların yaşadığı bölgeler için özel yetki alanını genişletme arzusunu reddediyor.

Buna ek olarak, Cumhuriyet Müftüsü Şeyh Usame El Rifai’nin ”Suriye topraklarının birliğinin korunması gerektiğini vurgulayan ve bahanesi ne olursa olsun bölünme projelerini reddeden” dini bir duruşu var.

Kürtlerin Şam ile gelecekteki ilişkilerine dair vizyonu yeni hükümetin tepkisini çekiyor ve Kürtlerin kontrol ettikleri bölgelerde özerkliğe sahip olmalarını öngören açıklamayı da (Kamışlo Konferansı) reddettiler.

Ancak Şam bu Kürt eğilimine karşı çıkma konusunda yalnız değil. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları, federal bir sistemde bölgesel güçler şeklinde bile olsa ademi merkezi bir sistemi reddeden yeni Suriye yönetiminin tutumuyla kesişiyor.

Erdoğan Çarşamba günü yaptığı açıklamada ”Türkiye’nin Suriye’de herhangi bir paralel oluşum kurulmasına izin vermeyeceğini vurgulayarak İsrail’in Suriye içindeki eylemlerinin ciddi bir provokasyon olduğu” uyarısında bulundu.

Erdoğan ayrıca İsrail’in ‘istikrarsızlaştırma’ girişimlerine “çeşitli yollarla” karşılık vereceğini vurguladı.

Suriye Müftüsünün fetvalarıyla radikal cihatcı gruplar ile Şam kırsalındaki Dürzi kasabalarının sakinleri arasında devam eden olaylar Suweyda kentine yayılmış durumda.

İsrail’in son açıklamaları,  Suriye’deki Dürzileri korumak için müdahale tehdidinde bulunması nedeniyle bu olayların yarattığı endişeyi arttırmakta.

Bu açıklamalar,  İsrail’deki Dürzi liderlerin söylemleriyle uyumlu ve o da cemaatini ‘İsrail şemsiyesi’ altına çağırıyor.

Suriye’nin birliği senaryosu, ”merkezi devletten Kürt ve Dürzi güçlere ve sivil muhalefete kadar ana aktörlerin iradelerinin, devletin birliğinden ödün vermeden idari adem-i merkeziyetçiliği de içerebilecek kapsayıcı bir formül üzerinde birleşmesini gerektirmekte ve Türkiye ile Körfez bölgesindeki etkili Arap ülkelerinin bölgesel garantisiyle üzerinde mutabık kalınmış bir siyasi süreci” hazırlamakta.

Kısıtlı federal yapı

Şam’ın ilk senaryodaki ısrarına ve Erdoğan’ın Suriye’de federalizm fikrini “sadece bir hayal” olarak tanımlamasına rağmen, özellikle kuzey ve doğu Suriye’de SDG’nin yıllar önce hayata geçirdiği federal sistem tanınması için bastırmaya devam eden aktörler de var.

Bazı Kürt yetkililerin açıklamalarında “Suriyeli bileşenlerin haklarının ademi merkeziyetçi bir çerçevede tanınması” talebi yineleniyor.

Bu öneri açıkça ayrılma çağrısı kapısına çıkmasa da, hem Şam’ın hem de Ankara’nın tepkisini çekiyor.

Güneyde “birleşik bir devlet içinde mezhepsel özgünlüğün korunması” çağrısında bulunan bazı Dürzilerin önerileri de bu eğilime paralellik gösteriyor.

Bu senaryo, İran’ın Suriye’den çıkarılmasının ardından Türkiye’nin etkisini azaltmak isteyen bazı Batılı başkentler ve İsrail’den doğrudan askeri müdahale olmaksızın dolaylı destek bulabilir, ancak sınırlar, güçler ve doğal kaynaklar üzerinde yeni iç çatışmalara kapı açabileceği için riskli olmaya devam ediyor.

Dış destekli fiili bölünme

İsrail’in güvenlik uyarılarından Suriye içindeki bölgelere yönelik tekrarlanan hava saldırılarına ve Esad rejiminin düşmesinin ardından Suriye’nin güneyindeki geniş bölgelerin işgaline kadar uzanan son açıklamaları, birilerinin Suriye’yi etkin bir şekilde parçalamaya ya da en azından ne tamamen yükselen ne de tamamen düşen bir “yarı-devlet” durumunda tutmaya çalıştığına dair ciddi endişelere yol açmakta.

Bu bağlamda, İsrail’in Suriye toprakları içindeki bölgelere yönelik saldırıları artarken, bazı İsrailli taraflar Suriye’deki çatışmaya uzun vadeli bir çözüm olarak “mezhep devletleri” fikrini desteklemeye devam ediyor.

Bu senaryo gerçekleştiği takdirde mevcut statükonun devam etmesi anlamına gelecektir: Her biri farklı bölgesel ya da uluslararası desteğe sahip yerel güçler tarafından yönetilen birden fazla nüfuz bölgesi. Bu senaryo, Suriye devletinin birleşik bir varlık olarak çöküşünü tehdit etmekte, istikrarı uzak bir hayal haline getirmekte ve onlarca yıllık müdahaleleri ve açık vekalet çatışmalarını sürdürmektedir.

Genişletilmiş kaos senaryosu

Tüm siyasi çabalar başarısız olursa ve dengeli bir siyasi çözüm için ulusal uzlaşı ya da etkili bir bölgesel ve uluslararası destek sağlanamazsa ve ülkenin içinde bulunduğu feci ekonomik ve mali durum göz önüne alındığında, Suriye bölgesel savaşlar ve karşılıklı misillemelerle noktalanan, yerel aktörlerin geçici kazanımlar elde etmek için giderek daha fazla dış müttefiklere bel bağladığı yeni bir kaos evresine sürüklenebilir.

Erdoğan, birilerinin “Suriye dosyasında Türkiye’nin sabrını test ettiğini” açıkça belirterek, özellikle Türkiye sınırında dengeyi bozacak herhangi bir saha hareketinin Ankara’yı daha kapsamlı bir doğrudan müdahaleye, yeni bir işgale itebileceğini ima etti.

Öte yandan,iç çatışmaların tekrarlanmasından korkulan güneyde, özellikle de bazı çevrelerde ortaya çıkan ve Cumhuriyet Müftüsü’nün uyarıda bulunduğu intikamcı söylemle birlikte gerginlik işaretleri artmakta ve çatışmaların söndürülmesi ve intikam mantığı yerine adalet mantığına öncelik verilmesi çağrısı yapılmaktadır.

Temkinli birlik, yumuşak bölünme ve sistematik kaos senaryoları arasında kalan Suriye, son derece hassas bir tarihi hakla karşı karşıyadır. Ülkenin geleceği sadece Şam’ın, muhalefetin ya da yerel güçlerin ne istediğine göre değil, aynı zamanda Suriye topraklarında iç içe geçmiş bölgesel ve uluslararası güçlerin çıkarlarının neye izin verdiğine göre belirleniyor.

/euronews/

İlginizi Çekebilir

Halil Falyalı’nın muhasebecisi Cemil Önal Hollanda’da öldürüldü
Ukrayna: Rus ordusunun düzenlediği İHA saldırılarında 31 kişi yaralandı

Öne Çıkanlar