Umur Hozatlı : Kürtler’in açlığı, liberal solun doymazlığı

Yazarlar

Kürtler’in egemen sömürgeci ve köleci güçlere karşı 40 yıldır sürdürdüğü hak ve özgürlük mücadelesinde olabilecek her türlü eylem tarzını ve türünü gördük. Bunlar arasında hiçbir zaman tasvip etmediğim radikal eylem türleri var; yeri geldiğinde eleştirdim, yeri geldiğinde kızdım ama hep anlamaya, anlamak için irdelemeye çalıştım.

Bu çerçevede dünyadaki diğer devrim ve özgürlük mücadelesi veren halkların, örgütlerin eylem ve mücadele tarzlarına baktım; hemen hepsinin silahlı ve sivil eylem tarz ve yöntemleri -neredeyse- aynı. Silahlı mücadele dışındaki eylem tarz ve türleri çoğunlukla dönemsel ve belli konularda duyarlılık yaratarak, kamuoyu oluşturarak bazı hakların elde edilmesi amacıyla yapılıyor. Bu amaç doğrultusunda daha çok da açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri tercih ediliyor.

Bu eylemleri Türkiye’de, yakın tarih boyunca devrimci hareketler ile Kürtler’in sıkça yaptığını biliyoruz. Bunlardan biri daha, bir süredir devam ediyor; HDP Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı, daha sonra cezaevlerindeki HDP’li bazı vekil ve siyasetçiler ile PKK’li tutsakların katıldığı, birkaç günden beri de bazı PKK’li tutsakların ölüm orucuna başladığı bir açlık ve ölüm eylemi.

Amaç; PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan zindan tecridi ile diğer tutuklu ve hükümlülere uygulanan tecridin kaldırılmasını sağlamak.

Elbette bu yalnız başına olmuyor, bu eylemlere destek veren, duyarlılık gösteren iç ve dış kamuoyu oluşmadan, hükümet üzerinde iç ve dış baskı oluşturmadan lehte bir sonuca varması çok zor, hele de Türkiye’nin bu “değişik faşizm” sisteminde neredeyse imkansız.

Ancak gördüğüm kadarıyla eylemcilerin anneleri, aileleri, Barış Anneleri, HDP ve bazı samimi devrimci çevreler dışında fazla bir duyarlılık gelişmiyor, kamuoyu oluşmuyor.

Aslına bakarsanız gelişen bu duyarlılık da oldukça cılız ve yetersiz; annelerin her gün yaptığı eylemler, polisin onlara uyguladığı vahşi ve hunhar saldırılar dışında herhangi bir sivil eylem gelişmiyor, toplumsal duyarlılık oluşmuyor.

Nedenlerinden biri çok ilginç…

Türkiye’nin liberal solcuları, demokratları, sosyal demokratları, aydınları ve hatta bazı sosyalist çevreleri ile muhalif İslamcılar başta olmak üzere “insan haklarından yanayız” diyen ekseri kesim Kürtler ne yapsa beğenmiyor ve ne yapmasa eleştiriyor da ondan. Bu çevreler adeta tartışma ve eleştiri kültürlerini Kürtler üzerine kurup “kırık dökük sol duyguları”nı Kürtler’i eleştirerek, tavsiyelerde bulunarak, ille de birbirini tutmayan tavsiyelerde bulunarak tatmin ediyor.

Şöyle yazayım…

Kürtler; silahlı mücadeleyle özgürlüklerini kazanmak istiyor, eleştiriyorlar. “Silahı bırakıp demokratik yolla çözelim” deyip masaya oturuyor, yine eleştiriyorlar. Liderlerine uygulanan zindan tecridinin kaldırılması için eylem yapıyor, eleştiriyorlar, yapmıyor, yine eleştiriyorlar. Zindanlardaki tutsaklar üzerindeki baskı ve tecridin kaldırılması için eylem yapıyor, eleştiriyorlar, yapmıyor, yine eleştiriyorlar. Siyasi partileri bazı samimi sol ve devrimci çevrelerle ittifak yapıyor, eleştiriyorlar, yapmıyor, yine eleştiriyorlar. Siyasetçileri rejimi protesto edip parlamentoya girmiyor, eleştiriyorlar, seçimi kazanıp parlamentoya giriyor, yine eleştiriyorlar. Türkiye solunun bazen geliştirdiği eylemlere destek veriyor, eleştiriyorlar, vermiyor, yine eleştiriyorlar.

Peki ama ne istiyorlar Kürtler’den?..

İRA yaptığında, FKÖ yaptığında, Tamil yaptığında, Zapatista yaptığında, FARC yaptığında, ETA yaptığında ve daha sayamayacağım onlarca örgüt, hareket yaptığında oluyor da Kürtler yaptığında ve hatta yapmadığında neden olmuyor?

Şimdi devam etmekte olan açlık ve ölüm orucu eylemleri üzerinden yine PKK ve HDP’ye karşı eleştirilerin bini bir para. HDP eylemleri destekliyor, “Kandil’e boyun eğiyor, korkuyor” diyorlar, desteklemiyor, “Neden halkına, seçmenine sahip çıkmıyor?” diyorlar.

İyi de be kardeşim, sahiden siz ne istiyorsunuz Kürtler’den “eyyy” liberaller, “eski solcular” ve diğerleri?

Kürtler’i eleştirmeye neden doymuyor, doyamıyorsunuz?

Kiminiz eski devrimci hayatınızdaki eylemleri anlatarak, kiminiz dünyadaki bazı devrimci örgütlerin eylemlerini överek, gıpta ederek “duygusal ve fantastik devrimcilik” yapıyorsunuz da, Kürtler’in reel devrimciliğini mi beğenmiyorsunuz?

Size şu kadarını söyleyeyim; uzaktaki Sarı Yelekliler’in eylemlerini dahi beğenip desteklerken, gözünüzün önündeki Kürtler’in insani hak ve hukuk eylemleri ile özgürlük mücadelesini en azından duyarlılık göstererek dahi desteklemiyorsanız, köstek olmayın bari, gerçekten susup oturun artık, ayıp!

Kaldı ki; PKK, halk özgürlük mücadelesi yürüten bir gerilla hareketidir, bulunduğu çok denklemli sosyo-politik coğrafyadaki bir gerilla örgütünün mücadele tarzının, stratejisinin ve bir bütün olarak mücadele felsefesinin, teorisinin nasıl olması gerektiğini size anlatacak değilim, benden çok daha iyi bildiğinize eminim.

Meseleye bir de buradan bakın isterseniz.

 

İlginizi Çekebilir

Osman Aytar : Özgür ve demokratik bir yaşam için ‘ölüm’e başı dik gidenlere!
Müslüm Yücel : Paul Celan ve Bachmann

Öne Çıkanlar