Egemen Türk devlet rejimi Kürt halkının her değerine saldırmaya devam ediyor. Sadece diline değil; tarihine, coğrafyasına, sosyolojisine, kültürüne, gelenek ve göreneğine, doğasına, canlısına cansızına, yaşamına; kısacası Kürd’e ait herşeyi yok etmeye çalışıyor. Sadece bugün değil, 100 yılı aşkındır bunu yapıyor.
Kürd’ü aşağılıyor, küçümsüyor, inkar ediyor, Kürd’e vuruyor, Kürd’ü asimile ediyor, Kürd’ün toplumsal ve kültürel değerlerinin içini boşaltıp sulandırıyor; bu da yetmezmiş gibi Kürt halkını insan yerine koymuyor. Özetle Kürt halkına adeta hayvan muamelesi yapılıyor dersek yanlış olmaz.Ne yazık ki bunları sadece TC devletini yönetenler yapmıyor; sağcısı, solcusu, liberali, sözde sosyalisti, dincisi hepsi kendi anlayışına göre elbirliğiyle bunu yapıyor.
En değme Türk demokratı bile ‘Kürt’, ‘Kürdistan’ ismini duyunca tüyleri diken diken olabiliyor. Halkın Emek Partisi’nden istifa ederek Cem Boyner’in Yeni Demokrasi Hareketi’ne geçen ve o partide Genel Başkan Yardımcısı olan Mehmet Emin Sever’in ağzından bir örnek aktaralım: Cem Boyner Mehmet Emin Sever’i odasına çağırıyor ve Kürt isyanlarını öğrenmek istediğini, kendisine isyanları anlatmasını istiyor.Mehmet Emin: “Şêx Said İsyanı..” diye söze başlıyor. Cem Boyner: “O gerici isyanıdır.” diye itiraz ediyor. Mehmet Emin: “Ağrı İsyanı’ndan bahsedince, Cem Boyner hemen araya giriyor: “O sünnilerin isyanıdır.” diyerek cevap veriyor. Mehmet Emin, “Dêrsim İsyanı” deyince Boyner hazır cevap edasıyla ayağa kalkarak, “O alevilerin isyanıdır.” diyor.
Sonunda Mehmet Emin PKK İsyanı’ndan bahsedince Boyner bu kez: “O Marxsist’lerin isyanıdır.” diye karşılık veriyor.
En sonunda Mehmet Emin Sever dayanamayıp Cem Boyner’e şunu diyor: “Başkanım! Siz Türkler de hiçbir isyanımızı beğenmiyorsunuz. Bize beğeneceğiniz bir isyan söyleyin de biz Kürtler o isyanı yapalım.”Aslında Cem Boyner birikimli, eğitimli, zengin bir Türktür. Liberal bakış açısına sahiptir.
Buna rağmen Boyner’in verdiği cevapları incelediğimizde üstenci bakış, aşağılayıcı tavır, tarihi ters-yüz etme, çarpıtma, Kürd’ü beğenmeme; Kürd’ü hiçbir şeye layık görmeme ve Kürd’ün statü sahibi olmasını istememe var.
Bu durum sadece Cem Boyner’in bakışıyla sınırlı değildir. En değme solcu geçineni inceleseniz aynı anlayışı görürsünüz. Elbette bunlar gibi düşünmeyen sosyalistler de var. Onlar da zaten bugün Kürt halkının yanındadırlar. Özgürlük, eşitlik, barış mücadelesinde yerlerini almışlardır.Eğer Kürt demokratik mücadelesi olmasaydı şimdi biz bizi aşağılayanlardan daha çok kendimizi aşağılıyor olurduk.
Tarihimize, kültürümüze yabancılaşmış bireyler olarak kendimiz olmaktan çıkıp başkalarına dönüşmüştük. Tarihine, kimliğine, kültürüne yabancılaşmış kişilik bitmiş kişilik olurduk
Bir zamanlar babamız şapkalı, şalvarlı, üstü başı yırtık olduğundan utanarak babamızı Türk arkadaşlarımızdan saklardık.Türk gibi giyinmek ,Türk gibi yemek yemek, güzel Türkçe konuşmak en büyük hayalimizdi. Çünkü Kürtlük adına hiçbir şey yoktu ve ortadan kaldırılmıştı. Kürtlük Ağrı Dağı’na gömülmüş üzeri betonlanmıştı.
Özgürlük mücadelesi işte böyle karanlık ve Kürd’ün ölüme yatırıldığı bir dönemde adeta o betonları dişiyle tırnağıyla parçalayarak Kürt kimliğini ortaya çıkardı.
Bugün köle Kürt gitti, özgür Kürt geldi. Artık Kobani’de, Şengal’de ölüme giderken bile gülen kadınlarımız var. Özgür Kürd’ü doğuran kadınlarımız var.
Demem o ki: “Ey Kürd’ün özgür iradesini küçümseyenler! Siz dönüp kendinize bakın. Bugün ne halde olduğunuzu görün! Bunu düşünün…”