Sovyetlerin dağılmasından sonra irili ufaklı tüm milletler ulus devletin fırsatlarından az da olsa yararlanarak kendilerini garantiye aldılar. Hayat şartları ve piyasa değerleri düşük olsa da elde ettikleri siyasi, hukuki, dil, kültür ve ekonomik tanzimlerle geçmişle gelecek arasındaki tarihsel ve düşünsel mimarilerini sürdürebildiler…
Maalesef Kürtler bu siyasi yapı bozumdan da yeterince faydalanamadılar ve Ortadoğu statükosu ile yaşama yolunu tercih ettiler. Bu tercih politik kaderlerini bloke ettiği gibi düşünsel frekanslarını da zedeleyerek onlara yakınmacı ve birbirini suçlayıcı bir yıpratma alışkanlığı da bulaştırdı. Öyle ki dört parça gerçekliği bu alışkanlıklar yüzünden kendine yabancılığa evrildi zamanla.
16 Eylül’de Jina Emini İran devlet güçlerince katledildiğinde hiçbirimiz olayların raperine (ayaklanma), kitlesel idamlara ve Rojhılat’ın tarihimizi tam olarak nasıl etkileyeceğini öngöremedik. Oysaki Rojhılat, her zaman önemli olaylara beşiklik etmiştir. Politik ve kültürel lojistik bakımından Başur ve Bakur’un arka bahçesi, Rojava’nın da tarihsel tamamlayıcısı olmuştur.
Ne var ki politik zihnimiz sürekli angajman değiştirdiğinden kimi tarihsel marifetlerimizi bile unutur olduk. Öyle ki pek çok kişi Rojhılat’a, “Orda bir köy var” moduyla bakmakta yada salt kadınların isyanı şiirseliğiyle yaklaşmaktadır.
Olaylar üçüncü ayını geride bırakırken resmi rakamlara göre ölü sayısı beş yüze yükselmiş durumda. Akabinde Rojhılat’ın beyin takımı sayılacak binlerce kişinin kaçırılması, tutuklanması ve infaz listeleriyle ortadan kaldırılması da tüm hızıyla devam ediyor. Bu travmatik bilançoya rağmen bizlerin fısıltıdan öteye geçmeyen saikleri ise raperinin basit görülmesine ve İran diasporasının kazanımı olarak lanse edilmesine yol açmaktadır.
Teknik erişim ve iletişim imkanları yeni tarihi toplumsal ve bireysel etkinliklerle örerken, İran’ın vahşetine çeşitli bahanelerle tepkisiz kalışımız bize özgü bir tuhaflık olsa gerek.
Elbette İran’ın nasıl bir akıl bürokrasisinden teşkil olduğu bilinen bir durum. Ancak: bir devlet saat başı senin en iyi, en amade, en azade gençlerini, gruplarını ve geleceğini yok ederken, senin onlara siyasal izahatla yaklaşman kesinlikle bir tarihsel atalet örneğidir.
Kuşkusuz güçlü devletler ancak kendinden daha güçlü devletlerin gücüyle yıkıma uğrar. Ancak ” Siyasal Godot” gelene dek kardeşlerimize ” Orada bir isyan var ” muamelesi yapmak da tarihin affedebileceği bir olgunluk değildir.
Aydını meşgul, siyasetçisi noter makamına dönüşen kamumuz acaba Rojhılat’ın geleceği için hangi hatırat, hafıza, tepki ve sorumluluk bilincini miras bırakacak?
Belki çok bilmişliğimiz, stratejik öngörülerimiz, dahiyane sorumluluklarımız ve herşeyi askeriyeye havale eden pragmatik tutumlarımız bugün işimize yarayabilir.
Peki raperinin başarı veya başarısızlığı karşısında hangi veri yada desteğimizle Rojhılat’ı konuşabileceğiz. Her durumda raperin Kürtlerin son yıllardaki en önemli politik varyantı olacaktır. Rojhılat’ın kurtulması Kurdistan’ın asırlar sonra güvende olmasına vesile olacak, bu güven diğer yerlere de özgüven aşılayacaktır. Şavaş ve şiddet yorgunu nesillerin hareket kabiliyeti yavaşlayabilir ancak vicdan ve sahiplenme biçimleri yeni nesillere yol gösterici olmak zorundadır…
Tarihe bir not: Bu yazı yazıldığında Ferzad ve Ferhad Tazadeh kardeşlerin ölüm kararı verilmişti.