2017 seçiminden günümüze dört yıldır Türkiye cumhuriyet tarihinin en uzun seçim dönemini yaşıyoruz. Saatler seçime ayarlandı, beş ay kaldı.
Muhaliflerin Cumhurbaşkanı adayının kim olacağına ilişkin tartışma iyice alevlendi.
Cumhur İttifakı’nın bir kez daha seçimi kazanması durumunda, Türkiye için geri dönülmesi oldukça zor ve çetin bir yola girilmiş olacak.
Muhalefetin kazanmasının garantisi, HDP ve Altılı Masa dışındaki muhaliflerin ‘zorunlu, kerhen’ veya “bağırlarına taş basarak” Altılı Masa’nın adayına oy vermesi değil. Adayın belirlenmesi süreci dahil seçim kampanyasının tümünde, bütün muhaliflerin proaktif yer almaları şart. Bunun için de adayın tüm muhalifleri kucaklayan bir aday olması gerekiyor.
Bunu gerçekleştirecek siyasi pozisyona sahip olanlar, Altılı Masa’ da yer alan partilerin liderleri. Bir yolunu, yöntemini bulmak zorundalar. Bu tarihi siyasi sorumluluk onların omuzlarındadır.
Gecen hafta cuma günü Altılı Masa ve Emek Özgürlük İttifakı tam gün toplantı yaptılar. Her ikisinin de sonuç bildirisi yayınladı. Seçim hazırlıkları açısından şimdiye kadar yaptıkları açıklamaların en kapsamlısı ve net olanı oldu.
Altılı Masa, toplantı sonrası yaptığı basın açıklamasında, Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi konusunda, “Genel Başkanlar arasında ortak Cumhurbaşkanı adayının tespiti ile ilgili istişarelerin başlatılması” kararı alındığını duyurdu.
Emek ve Özgürlük İttifakı ise bir gün sonra yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi adayımızı belirleme sürecinde ilkelerimize uygun, mutabakat ile belirlenmiş ortak aday seçeneğine daha yakın olduğumuzu ilan ediyoruz” biçiminde ortak adaya işaret etti.
Ancak Altılı Masa’nın aday belirlemeyi genel başkanlar arasında istişare ile sınırlı tutan açıklaması, sanırım HDP’yi yeniden harekete geçirdi. Çünkü bu açıklama aynı zamanda HDP ve diğer muhalif partilerle istişareye kapıyı kapatıyor.
Nitekim HDP Eş Başkanı Pervin Buldan, partisinin Kars kongresinde “cumhurbaşkanı adayımızla seçimlere katılacağız, yakında Emek ve Özgürlük İttifakı adayını açıklayacak” dedi. 27 Eylül 2021 tarihinde yayınladıkları ‘Demokrasiye, Adalete, Barışa Çağrı Deklarasyonu”ndaki görüşleri hatırlattı. Tabi ki aday çıkarma olasılığını vurgulayarak.
Yeni olan hiçbir kelime dahi yok. HDP’liler bir buçuk yıldır her fırsatta aynı şeyleri hatırlatıyorlar. Sonrasında partinin çok sayıda diğer yetkilileri de paralel açıklamalar yaptılar. Sosyal medyadaki yanlış, eksik yorumlarla birlikte, muhalefetin cumhurbaşkanı adayı sorununun tartışılması hararetlenmiş oldu.
CUMHURİYETİ DEMOKRASİ İLE TAÇLANDIRMAK İÇİN HDP ŞART
Bu sorun nasıl çözülür bilemeyiz, ama çözülmesi şart. Bunu HDP’nin el yükseltme taktiği olarak değerlendirmek, meseleyi anlamamak veya hafife almaktır.
HDP, 2023 seçimleri sonrasına yığınak yapan bir strateji izliyor. Bunu da gizli yapmıyor. Önümüzdeki seçimlerde siyasal krizi çözecek bir siyasal iradenin Altılı Masa’dan çıkma olasılığını zayıf gördüğü için böyle davranıyor.
2019 yerel seçimleri sonrası yaşanan kırılmaları, sorunları dikkate alıyor. Kürtlerin “bağırlarına taş basarak” oy verdikleri başkanları iyi bir sınav vermediler. Seçildikten sonra birçoğu Kürt seçmene sırtını döndü. Kurulan diyaloglar geliştirilmedi, geliştirilemedi. Kürt seçmende memnuniyetsizlik gelişti.
Buna son aşamaya gelinen Kobani, kapatma davası ve hazine yardımının bloke edilmesine karşı Altılı Masa’nın üç maymunları oynaması eklendiğinde, HDP seçmeninde sigortaların atmaya başladığını söyleyebiliriz.
Bu noktada, “HDP seçmeni en politik seçmen, bu nedenle feraseti güçlüdür” değerlendirmesinin bir ezbere dönüşmesi riskli bir yaklaşım. Gönülleri kırılmış seçmenin nasıl davranacağını kestirmek zordur. Yani HDP’li Kürt seçmenin ciddi bir kısmı, HDP’ye rağmen başka bir tutum alabilir. Bir an gelir ezber ters yüz olabilir.
Altılı Masa’nın kimi bileşenlerinin HDP’siz Kürt seçmenin oyunu alma strateji, iktidarın Kürt stratejisinin bir başka versiyonu olarak işlev görüyor. Bu strateji, seçimleri Cumhur İttifakının kazanması ihtimalini güçlendirdiği gibi, Altılı Masa’yı farklı mecburiyetlerle karşı karşıya bırakabilecek bir strateji.
Altılı Masa’nın kimi bileşenlerinin HDP’siz Kürt seçmenin oyunu alma strateji, iktidarın Kürt stratejisinin bir başka versiyonu olarak işlev görüyor.
Bunlardan ilki, HDP seçmeninden bekledikleri ölçüde kopuşun olmaması halinde Cumhurbaşkanı seçimlerinin ikinci tura kalması. Bu durumda, HDP ile ikinci turun yapılacağı 15 gün gibi kısa sürede ilişkileri onarmak çok daha zor olacaktır.
İkincisi ise, seçimler sonucu oluşan TBMM aritmetiğinde HDP, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçişin yol haritasının işletilmesinde kritik bir role sahip olabilir. Bu durumda HDP’nin desteğinin nasıl alınabileceği şimdiden düşünülmek zorunda. Cumhuriyet, ikinci yüzyılında HDP’siz demokrasiyle taçlandırılamaz.
Aksi halde AK Parti ile anlaşmak veya mevcut sistemin devamına onay vermek zorunda kalacaklar. Bunlar mevcut siyasi krizin derinleşmesi ve Bekir Ağırdır’ın belirtiği gibi daha otoriter bir yönetimin oluşması riski demek. 2024 yılında yapılacak yerel seçimler sonrası yeni bir seçim kaçınılmaz hâle gelebilir.
Bütün bunlar Altılı Masa’nın, Cumhurbaşkanı seçimlerine ilişkin HDP başta olmak üzere Altılı Masa dışındaki partilerle daha fazla gecikmeden bir dizi girişimlerde bulunulmasının zorunlu olduğunu gösteriyor. Altı parti ile sınırlı istişare, kapsayıcı bir siyaset olmadığı gibi muhalefetin gerçek potansiyelini de yansıtmayacaktır.
Liderler arasındaki istişare daha geniş çevreye yayılabilir. Bu, Altılı Masa olarak değilse bile farklı yöntemlerle başarılabilinir. Cumhurbaşkanı adayı, bütün muhaliflerin katkısıyla belirlenmelidir. Bunu başarabilecek politik ferasete sahip liderler bir an önce harekete geçmelidir.
Aksi halde ayrımcılık nedeniyle seçim kaybedilecek. Ayrımcılığa maruz kalanları şeytanlaştırmaya çalışmak hiçbir şeyin çaresi olamayacak. Siyasal kriz ve toplumsal kutuplaşmayı derinleştirecek. Meselemiz cumhurbaşkanı seçtirmekle sınırlı değil.
/Bu yazı: ilk https://www.politikyol.com/altilinin-cumhurbaskani-adayi-belirleme-imtihani/ yayınlandı/