İngiliz haber ve ekonomi dergisi The Economist’in ayrıntılı araştırma, analiz ve raporlama yapan istihbarat birimi tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin olası sonuçları ve bu sonuçların iç de dış politikaya olası etkileri irdelendi.
Dergi Nisan ayı içinde hazırladığı dokuz sayfalık raporunda Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimi ya kılpayı ya da sonuca itiraz ederek kazanacağı; AKP’ninse meclisteki çoğunluğunu kaybedeceği öngörüsünde bulundu.
Raporda Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin, ülkenin gittikçe otoriterleşen yolda devam edip etmeyeceğini ya da rotasını köklü bir şekilde değiştirip değiştirmeyeceğini belirleyeceği yorumu yapıldı.
Erdoğan’ın iktidarda kalmaya devam etmesi halinde, enflasyonun yüksek olmaya devam edeceği; ülkenin yatırımcılar açısından çekiciliğinin kısıtlı olmaya devam edeceği; Türkiye’nin Avrupa ve ABD’den uzaklaşmayı sürdüreceği kaydedildi.
Economist dergisi muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun şu anda kamuoyu anketlerinde önde olduğuna; 20 yıllık iktidarın ardından Erdoğan’ın yenilme riskinin yüksek olduğuna da dikkat çekti.
“Seçim çekişmeli geçecek”
Raporda seçimi muhalefetin kazanmasının Türkiye için önemli değişiklikleri beraberinde getireceği belirtildi.
Muhalefetin kazanması halinde otokratik cumhurbaşkanlığı sistemini kaldırıp ekonomide geleneksel politikalara dönüşü sağlayacağı ve Türkiye’nin NATO gibi batılı kurumlarla ilişkilerini yeniden inşa etmeyi amaçlayacağını belirten dergi raporunda, “Sandıkta başarılı olsalar bile Türkiye için yeni vizyonunu uygulaması kolay olmayacak” ifadelerini kullandı.
The Economist seçimin çekişmeli geçeceğini, kararsız seçmen oranının yüzde 13 civarında olduğunu yazdı. Erdoğan’ın uzun süredir görevde olmasının getirdiği avantajlardan, kamu kaynakları ve kurumları üzerindeki kontrolundan, medya ve seçim yetkilileri üzerindeki etkisinden yararlanacağı ifade edildi.
Türkiye’de seçimden sonra meclis çoğunluğunu kaybetse bile Erdoğan’ın yönetimini devam ettirmesinin elindeki gücü korumasını sağlayacağı belirtildi.
Türkiye’de parlamenter sistem 2018 yılında değiştiği için, Erdoğan’ın kabinesini oluşturmak için meclis onayına ihtiyaç duymayacağı ya da yasamadan güçlü bir denetleme ile karşı karşıya kalmayacağı vurgulandı.
Sonucun dış politikaya olası etkileri
Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde Rusya ile derinleşen ilişkilerin, Rusya’dan S-400 sisteminin alınmasının, İsveç’in NATO üyeliğinin bloke edilmesinin ve Yunanistan’a karşı kullanılan düşmanca söylemin geleneksel batılı ortaklarla sürtüşmeye yol açtığı hatırlatıldı.
Raporda, “Seçimi Erdoğan’ın kazanması bu eğilimlerin devamını beraberinde getirecektir. Dış politikada bazı muhalefet partileri arasında önemli görüş ayrılıkları olsa da Millet İttifakı daha Batı’ya dönük bir yaklaşımda olacak ve en azından AB-Türkiye ilişkilerini kısmen yeniden konumlanacaktır. NATO üyeleri muhalefetin zaferini olumlu değerlendirecek; ancak Kıbrıs ve Yunanistan’la ilgili geleneksel duruşlar, Rusya ve Çin’le dengeli ilişkiler devam edecektir” öngörüsü yer aldı.
Muhalefet partileri arasında Suriye ve Kürt sorunu konusundaki görüş ayrılıklarının, Türkiye’nin bu konudaki tutumunun ABD ile ilişkilerde muhtemelen rahatsızlık yaratmaya devam edeceği anlamına geldiği belirtildi; ancak yeni bir yönetimin AB ve ABD ile yapıcı bir diyalogun inşa edilmesine yöneleceği varsayılarak, bunun “önemli bir değişim için fırsat penceresi” olacağı vurgulandı.
/ Kaynak: Amerika’nın Sesi /