🔴 Ülke Ferragosto bayramını kutlarken, bazı siyasetçiler intiharların artmasına neden olan ve çok eleştirilen koşullara dikkat çekmek için cezaevlerinin yolunu tuttu…
Her yıl 15 Ağustos’ta kutlanan İtalya’nın milli bayramı Ferragosto bu yıl da çok sayıda kişi için tatil fırsatı olarak değerlendirildi.
Akdeniz ülkesinin dört bir yanında mağaza, bar ve restoranların kepenkleri asma kilitle kapatılırken, turuncu renkli “tatil nedeniyle kapalıdır” tabelaları kapılara asıldı. Turistlerin rağbet ettiği mahalleler hariç tüm mahalleler bomboş kaldı.
İtalyanlara Roma dönemini hatırlatan Ferragosto, imparator Augustus’un köleler de dahil olmak üzere halkına tarlalarda çalıştıkları bir sezonun ödülü olarak bahşettiği bir kutlama. Ancak günümüzde daha çok tüm günü plajda geçirmek ya da gölgede tembellik etmekten öte pek bir anlam taşımıyor.
Öte yandan, bazı İtalyan politikacılar 15 Ağustos’u çok daha farklı bir biçimde değerlendiriyor: Daha az şanslı olanların insan hakları uğruna kendi istekleriyle bütün bir günü hapiste geçiriyorlar.
Merhum siyasetçi, aktivist ve gazeteci Marco Pannella’nın başlattığı bir gelenek kapsamında politikacılar, olumsuz cezaevi koşullarına dikkat çekmek için izin günlerinden vazgeçiyor.
Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella daha birkaç hafta önce bunun “medeni bir ülke için yakışıksız” olduğunu söylemiş olsa da bu yıl da gelenek bozulmadı.
Bu sene liberal milletvekili Matteo Renzi, Roma Belediye Başkanı Roberto Gualtieri ve merhum Pannella’nın Radikal Parti’den meslektaşları mahkumlarla vakit geçirenler arasında yer aldı.
‘Bu ciddi bir politika değil’
Renzi perşembe günü yaklaşık 500 mahkumun yarısının hala nihai cezalarını beklerken tutulduğunu söylediği aşırı kalabalık Sollicciano cezaevine gitti.
X’te yaptığı paylaşımda, “Sollicciano gibi tesisler yıkılmalı ve sıfırdan yeniden inşa edilmeli,” diyen politikacı, “hapistekilere insani koşullar garanti edilmeli” diye ekledi.
Kendisi de eski bir başbakan olan Renzi, yakın zamanda yeni cezaevleri inşa etme, cezaevi personel sayısını artırma ve erken tahliye sürecini basitleştirme gibi vaatlerde bulunarak bazı sorunları hafifletmeye çalışan Giorgia Meloni hükümetini eleştirmekten de geri durmadı.
Ancak ağustos ayı başında kabul edilen yasa, parti düzenleyenleri – ya da yasanın deyimiyle “kamu sağlığı ya da kamu güvenliği için tehlike arz eden arazi ya da binaların işgalini” – altı yıla kadar hapisle cezalandıran kötü şöhretli önlem de dahil olmak üzere bir dizi suçu daha da kriminalize etti.
Lega’nın aşırı sağcı lideri Matteo Salvini, 2022’nin sonlarında ilk kez kabul edildiğinde işgal karşıtı yasanın en ateşli savunucularından biriydi.
Gecekondulaşma ya da yasal adıyla “başkalarının ikamet etmesi için tasarlanmış bir mülkün keyfi olarak işgal edilmesi” de artık bir kişiyi hapse attırabiliyor.
Ekstra personele gelince, yerel basına göre, cezaevi çalışanları sendikası 24.000 talep ederken, yeni önlem ilk etapta sadece 1.000 yeni gardiyanın işe alınmasını sağlayacak. Bu arada, çoğunlukla mali suçlar için hapis cezası azaltıldı ya da tamamen kaldırıldı.
Renzi, bu düzenlemeleri “abartı” olarak nitelendirerek, “zorluklarla, akıl sağlığıyla, bağımlılıklarla ve tabii ki cezaevlerinin kendisiyle ilgilenmeyen bir politika ciddi bir politika değildir,” dedi.
Renzi ayrıca, “Sollicciano’dan, çocuklarımdan daha küçük bazı çocukların görüntüleri kalbime kazınmış olarak ayrılıyorum,” ifadelerini kullandı.
“Ferragosto’nuzun benim düşüncelerimle rahatsız edilmesinin hoş olmadığını biliyorum ancak bugün Sollicciano’da bulunmanın doğru ve yerinde olduğunu düşünüyorum.”
“Justicia insieme” (Birlikte Adalet) adlı hukuk platformu da yeni yasayı eleştirerek, “ceza infaz kurumlarında tırmanan gerilim ortamı karşısında … daha cesur ve her şeyden önce derhal uygulanabilir çözümler beklemenin meşru olduğunu” belirtti.
Art arda gelen intiharlar ülkeyi şoke etti
İtalyan hapishanelerindeki umutsuzluk artmaya devam ederken, ülke genelinde bir dizi intihar vakası yaşandı.
İtalya Cezaevi Ombudsmanına göre, temmuz ayı itibariyle yılbaşından bu yana yaklaşık 50 mahkum canına kıydı. Bu da 2023’ün aynı dönemine göre 16 mahkum daha fazla, ki cezaevi sendikaları, bu sayının 51 olduğunu iddia ediyor.
İntihar edenlerin 19’u ya da üçte birinden fazlası yargılanmayı bekliyordu ve 23’ü ya da neredeyse yarısı yabancı uyrukluydu. İtalya’daki tüm yabancıların sayısının toplam nüfusun yüzde 5’ine yakın olduğu düşünüldüğünde de bu sayı alışılmadık derecede yüksek.
Ruh sağlığı krizi o kadar belirgin hale geldi ki Mattarella bile İtalyan hapishanelerinin “tüm umutların yitirildiği bir yer” haline geldiğini söyledi.
Roma’daki evsizlere yardım eden Mama Termini adlı derneğin kurucusu ve gazeteci Francesco Conte, Euronews’e yaptığı açıklamada, yeni yasanın “hapishanelerde daha fazla yoksul insan ve hapse girmeyen daha çok yönetici olması” anlamına gelebileceğini söyledi.
“Genel olarak iki temel sorun var: Birincisi İtalya’da davaların çok uzun sürmesi,” diyen Conte sözlerini şöyle sürdürdü: “İkincisi ise hapisteki çok sayıda kişinin ikametgahı yok, bu yüzden ev hapsinde tutulamıyorlar, yani temelde pek çok yabancı, küçük suçlar için hapse giriyor. Bu arada, daha ciddi suçlar işleyenler de dahil olmak üzere, ikametgahı olan İtalyanlar genellikle ev hapsinde tutuluyor.”
“Bir de avukat yardımı alamamaktan kaynaklanan umutsuzluk var. Bu da bir başka büyük sorun, birçok ‘ücretsiz’ avukat (sanıklara atanan) işlerini iyi yapmıyor. Tabii bir de mahkum arkadaşlarının ve polisin kötü muamelesi var,” diye ekledi.
Ansa haber ajansına göre, İtalya’daki hapishanelerin resmi kapasitesi 51.000 civarında olmasına rağmen şu anda yaklaşık 61.000 mahkum bulunuyor ve aşırı kalabalık oranı yüzde 130’a ulaşmış durumda.
Meloni hükümeti, sığınmacıları, insan hakları grupları tarafından ağır bir şekilde eleştirilen bir başka karar olan iki tutma tesisinin inşaatını bitirdiği Arnavutluk’a ihraç etmeye niyetliyken, mülteciler de dahil olmak üzere yurtdışından gelenler, kendilerini yasanın diğer tarafında bulduklarında özellikle zor zamanlar geçiriyorlar. Birçoğu yasal olarak ikamet etmek ve eşit haklara sahip olmak için sabırsızlanıyordu ancak parmaklıklar ardına girdiklerinde hayal kırıklığı ve kasvetle karşı karşıya kalıyorlar.
“Mama Termini ile yaptığım çalışmalardan dolayı hapiste olan iki kişi tanıyorum. Biri rahatsızlık vermekten dört yıl hapis cezası aldı ve çok barışçıl, nazik bir adam. Onun gibi insanlar küçük bir şey için bu kadar ağır cezalar aldıklarında, umutsuzluğa kapılmak çok kolay oluyor,” diyen Conte, şunları da sözlerine ekledi: “Hapishane herkese göre değil. Bir arkadaşım bir keresinde ‘yasal olarak çalıştığım tek yer hapishaneydi’ demişti.”
/euronews/