🔴 İstanbul Barosu yönetimi hakkında “amaç dışı faaliyet yürüttüğü” iddiasıyla açılan davanın ikinci duruşması yapılıyor. Davanamede baro yönetiminin görevine son verilmesi için idari tedbir talep ediliyor.
İstanbul Baro Başkan Vekili Prof. Dr. Av. Mehmet Köksal ise “Savcı basit bir alacak davası açar gibi dava açıyor. Savcı soruşturma sonra da kovuşturma izni almadan davayı açmıştır, dava şartı yerine getirilmemiştir, dava yok hükmündedir” diyerek davanın reddini talep etti.
İstanbul Barosu tutuklu yönetim kurulu üyesi Avukat Fırat Epözdemir Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı. Epözdemir’in SEGBİS talebi davanın tarafı olmasına rağmen ilk duruşmada kabul edilmemişti.
Epözdemir, davanamede neyin amaç dışı faaliyet olduğunun belirtilmediğine dikkat çekti ve “Amaç dışı faaliyetin ne olduğuna karar verecek olan siz değilsiniz, ceza mahkemesidir. Davayı reddederseniz ve ceza mahkemesi beraat kararı verirse ne olacak? Davayı kabul edeceksiniz, başka şansınız yok. Sizin kulağınıza gelenler bize de geliyor” dedi. Epözdemir’in sözleri duruşmada alkışlarla karşılandı.
İddianame de hazırlandı
İstanbul Barosu yöneticileri hakkındaki ceza soruşturması kapsamında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan bir iddianame de bulunuyor. İddianamede Baro Başkanı Kaboğlu ve tutuklu yönetim kurulu üyesi Fırat Epözdemir’in de aralarında bulunduğu 11 kişi hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” ve “basın yoluyla halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamaları yöneltildi. Savcılık, sanıkların 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.
Davanamede ise baronun “amaç dışı faaliyet yürüttüğü” iddia edilirken, mevcut yönetimin görevine son verilmesi için idari tedbir alınması gerektiği öne sürülüyor. Avukatlar ise “hukuk hakkını istemenin” baronun görevinden doğan bir sorumluluk olduğunu vurguluyor.
Davaya müdahil olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç Sağkan, “Baronun hukukun üstünlüğünü, insan haklarını ilgilendiren bir açıklaması amacını aşan bir eylem sayılamaz. Nasıl olsa istinafta, temyizde tartışılacak diye düşünüyorsanız bile hukuka, Anayasa’ya, vicdana, İstanbul Barosu’nun tarihine uygun bir karar vermenizi talep ediyor, saygılar sunuyorum” dedi ve duruşma salonunu terk etti.
Dava süreci nasıl başladı?
Süreç, İstanbul Barosu’nun Suriye’de öldürülen Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’le ilgili yaptığı sosyal medya paylaşımı üzerine başlatılan soruşturmaya dayanıyor.
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in 19 Aralık 2024’te Suriye’de haber takibi yaparken düzenlenen SİHA saldırısında hayatını kaybetmesinin ardından meslektaşları, İstanbul Şişhane Meydanı’nda protesto düzenledi. Polis müdahalesiyle gözaltına alınan bazı gazeteciler daha sonra tutuklandı.
İstanbul Barosu, 21 Aralık’ta sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, gazetecilerin öldürülmesiyle ilgili etkin bir soruşturma yürütülmesi çağrısında bulundu ve gözaltına alınanların serbest bırakılmasını talep etti.
Bu açıklamanın ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 22 Aralık’ta Baro Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” ve “gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yaymak” suçlamalarıyla soruşturma başlattı. Kaboğlu, 7 Ocak’ta savcılığa ifade verdi.
Soruşturmanın ardından, 14 Ocak’ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, baro başkanı ve yönetim kurulunun görevden alınması ve yeni bir yönetim belirlenmesi talebiyle davaname hazırladı.
Haklarında dava açılan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyeleri arasında şu isimler yer alıyor: Rukiye Leyla Süren, Hürrem Sönmez, Ahmet Ergin, Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekrem Bilen Selimoğlu ve Bengisu Kadı Çavdar.
/ Deutsche Welle/