🔴 Avrupa Birliği (AB) yetkilileri Suudi Arabistan vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanması konusundaki çalışmaların sürdüğünü açıkladı.
AB, dünyanın hemen her bölgesinden onlarca ülkenin vatandaşına vize muafiyeti uyguluyor.
Avrupa Birliği’nin İrlanda ve Kıbrıs dışındaki tüm üyeleriyle İsviçre, İzlanda, Liechtenstein ve Norveç’ten oluşan Schengen Bölgesi’nde toplam 29 ülke var.
Bunlara ek olarak 61 ülkenin vatandaşları Schengen bölgesine vizesiz girebiliyor.
Bu ülkeler Kolombiya’dan Yeni Zelanda’ya, Tayvan’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne kadar geniş bir coğrafyaya yayılmış durumda.
İsrail, Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Ukrayna, Guatemala, Honduras, Malezya ve Solomon Adaları gibi ülkeler de Schengen vizesinden muaf.
Bu listenin önümüzdeki dönemde daha da uzama potansiyeli var.
Peki Türkiye bu imkandan neden yararlanamıyor?
Körfez ülkeleri ile görüşmeler ne aşamada?
AB, Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) üyeleriyle vize muafiyetine ilişkin teknik görüşmeleri 2022’den bu yana sürdürüyor.
GCC, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Umman’dan oluşuyor.
Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanmış durumda.
Suudi Arabistan vatandaşları ise şu aşamada vize kolaylığından faydalanarak uzun süreli ve çok girişli Schengen vizesinden yararlanabiliyorlar.
AB verilerine göre Suudi Arabistan vatandaşları en çok Schengen vizesi başvurusu yapanlar listesinde yedinci sırada.
Geçen yıl açıklanan istatistiklere göre 2023’te 428 bin 954 Suudi Arabistan vatandaşı Schengen vizesi başvurusunda bulundu.
Bunlardan 357 bin 508’i çok girişli olmak üzere 398 bin 250’sine olumlu yanıt verildi.
Bu da yüzde %6’lık bir ret oranına işaret ediyor.
Aynı yıl Türkiye’den 1 milyon 55 bin 885 vize başvurusu yapıldı.
Bunlardan 612 bin 841’i çok girişli olmak üzere 867 bin 646’sına olumlu yanıt verildi.
Bu da ret oranının %16.1 olduğu anlamına geliyor.
Muafiyet için hangi kriterler uygulanıyor?
AB, aynı zamanda bir ulusal güvenlik meselesi olarak da görülen vize konusunda oldukça sıkı kurallara sahip.
Bir ülkenin vatandaşlarına vize muafiyeti verilmeden önce o ülkeden bazı kriterleri yerine getirmesi isteniyor.
Bu kriterler sadece AB tarafından belirlenmiyor.
İlgili ülkeyle bu konuda müzakereler yürütülüyor. Bu müzakereler sonunda karşılanması gereken kriterlere ilişkin ortak bir liste üzerinde anlaşmaya varılıyor.
Bu durum Türkiye için de aynı şekilde işledi.
Türkiye ve AB, Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanması için 72 kriterde anlaştı.
Kriterlerin sayısı her ülke için aynı değil.
Sayı, ilgili ülkeye ilişkin farklı boyutlar değerlendirilerek belirleniyor.
Türkiye için belirlenenden daha düşük sayıda kriteri karşılayarak vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanan ülkelere rastlamak mümkün.
Türkiye ile vize muafiyeti süreci nasıl ilerledi?
AB ile Türkiye arasında Vize Serbestisi Diyaloğu 16 Aralık 2013’te başlatıldı.
Bu diyalog 72 kriterin yer aldığı Vize Serbestisi Yol Haritası üzerinden yürütüldü.
Türkiye, sürece başlanmasıyla birlikte ilk üç yılda 72 kriterin 65’ini karşıladı.
Bu durum AB Komisyonu’nun 4 Mayıs 2016 tarihli raporunda teyit edildi.
AB Komisyonu’nun, 8 Aralık 2018’deki raporunda da Türkiye’nin AB ve Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı ( ICAO) standartlarıyla uyumlu pasaportların basımına ilişkin yükümlülüğün karşılandığını resmen duyurmasıyla karşılanması gereken kriter sayısı altıya düştü.
O tarihten bu yana, “Geri kalan kriterleri karşılama konusunda çalışmalar sürüyor” açıklaması sıkça tekrarlansa da yıllardır somut ve AB’nin beklentilerini tam anlamıyla karşılayacak bir adım atılmadı.
AB, vize konusunun Türkiye’nin öncelikli beklentisi olduğunun farkında ve tekrar masaya oturmaya hazır bir yaklaşım içinde.
Bununla birlikte Türkiye kalan kriterleri karşılama konusunda adım atmadan AB’nin muafiyet doğrultusunda herhangi bir teknik ya da siyasi adım atması mümkün değil.
Türkiye’nin karşılamadığı kriterler hangileri?
Türkiye’nin vize muafiyetine ilişkin kriterleri karşılamasına ilişkin çalışmalar Dışişleri Bakanlığı’nın eşgüdümünde başta Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı olmak üzere ilgili kurumlar tarafından yürütülüyor.
Kalan başlıklar şöyle:
- Terörle mücadele:
Türkiye açısından en zorlu kriteri terörle mücadelede AB’nin beklentilerini karşılayacak ve süreç üzerindeki kilidi açacak değişikliklerin yapılması oluşturuyor.
Ankara bu adımı, terörle mücadele kapasitesini zayıflatmadan ve ilgili yasanın özünü değiştirmeden atma yaklaşımı izledi.
Bu kapsamda, esasa yönelik kapsamlı bir değişiklikten ziyade kriterin teknik olarak karşılanması sonucunu doğuracak formüllerle ilerlenmeye çalışıldı.
- Europol anlaşması:
Avrupa Polis Teşkilatı (EUROPOL) ile Operasyonel İşbirliği Anlaşması yapılması ve uygulanması Türkiye’nin daha ilk aşamada niyet belirttiği bir unsurdu. Ancak belge imzalanmadı.
- Yolsuzlukla mücadele:
Karşılanması gereken kriterlerden biri de Avrupa Konseyi bünyesindeki Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun (GRECO) yolsuzlukla mücadele alanındaki önerileri.
Bu önerilerin uygulamaya geçirilmesi hızla halledilebilecek kriterler arasında görülüyordu.
- Kişisel veriler:
AB, Türkiye’de kişisel verilere yönelik yasal düzenlemelerin Avrupa standartlarıyla uyumlu olmadığı görüşünde.
- Suç bağlantılı konularda işbirliği:
AB, Türkiye’nin bu alanda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de dahil olduğu tüm üyeleriyle işbirliğinde bulunmasını talep ediyor.
- Geri kabul anlaşması:
Türkiye üzerinden kural dışı şekilde AB ülkelerine geçiş yapan kişilerin geri alınmasına ilişkin Geri Kabul Anlaşması (GKA), şu aşamada tüm unsurlarıyla uygulanmıyor.
Türkiye, bu belgenin gereklerini yerine getirmek için önce vize serbestisinin onaylanmasını talep ediyor.
GKA’yı vize serbestisi ile eş zamanlı uygulama yaklaşımı korunuyor.
Kriterler karşılanınca muafiyet otomatik mi?
Vize muafiyeti sürecinde kriterlerin karşılanması en önemli aşama.
Bununla birlikte bu kriterlerin tamamının karşılanmasının ardından bir de onay süreci var.
Bu süreç Türkiye’ye özgü değil. Her ülke bu süreçten geçiyor.
Süreç AB Komisyonu tarafından yürütülse de vize muafiyeti sağlanması için Avrupa Parlamentosu’nun ve AB Konseyi’nin onayı gerekiyor.
Yapılan bazı değerlendirmelerde, oylama sürecinde siyasi boyutun ön plana çıkmasının muhtemel olduğu vurgulanıyor.
Türkiye’nin teknik boyutun ağır bastığı kriterleri karşılamasının onay sürecindeki bu zorlukları aşmasından daha kolay olduğu yorumları yapılıyor.
/BBC/