Geçtiğimiz günlerde Hakkari’de mayına basarak hayatını kaybeden çoban Bedrettin Düzen’in ardından mayınlı araziler tekrar gündem oldu. Yüz binlerce mayın emekçilerin yaşamını tehdit ediyor.
Sol Haber’den Özkan ÖZTAŞ’ın Haberi :
Geçtiğimiz günlerde Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde, Sat Buzul Göllerinin olduğu Doski Vadisinde hayvancılık yapan çoban Bedrettin Düzen, mayına basarak hayatını kaybetti.
Bölge halkı iki köy arasındaki alanın yasaklı olmadığını söylüyor. Bu alan çobanların hayvancılık faaliyetleri her gün sürdürdüğü mıntıkalara bir örnek. Ancak köylüler bu tür örneklerle zaman zaman karşılaştıklarını ve arazide hayvancılık yapanların can güvenliğinin olmadığını ifade ediyor.
Uzmanlar “patlayıcı cisim” diyor. Bölge halkı ise mayın diyor en kısa haliyle. İşte Bedrettin Düzen, çobanlık yaparken bu mayınlardan birine basarak yaşamını kaybetti.
Üç çocuk babasıydı Bedrettin Düzen. Geride çalışmaktan başka yaşama şansı olmayan ve geleceğe kaygılardan uzak bakmak isteyen bir aile bıraktı. Bir de ülkenin acı gerçeğini; mayınlı arazilerde tarım ve hayvancılık yaparken mayına basarak can veren emekçilerin hikayesini bıraktı Bedrettin.
Çobanlar ve çiftçiler: Ekmeğini mayınlı araziden çıkarıyorlar
Resmi rakamlara göre 1984 yılından 2009 yılına kadar arazilerde bulunan mayınlara basarak yaşamını yitirenlerin sayısı 1269. Üstelik bu vakaların neredeyse tamamı tarım ya da hayvancılık faaliyetleri sırasında meydana geldi; veya bölgede yaşayan insanların pikniğe gittiği örneklerde yasaklı olmayan arazilerde yaşandı. Yani ailenizle pikniğe gittiğinizde ya da hayvanlarınızı otlatmak için arazide gezdiğinizde bir mayına basarak yaşamınızı kaybetmeniz hâlâ büyük olasılık. Sayısı binden fazla örneği mevcut.
Konuya dair açıklamalarda bulunan DEM Parti Hakkari Milletvekili Öznur Bartın, bu mayınların tamamının Kürtlerin yaşadığı illerde olduğuna dikkat çekiyor. Ve ne yazık ki sadece sınırda bulunan iller değil bunlar. Dersim gibi Diyarbakır gibi örnekler de mevcut.
Çobanlar ve çiftçiler işte böylesi arazilerde ekonomik faaliyetlerine devam ediyor. Deyim yerindeyse ekmeklerini mayınlı arazilerden çıkarıyorlar. Yine resmi verilere göre anti-tank ya da anti-personel türüyle ifade edilen mayınların bölgedeki sayısı bir milyondan fazla. Tam sayısıyla 1 milyon 3943 mayın hâlâ bu arazilerde bulunuyor.
Hakkari Barosu yaptığı açıklamada bu ve benzeri olaylara neredeyse her yıl denk gelindiğine dikkat çekiyor.
“Bölgemizde temizlenmeyen mayınlar ve çatışma artıklar yaşam hakkı ihlallerine neden olmakta ve bölge halkı için tehlike oluşturmaya devam etmektedir. Hemen her yıl benzer ölüm ve yaralanma ile sonuçlanan vakaları yaşamaya devam ediyoruz. Yaşam hakkına önemli bir risk alanı oluşturan mayınlı alan haritalarının paylaşılması ve temizlenmesi gerekmektedir.”
Açıklamaya imza atan 14 il barosu mayınlı arazilerin temizlenmesini ve Türkiyen’in tarafı olduğu Ottowa Sözleşmesi’nin gereklerini yerine getirmesini talep ediyor.
Hakkari Yüksekova’da mayına basarak yaşamını kaybeden çoban Bedrettin Düzen
‘Mayınlar yalnızca sınır hatlarında değil’
Konuya dair soL’a konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkari Şubesi Eş Başkanı Sibel Çapraz, tarım ve hayvancılık yapılan alanlardaki mayınların yalnızca sınır hatlarında olmadığına dikkat çekiyor. Sadece ölümle sonuçlanan patlamaların gündeme geldiğini ifade eden Çapraz, patlayıcı cisimlerin yaralanmalara da sebebiyet verdiğini belirtiyor.
Sibel Çarpaz’ın konuya dair değerlendirmeleri şu şekilde:
“Bölgenin özel güvenlik alanlarında zaman zaman patlayıcı cisimlerin yol açtığı can kayıpları yaşanmıştı. En son 2012’de yine Dağlıca (Oremar) bölgesinde olan Gulord köyünde, evinin bahçesinde bulduğu yabancı bir cisim ile oynarken patlama gerçekleşmiş ve Uğur Çavmak (12) ailesinin gözü önünde can vermişti. 11 Mayıs 2024’te Hakkari kent merkezine 35 km uzaklıktaki Üzümcü köyünün Derav mezrasında bulunan askeri alana yakın bir bölgede pikniğe giden Uğur Koşar bulduğu bir cismin patlaması üzerine yaralanmıştı. Geçtiğimiz günlerde çobanlık yaptığı Veregoz bölgesinde, mayın patlaması sonucu hayatını kaybeden Bedrettin Düzen oldu. Patlamaların yanı sıra yine kolluk güçlerinin açtığı ateş sonucu yaralanan ya da yaşamını yitiren insanların sayısı da fazla.
Bu bölgelerin çoğunluğu yaşam alanlarının olduğu bölgeler ve orada yaşayan insanlar yaşamlarını idame ettirmek için bahçelerine ya da hayvanlarını otlatmak için arazilere gitmek zorunda kalıyorlar. Sadece sınır güvenliği değil, sınır hattına yakın bölgelerde yaşayan insanların güvenlikleri de sağlanmalıdır. Devlet, yurttaşların yaşamını güvenceye alacak tedbirler almadır.”
‘Mayınlı araziler hayvancılığı bitirmiş durumda. İnsanlar göç ediyor’
Ekonomik faaliyetlerini sürdürmek için mayınlı arazilerde tarım ve hayvancılık yapan köylüler yaşadıkları sorunlardan dolayı çoğunlukla köylerden ilçelere göç ediyor. Ancak yetkinlik alanları tarım ve hayvancılık olan köylüler ilçe merkezlerinde de tutunamıyor hayata doğal olarak. Hal böyle olunca büyük kentlere göçler başlıyor. Bu durum yalnızca bireylerin göç etmeleri ve kurulu düzenlerinin değişmesi manasına gelmiyor. Aynı zamanda ülke tarımının ve hayvancılığının da belli bölgelerde bitme noktasına geldiğini gösteriyor.
İHD Hakkari Şubesi Eş Başkanı Sibel Çapraz bu durumu şu şekilde anlatıyor:
“Sınır hatlarındaki tüm bu ihlallerden kaynaklı insanların yaşam alanları, çekilmez bir hal alıyor ve insanlar ekonomik olarak geçinme ve güvenlik sorunu yaşıyor. Bu anlamda tarım ve hayvancılık yapmanında gittikçe güçleştiğini hatta yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu da söyleyebiliriz. İnsanlar da ciddi anlamda bir göç başlamış durumda. İlk başta Köylerden ilçeye geçme durumu yaşanıyor ve orada da geçinemeyince bu sefer metropollere göç etmek zorunda bırakılıyorlar.”
Bedrettin Düzen’in yaşadığı ve hayatına mâl olan olay aslında mayınlı arazilerde çobanlık yapan binlerce ailenin yaşadıklarının ya da yaşayabileceklerinin bir örneği. Bu olay bir milyondan fazla mayının, mayınlar yüzünden can veren binden fazla insanın ve kalanların hayatı yeniden kurmak için göç etmesinin hikayesi. Bölgede yaşayan insanlar bu mayınların biran önce temizlenmesini talep ediyor.
KAYNAK: SOL HABER/ÖZKAN ÖZTAŞ