“İttifak çalışması yapan partiler, aralarındaki güvensizliği giderdikleri ve politik rekabeti, ortaklaştıkları noktaları merkeze alarak yürüttükleri ölçüde, her hangi ciddi bir sarsıntıya, krize yol açmazlar. Altılı masa tam olarak böyle yapmıyor.”
Cumhurbaşkanı adayının kim olacağına ilişkin tartışma ve kimi parti yöneticilerin açıklamaları altılı masayı sarsıyor.
Sarsıntıların önünü alamayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu geçen hafta partililerinin bu konuda açıklama yapmasını yasakladı.
Bu durum altılı masanın cumhurbaşkanı adayı belirleme yönteminin yanlışlığına ve stratejik yanlışlarına işaret ediyor.
2023 yılının ilk yarısında yapılacak seçimlerde bu partilerin nasıl davranacakları, ortaklıklarını koruyup koruyamayacakları ve aralarındaki rekabetin, farklılıkların süreci belirleyip belirleyemeyeceği belli değil. Aynı zamanda bu konularda geniş muhalefet kesimlerinde olduğu gibi bizzat partilerin içlerinde de bir belirsizliğin ve güvensizliğin hala yüksek ölçüde sürdüğünü göstermekte.
Seçimler yaklaştıkça bunlar artacağa benziyor. Hatta böyle giderse partiler arası rekabetle partilerin kendi içindeki rekabetlerin iç içe geçmesinin oranına paralel olarak bunların daha da şiddetlenmesi kaçınılmaz.
Son yaşanılanlarla, muhalefet partileri arasındaki rekabet ve güven konularının belirleyici öneme haiz olduğu bir kez daha görüldü, hissedildi.
İttifak çalışması yapan partiler, aralarındaki güvensizliği giderdikleri ve politik rekabeti, ortaklaştıkları noktaları merkeze alarak yürüttükleri ölçüde, her hangi ciddi bir sarsıntıya, krize yol açmazlar. Altılı masa tam olarak böyle yapmıyor.
Altılı masa bir yıldır cumhurbaşkanı adayı belirlemeyi sürecin sonuna bırakıp, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin programında ortaklaşmayı öncelikli bir strateji olarak belirledi.
Birbirlerinden hayli farklı altı partiyi, bu stratejik eksende bir yıldan fazla bir masanın etrafında tutabilmek de bir başarıdır. İktidarın ağır saldırıları altında bunu başarmış olmak daha da önemli.
Ancak toplumun, seçmenin beklentisine yanıt verebilir bir başarı olduğunu söylemek çok mümkün değil. Hatta beklentilerin oldukça uzağında olduğunu tespit etmekte yarar var.
Gerek ortaya çıkarılan altı partinin üzerinde anlaştığı ortak metinlerin yetersizliği ve krizi çözebilecek kapasitede görülmemesi, gerekse de iktidarın aleni olarak başlattığı seçim kampanyasına rağmen muhalefetin cumhurbaşkanı adayının kim olacağının ve ne zaman kamuoyuna açıklanacağının muamma olması, toplumsal beklentilerin çok uzağında bir başarıdan söz edilebileceğini gösteriyor.
Muhalefetin seçimi kazanması için en önemli sorunlarından birisi olan HDP ile ilişkiler konusunda gözle görülür bir ilerleme sağlanamamış durumda, bu husus bir biçimde gerilim konusu olmaya devam ediyor. Bu durum, bütün muhalefet için belirsizliğin uzaması demek olduğu gibi, altılı masa için ise yeni krizler, sarsıntılar demek oluyor.
Diğer taraftan normal koşullarda seçimlerde partiler arası rekabet kaçınılmaz ve doğaldır. 2023 seçiminin ülke için her hangi bir seçim olmadığı bütün muhalefetin hemfikir olduğu tek konu. Hatta geniş muhalefet, iktidarla bu seçimlerin ülkenin siyasi (Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin) kaderini belirleyecek seçim olduğu konusunda hemfikir.
Bu göz ardı edilerek süreç planlanmaya ve yürütülmeye çalışılıyor. İlk başta Cumhurbaşkanı adayının süreci belirleyen en önemli unsur olduğu gerçeği hafife alınıyor.
Altı parti liderinin imzaladıkları ve kamuoyuna açıkladıkları ortak metinlerin nasıl hayata geçeceğini belirleyecek olan, o metinleri emanet edecekleri kişinin siyasal bagajıyla, siyasi kapasitesiyle, kalibresiyle ve ülke tahayyülü ile güçlü bağı vardır. Bir anlamda ortak (hamur) metinler aday gösterilen Cumhurbaşkanın elinde şeklini alacak. Ortak metinler gerçek anlamını adayla bulacak.
Bu nedenle bütün muhalif, siyasal, toplumsal ve sosyal kesimlerin oyunu alabilecek Cumhuriyeti ikinci yüzyılda gerçek katılımcı, çoğulcu demokrasi ile taçlandırmasında katalizör rol üstlenecek, demokrasi ufku geniş cumhurbaşkanı adayı, seçim başarısının kilidini açacak.
Bu anlamda sorunu sadece kazanacak adaya indirgemek, hapsetmek yanlıştır. Demokratik ufku olmayan cumhurbaşkanı adayı sorunlara sorun katacaktır.
Altılı masanın 2 Ekimde başlayacak ikinci buluşması eskisi gibi yürütülmemeli. Daha geniş kapsamlı ve daha yoğun bir çalışma ile belirsizlikler hızla giderilmelidir. Aylık toplantılarla kapsamlı sorunlar çözülemez.
Bu güne kadar olduğu gibi esas sorunları ötelemek iktidarın elini güçlendiriyor. Muhalefet ne yapacağını, nasıl yapacağını bilerek, ne kadar kısa sürede harekete geçerse, iktidarı o kadar kolay tık nefes bırakabilir. Dar zamanda ciddi sorunları çözmek zorunda kalan altılı masa çok fazla zorlanacaktır.
Altılı masa, geçiş programını, cumhurbaşkanı adayını ve masa dışındaki diğer muhalif kesimlerle nasıl, hangi düzeyde ilişki kuracağını veya kurmayacağını hızla netleştirmelidir.
Bu aynı zamanda, altılı masada yer almayan muhalif siyasi parti ve çevrelerin, kadın ve çevre hareketinin, sendikaların özellikle cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi pozisyonlarını geç kalmadan kolayca belirlemelerine hizmet edecektir.
24 Eylül 2022 cumartesi günü açıklanacak HDP, EMEP, TİP, SMF, TÖP ve EHP’nin oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı’nın deklarasyonu, asıl olarak milletvekili ittifakının çerçevesini ortaya koyacak. Ayrıca altılı masanın cumhurbaşkanı adayını belirlemesine ve geçiş programına ilişkin emareler içerecek. Muhalefetin seçim başarısı bir anlamda bu deklarasyonla nasıl ilişki kuracağıyla bağlantı. Ve bir anlamda muhalefet saflarının netleşmesini kolaylaştıracaktır.
Bütün bunları doğru ve yeterli değerlendirmeyen altılı masa, iktidarın seçim kampanyasına odun taşımakla kalmayacak, istemeyerek de olsa ülkenin cehenneme dönmesinin taşlarını döşemiş olacak. Geniş muhalefetin cumhurbaşkanlığı seçimlerine ortak adayla girmeyi zorlaştıran her adımı, her yaklaşımı bu kapıya çıkma tehlikesini barındırıyor.
Son altılı masa sarsıntısında görüldüğü gibi muhalefet iç sorunla meşgulken iktidar seçmenini konsolide etmede yol alıyor.