HDP önceki dönem Eş Genel Başkanları ile MYK üyelerinin de aralarında olduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobani Kumpas Davasının 40’ıncı duruşmasının ilk günü Sincan Cezaevi Kampüsünde görüldü.
Duruşmaya HEDEP Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan izleyici olarak katıldı.
Tutsak siyasetçilerin savunmalarına geçmeden önce Sebahat Tuncel’in avukatı Sevda Çelik Özbingöl ile Figen Yüksekdağ’ın avukatı Mehdi Zana Akkaya, dava kapsamında tutukluluk süreleri dolmasına rağmen tahliye edilmeyen müvekkillerinin tahliyesi yönünde talepte bulundu. Ancak mahkeme başkanı, talepleri dinlemeyeceğini belirterek avukatların mikrofonunu kapattı.
Dilek Yağlı: Hakkımdaki tek suçlama HDP MYK’da görev yapıyor olmam
Mahkeme Başkanı, tutsak siyasetçi Dilek Yağlı’nın savunma yapmasını istedi. Ancak Yağlı savunma yapacak ortamının oluşmadığını ve müdafi avukatlarının taleplerinin dikkate alınmasını istedi. Talebi kabul edilmeyen Dilek Yağlı daha sonra beyanlarda bulundu. Yağlı, yaptığı savunmaların şimdiye kadar dikkate alınmadığını belirterek, “Üzerime atılı suçlamalar benimle o kadar ilişkisiz ki nasıl savunma yapacağımı bilemiyorum. Daha önce de belirtmiştim, hakkımdaki iddiaların hiçbiri herhangi bir kanıta ya da delile dayandırılmamış. Mütalaada suçlamaya dayanak yapılan tek şey benim o dönem HDP MYK’da görev yapıyor olmam. Bunun dışında suçlamalara dayanak hiçbir şey yok” dedi.
“Binlerce insan IŞİD’in ablukası altındaki Kobanî için çağrı yaptı”
Yağlı, HDP MYK’sının yaptığı çağrının IŞİD karşıtı olduğuna dikkat çekerek, “Ben o gün bir vatandaş olarak bu çağrıyı yapsaydım bugün bu dosyada yargılanmayacaktım. Çünkü o dönem dünya genelinde binlerce insan IŞİD’in ablukası altında olan Kobanî için çağrı yaptı. Bugün nasıl ki Filistin için insanlar çağrı yapıyorsa o gün de Kobanî için çağrılar yapılıyordu. Benim bu dosyada duyduğum en ağır his, IŞİD’e karşı çağrı yapmak için birileri tarafından yönlendirildiğimizin iddia edilmesidir” ifadelerini kullandı.
“Yargı tacizi ile karşı karşıyayım”
Yağlı, devamında şunları söyledi: “Benimle ilgili araştırılmış tek bir belge yok. ‘Aranan şahıslardan olmadığı, arşiv kaydının bulunmadığı’ şeklinde ibare geçiyor. Dönüp dolaşıp iddianame ve mütalaada yer alan tek şey HDP MYK Üyesi olmam. O yüzden hukuki bir mütalaa olmadığı için bu konuda savunma vermek benim için çok zor. Mütalaayı okuduğumda diyorum ki herhalde benimle alakalı değil. Üst düzey örgüt yöneticileri ile ilişki kurduğum iddia edilmiş ama bunu nasıl yaptığıma dair tek bir ifade yok. Bakın Sayın Başkan; ben HDP’de görev aldığım 4 yıllık süreçte hakkımda hiçbir suçlama ile karşılaşmadım, doğrudan anayasal hak kullanımına karşı bir yargı tacizi ile karşı karşıyayım. Şimdi bu yargı tacizine karşı savunma mı yapacağım?”