Baki Karadeniz: Rojava’da Direniş ve Kürt Diasporasının Önemi

Yazarlar
Suriye’deki beklenilmedik rejim değişikliği ve siyasi istikrarsızlık, ülkedeki halklar ve dini gruplar için yaşam güvencesini ciddi şekilde tehdit ediyor. Ülkede hayatını sürdüren farklı gruplar, özellikle de Arap Aleviler, Süryaniler ve Hristiyanlar, yükselen kaos ortamında endişe içindeler. Rojava’da ise Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun (SNA) saldırıları, bölgedeki özerk Kürt yönetimi üzerinde ağır bir baskı oluşturuyor. Ancak, bu saldırılar, YPG öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) direnişiyle karşılanıyor.
Rojava, Suriye’nin kuzeyinde Kürtler tarafından yönetilen özerk bir bölge olarak, uzun süredir hem askeri operasyonlar hem de siyasi belirsizliklerle mücadele ediyor. Türkiye’nin bölgedeki müdahaleleri, sadece Kürtlerin varoluş mücadelesini değil, aynı zamanda bir insan hakları meselesi olarak uluslararası kamuoyunu da ilgilendiriyor. Bu kritik durum, Kürt diasporasının diplomasi ve lobicilik faaliyetlerini yoğunlaştırmasını gerektiriyor.

Hollanda Parlamentosu ve Rojava’ya Destek

Kürt diasporasının Rojava’ya yönelik saldırılara dikkat çekme çabaları, Hollanda’da önemli bir yankı uyandırdı. Siyasi partilerin liderlerine gönderilen mailler, sosyal medya kampanyaları ve parlamenterlerle yapılan görüşmeler sonucunda, Hollanda Parlamentosu’nda 12 Aralık 2024 tarihinde iki önemli önerge kabul edildi.

Kati Piri(Parlamenter, GroenLinks PvdA / Dışişleri ve İltica sözcüsü) ve Jan Paternotte(Parlamenter Demokratlar 66 partisi) tarafından sunulan birinci önerge, Türkiye’nin Rojava’daki askeri müdahalelerinin durdurulmasını ve Hollanda hükümetinin Avrupa Birliği (AB) düzeyinde Türkiye’ye baskı yapmasını talep etti. Bu önerge, Denk Partisi dışında neredeyse tüm siyasi partilerin desteğini alarak, Hollanda’nın Rojava’daki Kürtlerin haklarına verdiği güçlü desteği ortaya koydu.

Diğer önerge ise milletvekili Eric van der Burg (VVD Parlamenter Dışişler sözcüsü) tarafından sunuldu ve Avrupa’nın Rojava’daki Kürtler, Yezidiler ve Hristiyanlar gibi azınlıkları koruma sorumluluğuna dikkat çekti. Önerge, terörle mücadelede azınlık haklarının korunmasının önemi üzerinde durarak, AB’nin bölgedeki siyasi geçiş sürecinde aktif bir rol oynaması gerektiğini savundu.

Uluslararası Lobicilik ve Sosyal Medyanın Rolü

Hollanda’da kabul edilen bu önergeler, Kürt diasporasının lobicilik çalışmalarının etkili bir örneği olarak öne çıkıyor. Rojava’daki Kürtlerin haklarını savunan benzer kararların diğer ülkelerin parlamentolarında da kabul edilmesi, uluslararası bir dayanışma ağı yaratabilir. Bu, hem bölgedeki Kürtlerin varoluş mücadelesine destek sağlayabilir hem de Türkiye’nin askeri müdahalelerine karşı uluslararası kamuoyu oluşturulmasına yardımcı olabilir.

Sosyal medya, bu mücadelede önemli bir araç olarak kullanılıyor. Kürtler, #StandWithRojava gibi kampanyaların yanısıra bulundukları ülkelerin politikacılarını ve aktivistlerini takibe alma, etiketleme ve benzeri yöntemlerle kamuoyu desteklerini isteyerek,dünya genelinde farkındalık yaratmaya çalışıyor. Görsel içerikler, video kampanyaları ve etkili sosyal medya stratejileri, hem kamuoyu oluşturma hem de uluslararası destek toplama açısından büyük bir etkiye sahip.

Rojava için bir gelecek inşa etmek

Rojava’daki Kürtlerin geleceği, sadece onların bölgedeki direnişine değil, aynı zamanda uluslararası toplumun göstereceği dayanışmaya da bağlıdır. Kürt diasporasının lobicilik faaliyetleri, sosyal medya kampanyaları ve diplomatik girişimlerle bu mücadeleyi sürdürmesi, Rojava’da barış ve özgürlüğün inşa edilmesine katkı sağlayabilir. Bu çabalar, Kürtlerin siyasi haklarının garanti altına alınması ve bölgedeki istikrarın sağlanması adına yeni bir dönemin kapısını aralayabilir. Yeterki bizler adı yasaklanan ülkemizde, dili ve kimliği reddedilen halkımızını mücadelesini kendimize dert ederek çabalarımızı yoğunlaştıralım.

İlginizi Çekebilir

Bilim insanları AB’yi uyardı: Güneş ışınlarıyla oynamayın
Fransa’da aralarında göçmenlerin de bulunduğu 5 kişi öldürüldü

Öne Çıkanlar