Özellikle son yıllarda, iran devleti tarafından gözaltına alınan, işkence gören ve ölüme mahkum edilen Kürt kadınlarının hikayesi giderek çoğalıyor. Şirin Şirin Elemhuli ve arkadaşlarının idamı, hafızamızdaki tazeliğini korurken, 16 Eylül 2022’de Jina Emini’nin katledilmesi ise Kürdistan ve dünya kamuoyu için yeni bir milad olmuştu. Ancak Jina Emini’yi katleden İran, bir şiddet ve ölüm finansörü olarak yüzlerce insanın hayat hakkını elinden almaya devam ediyor. Bu tehditin en büyük mağduru ise yine kadınlar.
Kuşkusuz kadınların eşitlik mücadelesi, dünyanın her yerinde farklı başlıklarda çok çetin bir dönemden geçiyor. Bugün her ülkenin sosyo-siyasi dinamiklerine göre bir kadın sorunu mevcut. Ancak sorunların kronikleştiği kimi yönetim ve ideolojik kamplar var ki, bunlar hem dünyanın genelini hem de kadın haklarını geriletme konusunda ölümcül fikir ve tutumlara sahiptirler.
Taliban’ın iktidara gelmesi, kadın hareketlerinin yüzyıllık başarısına büyük darbe indirirken, ne yazıkki uluslararası sistemin suskunluğu Afganistan’daki kadınlarını durumunu bir anda cahiliye devrine götürdü. Medyaya yansıyan haberlere göre Afganistan’da, kadınların ve kızların dışarıyı görmemeleri için pencerelerin yasaklanması kanunlaştırılmak üzere. Yine Suriye’de iktidara gelen radikal İslamcıların yaptıkları ilk şey, kadınların toplu taşımayı kullanma ve kamu kurumlarından mahrum bırakılmasını tartışmaya açmak oldu. Suriye’de sular duruluncaya kadar, geçici Şam yönetiminin elinde bulunan yerlerde, kadınları ikinci bir Afganistan deneyimi bekliyor.
Ancak Taliban ve HTŞ bu konuda öncüsüz değil. İran’daki rejimin Kürt gençlerine yönelik bilinçli şiddet ve yok etme politikası bu iki yönetimi gölgede bırakacak türden. İran, her gün beş on Kürdü idamla yargılayıp, cenazelerini ailelerine teslim ediyor. Jina Emini’den bu yana kadınlara yönelik işkence ve baskıyı gündelik hale getiren rejim, Zeynep Celaliyan’ın ardından, Werişe Muradi ve Pexşan Ezizi gibi Kürt aktivistlere idam cezası vererek, yeni Jina Emini’ler yaratmaktan çekinmiyor.
Son olarak Mahabad doğumlu sosyal bilimci Pexşan Ezizi, Kürt kadınları üzerinde yaptığı araştırmalar yüzünden idama mahkum edilmiş durumda.
Ezizi, Ağustos 2023’te gözaltına alındı ve Saydnaya ölüm kampının muadili olan Evin hapishanesinden, maruz kaldığı işkenceleri içerden yazdığı mektuplarla duyurmaya çalıştı. Ne yazıkki hiçbir Uluslararası çağrının karşılık bulamadığı bu olayda Ezizi’nin her an yaşam hakkı elinden alınabilir.
Trump’ın gelişi, İsrail’in güvenlik çabaları ve yeni Suriye’nin şekillenmesi derken İran, aralıksız bir şekilde geleceğin beyin takımı olan aktivist, yazar,sanatçı ve politik şahsiyetleri öldürmeye devam ediyor.
Rejimin kendi toplumunu rehin aldığı bir zeminde, Pexşan Ezizi ve diğerlerinin kaderi artık bir dış müdahaleye bağlı.
Netanyahu Ortadoğu’da sınırları değiştirdi, Trump yerkürenin sınırlarıyla oynuyor. Dilerim her iki sınır oyunu, Rojhilat’taki milletlerin özgürleşmesine kadar uzanır.
Yoksa her gün gencecik insanlarımızın bir twitlik ölüm haberlerini okumaya devam edeceğiz.
Pexşan Ezizi’ye selam.
İyi pazarlar…