1995 yılında gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, Anneler Günü vesilesiyle mektup yayımladı. Yıldız, mektubunda, “Ben, Anneler Günü’nü otuz yıl önce gözaltında kaybedilen oğlumla kaybettim” dedi.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açığa çıkarılması, sorumluların adil bir şekilde yargılanması ve kayıpların mezar yerlerinin açıklanması talebiyle 27 Mayıs 1995’ten beri Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, Anneler Günü’nü kutlamadı.
Cumartesi Anneleri’nin sosyal medya hesabından paylaşılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bugün Anneler Günü… Biz bu Anneler Günü’ne de içimizde derin bir acı ve kapanmayan bir boşlukla girerken, devleti yönetenler ise yine kamuoyuna ‘her daim hürmetlerin en büyüğünü hak eden annelerimiz’ diyen kutlama mesajları yayınlayacak. Ama yıllardır evlatlarını arayan, adalet için mücadele eden anneleri görmezden gelmeye devam edecekler. Gözaltında kaybedilenlerin anneleri, aileleri için Anneler Günü, bir kez daha tarifsiz bir boşlukla geçecek.”
Öte yandan 1995 yılında 19 yaşındayken İzmir’de gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız’ın mektubu da paylaşıldı.
Yıldız, mektubunda, Anneler Günü’nü 30 yıl önce oğlu gözaltında kaybedildiğinde bıraktığını söyledi, “Gideceğim bir mezarı bile yok… Anneler Günü’nde, bayramlarda artık mutluluk değil de ‘her anneye acılar günü’ olduğunu görüyorum” dedi.
“Bir de cezaevleri önünde bekleyen anneler var”
“Çocukları ile kucaklaşan anneler, sıkı sıkı sarılın. Evlat kandır, candır” diyen Yıldız’ın mektubu şöyle:
“Dile hoş geliyor da bana göre bir söylemden öteye geçmiyor. Ben, Anneler Günü’nü otuz yıl önce gözaltında kaybedilen oğlumla kaybettim. Gideceğim bir mezarı bile yok… Anneler Günü’nde, bayramlarda artık mutluluk değil de ‘her anneye acılar günü’ olduğunu görüyorum.
Sevinecek anne de sevinemiyor; birimizin gözyaşları hepimizin gözyaşlarıdır. Ama kayıp, ama ölüm… Bir de cezaevleri önünde bekleyen anneler var. Bugün için yazdığım bu yazı öyle zor, öyle ağır geldi ki, gönül almak yerine bir annenin yüreğini sızlatırım korkusu geçti içimden.
“Evlatları için acı çeken annelerin acılarını paylaşıyorum”
Cebinde parası olmayan bir evlat düşündüm. Annesinin mezarına gitmek isterse eli boş nasıl gitsin? O da şöyle ağlıyor: ‘Ana kusura bakma. Bu sene de elim boş, gelemiyorum.’ Ama reklamlar öyle mi? Anneler Günü’ne reklam yapanlar, günü ticarete çevirenler de var. Kapitalist düzen böyle yapıyor. Olanlar alıyor, olamayanlar öylece bakıyor…
Ben ne yapayım? Benim gibi Anneler Günü’nde evlatları için acı çeken annelerin acılarını paylaşıyorum. Çocukları ile kucaklaşan anneler, sıkı sıkı sarılın. Evlat kandır, candır.
Anneler günü de pazara kadar değil, mezara kadar.
Çiçek de evlat kokusudur, koklayın yeter.
Hanife Yıldız”