Hasip Kaplan: Valiler

Yazarlar

Valiler devrine göre saltanata, hilafete, iktidara bağlı olarak atanan memurlardır. Gelişmiş demokrasilerde bir çok ülkede valileri halk seçer.

Biz parti olarak Valilerin halk tarafından seçilmesini istiyorduk. Mecliste sık sık partizan gibi davranan valileri gündeme getiriyor, gensoru gibi etkili yollardan hesap soruyorduk.

04.02.2011’de Başbakan R. Tayyip Erdoğan ‘’Valileri de halk seçmeli, ABD’de Valileri halk seçiyor, Başkanlık rejimine geçersek olur’’ demişti.

Valiler AKP iktidarları döneminde parti il başkanı gibi çalıştılar. Makarna, kömür taşıyan memurlara dönüştüler. Mecliste bunları uygulamalarını sık sık dile getiriyorduk. Soru ve Araştırma önergeleriyle gündeme taşıyorduk.

Türkiye 1987-2002 yılları arasında OHAL ile yönetildi. 285 Nolu KHK ile OHAL Bölge Valileri atanmıştı. Devlet görevlilerinin suç işlemeleri halinde,Memurin Muhakematı Kanuna tabi tuttular, yargılanmamaları sağlandı. Yargılanan katillerin de avukat ücretlerini ödediler.

İşkencelerin, faili meçhul cinayetlerin, beyaz torosların, sürgünlerin, yasakların sürdüğü zulüm günlerinde Ape Musa da öldürülmüştü. Jitem cirit atıyordu, itirafçılar tetikçi yapılmıştı. Dört bini aşkın köyün yakılması, 17 bin 500 faili meçhul cinayet bu dönemlerde yaşandı.

İlk OHAL Valisi Hayri Kozakçıoğlu anılarını yazamadan intihar etti. OHAL Valisi Ünal Erkan ve korumaları Jitem davası ile Musa Anter cinayetinde mahkemede ifade verdiler. Gerçekler hiçbir zaman açıklanmadı.

Beyaz torosların itirafçıların çetelerin devlet adına cinayet işlediği korkunç günlerdi. Davaları zamana yayılıp zaman aşımından düşürülüyordu.

AİHM bu dönem için Türkiye’de etkili bir iç hukuk yolu yok, bu nedenle başvurularda iç hukuk yollarının tüketilmesine gerek yok içtihadını verdi. AİHM sürecinde yapılan duruşmalarda tanık sorgulama ve delil toplamada birçok cinayeti aydınlattık. Yaşam hakkı ihlal kararları verildi.

En son OHAL Diyarbakır ve Şırnak illerinde sürüyordu. AKP OHAL’i kaldırdık diye seçim meydanlarında oy istiyordu .15 Temmuz darbesi sonrası 21 Temmuz 2016 yılında OHAL ilan edildi ve  AKP  CB KHK ile yeni Valileri atadı.

Mecliste sert tartışma ve kavgalarla geçen Güvenlik Paketi ile Valilere büyük yetkiler verilmişti. 2018 yılında Başkanlık rejimine geçilip, OHAL kaldırıldı. Ancak;23 Maddelik kanun teklifi meclise sunuldu ‘’Fiili OHAL’’ rejimi sürdürüldü. Valiler yine sınırsız güç verilmişti.

Tarihe bakınca ilginç Vali örnekleri ile karşılaşıyoruz. Meşhur Emevi Valisi Haccac-ı Zalim, muhalif gördüklerini kesen biriydi. Müslümanlık adına görev yapıyordu  ’’olgunlaşmış kelleler görüyorum’’ sözleri tarihe yazıldı. 600’lü yıllarda yaşayan bu valinin lakabı ‘’Küleyb (it yavrusu) idi.

1648 yıllarında Osmanlı döneminde Boncuklu Deli İbrahim Paşa vardı. Hazine tam takırdı. Şatafat, israf, samur kürkler halılar, yalakalar soytarılar çoktu. Savaşlarda ise kaybediyorlardı.

Sultan Sivas Valisi Varvar Ali Paşa’dan 30 bin kuruş harçlık istemişti. Vali tek kuruş yok, halktan zorla gaspla alamam demişti. Sultan o yörede görev yapan İbşir Paşanın güzelliği ile namı değer  karısını duymuştu.’’ Tez gönderile’’ fermanını çıkartmıştı.

Vali ‘’Bre ben pezevenkmiyim nasıl veririm’’ diye saraya rest çekmişti. Sultan İbşir paşayı üzerine göndermişti. Tokat yöresinde yakalanmıştı, cellada götürülürken ahali içindr haykırmıştı 

-‘’Ulan ben senin avradını ırzını korumak için isyan etmiştim, ben Allahın emirlerine karşı çıkmayıp namusunu koruduğum için mi? katledeceksin pezevenk ’’demişti. Oracıkta Valinin canı almıştı. Paşanın lakabı ‘’Deyyus-u  Ekber’’ olmuştu.

1943 yıllarıydı Ankara Valisi Nevzat Tandoğan, ayrıca belediye reisi ve CHP Ankara İl Başkanıydı. Tek parti dönemiydi. Aşık Veysel’in eski yamalı köylü kıyafeti ve yamalı çarığı nedeniyle zabıtalarca Ulus’tan attırıldığı söylenir.

 20 Eylül 1943 yılında Saidi Nursi’yi makamına çağırır, görüşmek ister. Nursi içeri girince kıyamet kopar. Kıyafet kanununa aykırı davrandığı için sarık ve kıyafetini çıkarmak ister. Bir memura hemen şapka getirtmişti. S.Nursi ‘’ ben sizin ecdadınızı temsil ediyorum, kıyafet kanunu münzeviye tatbik edilmez, çıkarmıyorum ” der Tandoğan’a ve ‘’bu sarık bu başla çıkar’’ diyerek boynunu uzatır.

Vali 1947 yılında başına sıkar intihar eder.

Tıpkı tek parti rejimi gibi. 2020 yılına gelince artık tek adam Başkanlık rejimi vardı. Ne fren ne de denge vardı. Güçler birleştirilmiş, yargıçlar çay toplamaya Başsavcılar Saraya gidiyordu.

Seçilmişler tutsak, atananlar sorumsuz, sınırsız özgürdüler. Devletin memuru suç işleyince Valiler hemen açıklama yapıyordu.

Batman Valisi tecavüzcü görevli için sarhoştu diyor. Van Valisi Çatak ilçesinde iki yurttaşın helikopterden atılan ağır işkence gören hallerinin doktor raporu ile belirlenmesine rağmen, yaptığı açıklamada kayalıklardan düştü diyordu.

İnsanlığa karşı suçlar işlenirken suç faillerini koruyan devlet özellikle Kürtlere karşı işlenen suçlarda Sakarya Valisinin de yaptığı gibi, failleri koruma kollamayı asli görevleri sayıyorlardı.

Yeşilyurt dışkı yedirme davasından, Roboski, Suruç, Ankara Gar katliamlarına kadar, suç işleyen failleri koruyanlar İŞİD gibi cihadist terör örgütleriyle her gün iş tutanlar Valiler  rejim tarafından korunmaya devam ediyor.

İşte bu hukuksuzluğa, adaletsizliğe sorumsuzluğa karşı özgürlükler ve onurlu bir yaşam için mücadele etmekten başka yol yoktur.

İlginizi Çekebilir

Oktay Candemir: Devlet HDP’den ne istiyor?
Hakan Tahmaz: TTB İle Dertleri

Öne Çıkanlar