Şehrazad, canını kurtarmak için Şehriyar’a binbir gece boyunca masal anlatır. Masal bittiği takdirde Şehrazad’ın başı kesilecektir. Ancak o kadar güzel masal anlatır ki; Şehriyar, masalin sonunu öğrenmek için Şehriyar’ın başını kestirmez ve bu binbir gece boyunca sürer.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu herhalde kendini Şehrazad, Kürtleri de Şehriyar sanıyor olmalı ki, geçtiğimiz günlerde, adeta “Binbir Gece Masalları”na dönen yeni bir “Kürt Sorunu çözüm açıklaması”nı dinledik. Korku ne masallar anlattırıyor, kim bilir daha ne masallar anlattıracak.
Elbette, bu, Kılıçdaroğlu’nun gece “Pir Niyaz”ına yatıp sabah hayırlara uyanması değildir. Zaten açıklamanın kendisi de bir açıklamaya muhtaç: “Kürt sorununu bölgedeki insanlarla çözecekmiş, terör örgütü ile değil”. Temelinde “toprak, kültür, tarih, dil, kısacası sömürgecilik” olan bir sorunu sanki, trafik, yol veya eğitim ya da ekonomik sorunmuş gibi algılamaya veya algılatmaya çalışmak elbette bilinçli bir eylemdir-bu şimdilik aklımızda dursun-bölge halkından kasıt ne, belli değil.
Masalın en güzeli “terör örgütü ile görüşmeyecekmiş” olan bölümü. Demekki TC ile ilgili herhangi bir kurumla görüşmeyecek diye düşünmeden edemiyor insan. “Terör” kavramının içini TC’den daha iyi dolduran başka bir yapı yok. “Terör” nedir? Ayri bir yazı konusu olarak işlenme zorunluluğunu dayatıyor. Böylelikle bilgi kirliliğini bir ölçüde temizlemiş oluruz belki.
Cumhuriyeti kurmakla övünen bir partinin genel başkanının, TC’nin kuruluşu ve devamında devlet tarafından işlenen insanlık suçlarından habersiz olduğu elbette düşünülemez. Sabıka kaydının kısa bir dökümünü yapalım: Dersîm, ZÎlan, Qocgiri, Maraş, Sivas, Sûr, Cîzîre, Efrîn, Hayata dönüş….
Bunlar ilk akla gelenler. Dolaylı veya direk olarak sorumluluğunun yazıldığı kayıtlardan kısa bir kesit. Bunların üstüne kalkıp, gözümüzün içine baka baka masal anlatmaya devam etmek, kepazeliğin vücut bulmuş halidir.
Dikkat edilirse ne zaman CHP ve türevleri böyle bir açıklama yapsalar arkasından planlanmış, hazırlığı tamamlanmış saldırı başlangıcı gelir. Katledilecek insanlar, yakılıp yıkılacak Kürt yerleşim alanları…
Nazım’ın şiirinde yazdığı gibi “… bu bittecrübe sabit…” Bekleyip görelim yakında CHP destekli bir terör saldırısı yapılacaktır.
Bunca yaşanmış tecrübenin ardından , sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi halen “demokrasi buluşmaları, davetiyeleri” HDP tarafından dillendirilmektedir. Kişisel olarak karşı değilim, ancak elindeki çekici bir an bile bırakmayan zihniyet, her sorunu çivi olarak gördüğü sürece bir adım atılmasını beklemek anlamsız ve onur kırıcı bir tekrara dönüşmektedir.
Elbette bu sorun sonunda masada çözülecek, çözüldükten sonra da en azından yasalar bazında ve uygulanabilirse “demokrasi” TC’nin kurum, kuruluş ve halkının anlayışına gelecektir.
Ancak masanın bir tarafında olmazsa olmaz koşulu olarak Kurdîstan Özgürlük Hareketi yer alacaktır. Kürt halkının onca bedel ödeyen temsilcilerini görmezden gelmek, Kılıçdaroğlu’nun haddi değildir.
Masalın bir bölümünü ciddiye alalım ve soralım: bırak cumhuriyet tarihini, son 40 yıldır gündeme sert bir şekilde girmiş savaşı sorgulamak da mı akla gelmiyor? Yakılıp yıkılan binlerce yerleşim alanı, sürgünler, zindanlar, hayatlarını kaybedenler ve sizin uyduruk sınırlarınızı aşarak uluslararası bir sorun haline dönüşen bu “sorun”u hiç mi düşünmediniz, parti tarihinizin arşivlerinde yer alan dosyaları da mı açıp okumadınız?
Yukarıda yazdığım gibi devlet yeni bir saldırı hazırlığını tamamlamıştır ve halen ders almamış “umutkar”lara Kılıçdaroğlu ile mavi boncuk dağıtmaktadır.
Kılıçdaroğlu Şehrazad olmaya özenebilir ama bizler masal dinleyip inanacak zamanları çoktan geride bıraktık. Bir yanımız Ceylan, diğer yanımız Uğur ve parçalanmış bedenleriyle onlarca Kürt çocuğu…
Bu zulüm , bu vahşetin her gün güncellendiği hayatımızda çocuklarımız erken büyüdü. Masal dinleyip inanacak kimsemiz yok…