Kemal Okutan: Ana çocuğunu önce karnında sonra kalbinde taşır

Yazarlar

(Bu bir Anneler Günü yazısıdır. Annem Sultan Okutan’a ve tüm ezilen annalere hürmetle…)

Ana sen öldükten sonra kişisel ve toplumsal hayatımızda çok şey değişti. 1983’ten bu yana sensiz geçen günler daha da zordu. Sensizdik, kimsesizdik adeta.

Sen varken , senin çocukların biz 12 kardeş, köyümüzde, bizi doğurduğun ve cefayla büyüttüğün o derme, çatma evde toplanırdık. Sabahlara kadar oyun oynar, şiir okur, türküler söylerdik. Sen  gidince darma-duman olduk; dağıldık, bir daha bizi bir araya topluyacak kimsemiz yoktu.

Bizi okula gönderirken, ‘Kürtçe konuşursanız karışmam, dayak yersiniz’ diyordun. Seninle köyün tek radyosu olan radyomuzdan Aram Tigran’ı, Kavus Ağa’yı dinlerdik. Erivan radyosundan dinlediğimiz anadilimiz yasaktı. Hani seninle Ayşe Şan’ı dinlerken birlikte ağladığımız kılamlar….

Anadilimiz yasaklanmıştı ya, o zaman da,  senden sonra da yasaktı ana…

Ana sen ölmeden önce 12 Eylül askeri darbesi olmuştu ya; o günün anayasası bugün hala yürürlükte. Yine insanlarımız Kürt oldukları için hor görülüyor, eziliyor, mahkemelerde, hapislerde ömür çürütüyor.

Devlet dairelerinde kimse Kürtçe konuşamıyor. Hala anayasaya göre Kürt yoktur, Kürtçe yoktur.

Yani sen yoktun, biz de hala yokuz…

12 Eylül’ün katlettiği insanlardan biri de sensin aslında. Neden mi? Çünkü bir oğlun 12 Eylül tarafından tutuklanmış ve yanlış bir anlaşılma sonucu oğlunun cezaevinde işkenceyle öldürüldüğu haberini almıştın.

Ve o an tansiyonun yükselmiş, beynine kan sıçramış ve oracakta ölmüştün…

İşte bunun için binlerce insan gibi 12 Eylül senin de katilindi.

Ana çektiğin acıların hangisini anlatayım…Hastalandığında babamın seni doktora götürmeyerek ölüme terk ettiğini mi anlatayım? Yoksa çocuklarından herhangi birisi yaramazlık yaptığında babamın senin suçunmus gibi seni azarlamasını mı?

Yoksa evde yağ bittiğinde gizli gizli dayımın dükkanından borca yağ almanı mı anlatayım? Ya da şafak vakti uyanıp ahırları temizledikten sonra sacda ekmek yapıp, bağda bahçede çalışan babama yetiştirmeni mi?

Sen ağıtlarla büyüttün bizi, ninilerle büyüttün.Sen aç kaldın, bizi doyurdun ama sen yorulmadın biz yorulduk… 

Biz yorulduk ana, sensizliğinde…

Ana sen şanslısın biliyor musun?Hiçbir çocuğunun acısını görmedin. Senin yaşıtların olan analardan bazıları çocuklarının cenazelerini, hatta kemiklerini bile bulamadı. Bir ananın çocuğu Diyarbakır Dağkapı’da gazete dağıtırken bisiklet üzerinde öldürüldü. Satmak istediği gazeteler üzerine örtüldü.

Bir başka ananın çocuğu evden alınıp kaybedildi. Bir diğeri newroz kutlamasına giderken arkadan vuruldu kalleşçe.

Binlerce ölüm yaşandı böyle…

Bu Anneler Günü’nde yoksun aramızda! Hiç mutlu değilim bugün! Ama benim gibi milyonlar var anasız babasız kalan…

On binler var hapiste, sürgünde.

Senin ekmek arasına sürdüğün taze yağın kokusunu özledim ana; senin kokunu da.

Senin, çocuklarını kaybeden tüm anaların ve bu arada sayfamdaki tüm kadın anaların Anneler Günü’nü kutluyorum…

Saygıyla.

İlginizi Çekebilir

Suna Arev: Hangi Anneler Günü..?
Rahmet Yelken: Li ser saet û maskeyan  

Öne Çıkanlar