Anayasa ve yasa değişiklikleri geriye işlemez, yani uygulanmaz. Bu evrensel bir kuraldır. Bunun tek istisnası Kürtler ve HDP’li seçilmişler ve muhaliflerdir.
Dokunulmazlıkların kaldırılması Anayasa’da geçici bir yasa değişikliği ile yapıldı.
Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, Gergerlioğlu ve birçok milletvekiline geçmişe şamil açılan soruştumalardan ceza verildi, vekillikleri düşürüldü.
Seçilmiş belediye başkanları OHAL, KHK ile görevden alındı. Atanan bir kişi atadığı partizan bir görevlisini kayyım atayarak yüzbinlerce seçmenin iradesini gasp etti.
AYM işine gelince Anayasa değişiklikleri geçmişe şamil uygulanmaz içtihatları verdi. HDP’lilerin için çifte standarta gitti, başvrurularını reddetti.
Demirtaş ile ilgili AİHM Büyük Daire kararında bütün bu hukuksuzluklar yazıldı, çizildi serbest bırakılması istendi. AKP+MHP iktidarı hala kararı uygulamadı.
Diplomasını yurttaşa göstermeyen CB Erdoğan, şimdi 3. Dönem CB adayı olmanın yollarını arıyor.
Bunun için Anayasa değişikliği lazım. Meclis kararı gerekiyor, istedikleri çoğunluğa erişemiyorlar.
Yeni formul arayışındalar. CB Erdoğan’a bir hukuki gerekçe lazım. Hukuk Danışma Kurulundaki dönek danışmaları yeni bir formul geliştirmek istiyorlar.
Anayasanın 101.Maddesi’nde Cumhurbaşkanın görev süresi iki dönem olarak yazılsa da, yeni anayasa değişikliği yapıldı, ’’Geçmişe Şamil uygulanmaz’’ demeye başladılar.
İşerine gelince HDP’li seçilmişlere, anayasa değişikliklerini hep geçmişe şamil uyguladılar. Demirtaş ve arkadaşları beş yıla yakın süredir,hukusuz bir şekilde cezaevinde tutuluyor.
DTK ve Kobani toplu davalarıyla geçmişe şamil uygulama peşinde olan iktidar, HDP’nin kapatılması için var gücüyle çabalıyor.
Nasıl olsa HSK, YSK ve AYM üyelerini kendileri atıyor. 2023 seçimlerinde CB Erdoğan 3.Dönem aday olabilir diye bir karar verebilirler.
Peki muhalefet ne yapıyor? Kürt düşmanlığında Rojava, Başur ve Bakur Kürdistanı’nda insanlığa karşı suçlar işlerken, muhalefet partileri iktidarı destekliyor.
Muhalefetin bu siyasi körlüğü, hukuk tanımazlığı ırkçılığın ayrımcılığın nefretin iktidar değirmenine su taşıyor.
Muhalefet Anayasa değişikleri geçmişe şamil uygulamanaz bu hukuksuzluğa son verin diyemediği için, CB Erdoğan’ın 3.Dönem CB adaylığınada yeşil ışık yakmış oluyor.
Evrensel hukukun, uluslararası sözleşmelerin evrensel hukuk ilkelerinin yok sayıldığı bir siyasi pandemi havasında, ırkçılık virüsü insanlığı tehdit etmeye devam ediyor.
Hukuk,Sağlık ve Güvenlik alanında yayınlanan genelgeler bildirimler keyife göre kaleme alınıyor.
Anayasayı yasaları ülkenin taraf olduğu sözleşmeleri hiçe sayan bu kararların birde trajikomik olanları var.
AKP+MHP iktidarını Başkanlık rejimi de kesmemiş olacak ki iyicene polis devleti olmak için bakanlar yarışıyor.
Güvenlik güçlerinin resim ve görüntülerinin alınması yasaklanıyor. Aslında yasaklanan basındır. Anayasada yer alan temel hak ve özgürlüklerdir.
Kanunsuz emir uygulayan, işkence ve kötü muamelede bulunan cinayet suç işleyen güvenlik görevlisini görüpte yetkili makamlara bildirmeyenler suç işlemiş sayılır.
Barolar, insan hakları kuruluşları bu genelgelerin iptali için bir çok dava açtılar.
Pandemi koşullarında konulan yasakları bildirimleri takmayan bir iktidar var. Cenazeleri, kongreleri lebaleb doluyor, hukuku askıya alanlar yoksul yurttaşa ceza kesmede yarışıyor.
En başta yasağı koyanlar yasağı dinlemiyor. Onlara ceza kesecek bir görevli çıkamıyor. Çünkü başına gelecekleri biliyor. Görevden alınacağını hatta bir suçla suçlanıp tutuklanabileceğini görüyor.
17 Mayıs’a kadar kapanma kararı alan iktidar, marketlerde bazı malların satışını yasaklıyor. Ampul, tarak gibi bazı eşyalar da var.
Datça’da tek başınan denize giren bir yurttaş ceza kesiliyor.Turistler serbestçe denize girebiliyor.
Bunca keyfilik içinde AKP ile MHP mafyaları kapışmaya başladı.İtirafları işledikleri korkunç suçları derin devlete istihbarata iktidara uzanıyor.
Devletin güvenlik görevlileri, savcılar sanki Mars’ta yaşıyor. AKP’nin katil olmakla suçlandığı milletvekillerine,soruşturma açılmaz fezleke yazılmazken HDP milletvekilerine durmadan çalışıyorlar.
Çözüm sürecinde İmralı heyetinde yer alan Selahattin Demirtaş ile İdris Baluken’e AKP iktidarı düşmanca davranıyor. Yasalara göre suç olmayan ve birlikte yaptıkları çalışmalar ceza davalarında delil oldu.
CB Erdoğan 3. Dönem adaylığı için Anayasa geçmişe şamil uygulanmaz arayışı içinde Meclis’te yeni ittifaklar hamlesine hazırlanırken tek koz olarak Kürt düşmanlığını kullanıyor.
Suriye’de Rojavaya saldırılar durmuyor, işgal ettiğ Afrin’e İŞİD çetelerini yerleştirmeye çalışırken, hukuka aykırı olarak Rojava’nın sularını kesmeye çalışıyor.
Başura yönelik saldırılarını arttıran iktidarın Savunma Bakanı Irak’ın bağımsız bir devlet olduğunu görmezden geliyor. Çemişgezek’e gider gibi helikoptere atlayıp, Irak Kürdistan Yönetimi’ndeki üslere gidiyor. Dış ilişkiler diplomasi ayaklar altında
İki peşmerge gücü, istihbarat ve terörle mücadele birimi olan Başur’da zaafiyetleri işbirliklerine çevirmeye alışan iktidarın petrol hırsızlığı mafya itiraflarında yer almaya başladı.
Irak Cumhurbaşkanının Türkiye’ye nota vermesi karşısında muhalefetten bir ses yok.
İktidar yönetemez duruma düştükçe korsanlaşıyor. Hukuk, vicdan, ahlak hiçbir değer tanımıyor. Keyfi kararlara, hilelere, şantajlara kumpaslara yöneliyor.