Oktay Candemir: Keloğlan’a övgüler

Yazarlar

Atatürk’ten bu yana gelenektir, önce Kürtleri yanına al, iktidar ol, biraz güçlendikten sonra ilk olarak Kürtleri ez!

Memleket Partisi Lideri Muharrem İnce’nin “ Kürtçe eğitimi pedagojik olarak doğru bulmuyorum” şeklinde ki sözlerine elbette katılmak mümkün değil. İnce’nin bu açıklaması büyük bir tepki uyandırdı, özellikle Kürtler sert tepki gösterdi ama bence olaya şu açıdan da bakmak gerekiyor.

O da her yeni parti kuran siyasetçi gibi Kürtlere mavi boncuk dağıtarak yalan söylese ne değişecekti?

“Kürt sorununu sadece biz çözeriz” klasik yalanını oda mı söyleseydi.

Bunu söylediğinde mutlu mu olacaktık, Muharrem İnce’ye inanacak mıydık?

Dağa taşa “Ne mutlu Türküm diyene” diye yazmış bir gelenekten gelen ulusalcı bir adamın bunu söylemesi kadar doğal bir durum yok.

Yalan konuşmak yerine Kürtlere yönelik gerçek düşüncesini açık yüreklilikle dile getirdi.

Bir siyasetçinin gerçek düşüncesini politik çıkar gözetmeksizin söylemesi, hele Türkiye gibi siyasetçilerin tek ayak üzerinde 10 yalan söyledikleri bir ülkede oldukça önemli.

Hele konu Kürtler olduğunda siyasetçiler bu kadar riyakâr olabiliyorken; İnce, bu ezberi bozan bir açıklama yaptı.

Keşke yeni parti kuran Babacan ve Davutoğlu’da bunu yapabilse… Hele Davutoğlu, Kürt coğrafyasında onun başbakanlığı döneminde yaşanmamış felaket kalmamışken hala “Kürt sorunu çözeriz” diyerek adeta aklımızla alay ediyor.

Bu coğrafyada kimlere seçim meydanında Kürtlere ne sözler vermedi ki!

Süleyman Demirel: “Kürt realitesini tanıyoruz”

Tansu Çiler: “Bask modeli ile çözeriz”

Mesut Yılmaz: “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer”

Tayyip Erdoğan: “Kürt sorunu benim sorunumdur, bu sorunu çözeceğim.” Dedi…

Onların bunu söyledikten sonra neler yaptıklarını hep birlikte gördük.

Hatta Doğu Perinçek bile bu taktiği uyguladı. Perinçek ne yaptı, ne ettiyse de bir türlü Kürtleri kandıramadı. 90’lı yılların başında Kürt oylarını almak için doğu mitingleri düzenleyen Perinçek, verdiği tüm sözlere rağmen Kürtlerden oy alamayınca en büyük Kürt düşmanlarından biri haline geldi.

Aslında Kürtlerin bu özellikle bu tip siyasetçilerden uzak durması gerekiyor. Muharrem İnce sadece niyetini peşinen beyan ederek, yalana başvurmadı.

Kürtler ne çektiyse Diyarbakır’da başka, derinlerde başka, Yozgat’ta başka konuşan siyasetçilerden çekti. Kürtlere asıl zarar dost görünüp de sinsi planlar yapan siyasetçilerden geldi hep.

Bu yüzden Muharrem İnce’nin Kürtçe dil konusunda ki düşüncesini yanlış bulsam bile gerçek niyetini söylediği için alkışlıyorum.

Kuzu postuna bürünmüş kurt olmak yerine, kurt kimliği ile siyaset yapması daha iyi değil mi?  En azından kim dost, kim düşman net olarak bilmiş oluruz.

Aynen böyle Muharrem! Bize yalan söyleme, her zaman doğruları söylemeye devam.

İlginizi Çekebilir

Temel Demirer: Mafyasız Kapitalizm Ol(a)maz
Sami Certel: Üç çingene

Öne Çıkanlar