Günay Aslan: Uygar dünya kendisini IŞİD belasından kurtaran Kürtlere ihanet ediyor

Yazarlar

IŞİD Karşıtı Uluslararası Koalisyonu’nun Bakanlar Toplantısı, İtalya’nın ev sahipliğinde Roma’da yapıldı. Amerika ve İtalya’nın öncülüğünde düzenlenen toplantıya 81 ülkenin dışişleri bakanları katıldı. Toplantıya sadece devletler değil, devlet dışı aktörler ve sivil toplum örgütleri de gözlemci olarak katıldı. 

Toplantının açılış konuşmasını yapan İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio, Koalisyon adına IŞİD’e karşı mücadeleyi sürdürme kararlılığını yeniledi ve yeni dönemde ‘kapsamlı, eşgüdümlü’ bir çaba sergileneceğini belirtti. 

Toplantının ardından yayımlanan sonuç bildirgesinde ise, ‘’IŞİD’in Irak ve Suriye’den dünyaya tehdit oluşturmasını engellemek için Koalisyon geneli içerisinde yürütülen çabalarda işbirliğinin güçlendirileceği’’ ifade edildi.

‘’Irak ve Suriye’de sivilleri hedef alma kabiliyetlerini ve ilişki ağlarını yeniden inşa etme yeteneği güçlü olan IŞİD’e karşı Koalisyonun ve meşru ortak güçlerin çabalarını sürdürebilmeleri için yeterli miktarda kaynağın ayrılması’’ gerektiği belirtildi. 

Bildirgede ayrıca IŞİD propagandasıyla mücadele ve örgütün sosyal medyayı kullanmasını engelleme gibi çabalarla IŞİD üzerindeki baskının devam ettirileceği de bildirildi.

Toplantı sonrası yayımlanan sonuç bildirgesinde IŞİD Karşıtı Koalisyon’a Orta Afrika Cumhuriyeti, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Yemen ve Moritanya’nın katıldığı bilgisi de verildi. (Yeni dönemde IŞİD’le mücadelede ağırlığın Afrika’ya kayacağı anlaşılıyor.)

Öte yandan 81 ülke temsilcisi ve yığınla örgüt ve kurum gözlemcisinin katıldığı IŞİD Karşıtı Koalisyon Bakanlar Toplantısı’na Kürtler katılmadı.

Toplantıda deyim yerindeyse herkes vardı fakat Kürtler yoktu.

Oysa IŞİD’le mücadelede asıl yükü Kürtler çekmiş, asıl bedeli Kürtler ödemişti. Kürtler IŞİD’le mücadelede 13 bin, evet 13 bin can vermişlerdi. Ayrıca Kobani başta olmak üzere birçok Kürt şehri yerle bir edilmiş, Şengal’de Ezidi Kürtler, Birleşmiş Milletler raporlarına da yansıdığı gibi soykırımdan geçirilmişti.

Nihayetinde IŞİD, uzun süren ve Kürtlere ağır bedeller ödeten bir sürecin sonunda yenilmiş, başkenti Rakka’da teslim bayrağını çekmişti. Kürtler bundan üç yıl önce Rakka’da insanlık adına kazandıkları  anlamlı zaferi tüm dünyaya ilan etmişlerdi.

Aslında IŞİD’le mücadelenin ele alındığı geniş katılımlı bu toplantının Roma’da değil, Rakka’da yapılması daha anlamlı olurdu. Toplantının açılış konuşmasını da İtalyan bakan Di Maoi değil, SDG Genel Komutanı Mazlum Kobani yapması gerekiyordu.

Hakkaniyet, Kürtlere, onların şehitlerine ve emeklerine saygı bunu gerektirirdi. 

Ne var ki bunu yapmak yerine, Kürtleri Roma’daki toplantıya davet bile etmediler.

IŞİD’le mücadele eden Kürtleri değil ama, IŞİD’e destek veren, terör örgütünün işlediği insanlık karşıtı suçlara ortaklık eden Türkiye ve Katar’ı davet ettiler. Üstelik yeni dönemde bu iki ülkeyle yakın işbirliğini sürdürecekleri mesajını da verdiler.

Uygar dünya IŞİD’le mücadele eden Kürtleri ‘onur konuğu’ olarak ağırlayacağı yerde dışlayarak, IŞİD’e destek olmuş Türkiye ve Katar’ı da ağırlamak suretiyle hem Kürtlere hem de kendi değerlerine ihanet etmiştir.

Nedeni ne olursa olsun, durum bu kadar açık ve nettir. Bunu sağa-sola çekmek, bu ihanete kılıf uydurmak mümkün değildir. 

IŞİD toplantısında IŞİD’i bertaraf eden ‘meşru ortak’ Kürtler sadece mesajla yer aldılar.  SDG Genel Komutanı Mazlum Kobani ile Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başbakanı Mesrur Barzani toplantıya mesaj gönderdiler. Kürt yöneticiler çağrılı olsalardı, eminim giderlerdi. 

Kaldı ki bu toplantıda herkesten çok Kürtlerin konuşma hakkı vardı. 

Takip edebildiğim kadarıyla Mesrur Barzani’nin mesajı basına yansımadı ancak Mazlum Kobani, toplantı vesilesiyle uluslararası topluma Twitter hesabından yaptığı çağrıda mesajını paylaştı. 

Çağrısında uluslararası topluma sorumluluklarını hatırlatma ihtiyacı hisseden Kobani, IŞİD’lilerin ve ailelerinin geri alınması, IŞİD’ten özgürleştirilen bölgelerde istikrarın, ekonomik kalkınmanın ve güvenliğin sağlanması için verilen sözlerin tutulması gerektiğini belirtti.

Hapishanelerdeki IŞİD militanları ve kamptaki aileleri Rojava için ciddi güvenlik riski, enerji ve kaynak kaybı üretiyor. IŞİD’in yükü hala Kürtlerin sırtında ve kimse de bu almaya ve indirmeye yanaşmıyor.

Kobani’nin son çağrısının nasıl yankı bulacağını bilmiyoruz ancak yeni dönemde Koalisyon’un, IŞİD’le mücadelede IŞİD’e hamilik yapmış Türkiye ile işbirliğini güçlendireceği anlaşılıyor. 

Bunun da Kürtler için hayırlı sonuçlar doğurmayacağını görmek gerekiyor. 

Aynı şekilde Türkiye’nin önünün açılmasında iç sorunlarını ve gerginliklerini aşamayan Kürt siyasetinin payının olduğunu da unutmamak gerekiyor…

İlginizi Çekebilir

Hasan Hayri Ateş: Türk devletinin Güney Kürdistan’ı işgal girişimi ve sergilenen anlayış
Temel Demirer: Sevdiği renk mavi; tutkusu da aşk ve devrimdi

Öne Çıkanlar