2002 yılından bu yana AKP iktidarda; yirmi yıl boyunca tek başına iktidar oldu.
Devletin kurumları içinde partizan kadrolaşması yasa hukuk tanımıyor. Kurul üyesi, danışman adı altında partilileri çoklu maaşlara bağlıyor.
Banka, holding yönetim kurulu üyelikleri, Bakan yardımcılıkları yurttaşın vergisinin nasıl çar çur edildiğinin de göstergesidir.
Tek adam Başkanlık rejimi iki yılda çöktü. Erdoğan yeni bir anayasadan söz ediyor kimse artık inanmıyor. Başkanlık rejiminde izlediği seyir çok tehlikeli bir oyuna dönüştü.
Perinçek’i Tahran’a bir Şeyhülislam gibi İslam konferansına gönderen Erdoğan pusulasını şaşırıyor.
Küçük ortağı ırkçı ayrımcı faşist parti MHP’nin yanında Perinçek, Destici gibi toplumda desteği olmayanlar var. Ülkeyi uçurumun kenarına getirmiş durumdalar.
Parti başkanı ve Cumhurbaşkanı sıfatlarını birlikte taşıyan R.T.Erdoğan, çetelerin, milislerin mafyanın, cihadist dedikleri terörist suç örgütlerinin serseri mayınlarıyla her an patlamaya hazırdır.
Bu kesimlere çıkarılan Af/İnfaz yasası ayrımcıydı. Düşünce suçlularını muhalifleri dışlamıştı. AYM son kararında infazda eşitlik talebini redderek bir hukuk skandalı yarattı.
Kendisine karşı binlerce hakaret davası açılırken, bunları infaz kapsamına almadı. Düşünün Allah’a hakaret edenler üç ay hapisle, kuluna hakaret edenler üç yıl hapisle yargılanıyor.
Ortadoğu’da savaş tam tamları çalarken Rojava ve Başur Kürdistanına müdahale işgal ve saldırılar durmuyor. İçişleri Bakanı bayramda işgal ettikleri Afrin’de özel timlerle poz veriyor.
Türkiye’de Kürt halkına siyasetçilerine seçilmiş temsilcilerine karşı zaten fiili OHAL uygulanıyordu.
Şimdi diğer muhaliflerede uygulamak için, anayasaya açıkça aykırı bir şekilde OHAL yetkilerinin üç yıl daha süresi uzatıldı.
Valiler yasak kararları verecek, KHK lar uygulanacak ve baskıda sınır tanımayacaklar.
Devletin üniformasını giyen silahını taşıyan, maaşını alan güvenlik güçlerini bir partizan gibi muhaliflere saldırtmaya devam edecekler.
Devletin memurlarını parti memurlarına çevirdikleri yetmiyormuş gibi SADAT gibi organizelerle milisleri silahlandırıyorlar.
”Afganistan’da Talibanla aynıyız” diyen Erdoğan yeni maceralara yelken açmış durumda. Genç nüfusun binlercesinin Türkiye’ye sığınması tesadüf değildir.
İŞİD ve ÖSO gibi kesimleri maaşa bağladılar, buna Afganlıları dahil edecekler. AKP’nin başkanının Müslüman Kardeşler sevdası sürüyor.
Lejyoner askerleri Libya’dan Ermenistan’a, Kürdistan’a kadar gönderiyorlar.
Kimi zaman Suruç, Ankara Gar katliamı gibi içerde canlı bomba eylemleri gerçeleştiriyorlar.
Korona sürecinde ülke ekonomisi dibe vururken, kara para aklama kayıt dışı ekonomi, dünya uyuşturucu kokain dağıtım merkezine dönüşen ülkede suçlular korunuyor.
Mafyanın itirafları, SBK Holdingin yardımı ile PointHotel ziyaretleri, marinalara çökmeler karşısında savcılar ve yargıçlar hiç bir işlem yapmıyor.
Son olarak Meclis tatile girmeden OHAL yetkilerinin uzatılması, iktidarın kötü oyunlar içinde muhaliflere karşı mafyavari saldırıların olacağını gösteriyor.
Adaletin çöktüğü,özgürlüklerin rafa kaldırıldığı bir süreçte Afganistan’da yeni maceralara doğru yol alınıyor. Uyuşturucu trafiğinden ABD ile pazarlık yaparak terkettikleri Afganistan’da bekçilik görevine hazırlanıyorlar.
Binlerce korumaları, onlarca VİP Uçakları, Saray’ın harcamaları örtülü ödenekte milyarların harcanması denetim dışı.
Kıbrıs’ta yeni tehlikeli oyunlar oynamak istiyorlar.Külliye, Milli Parklar yapmak müjdesi hikayedir. KKTC’yi tanıyan hiçbir devlet yok. İlhak edip Seyşel adalarına çevirmek istiyorlar.
HDP’ye karşı açılan parti kapatma davası, siyaset yasaklarının istenmesi,siyasetçilerin beş yıla varan tutukluluğu, AİHM kararlarının uygulanmaması umurlarında değil.
Kirli faşist iktidar ittifakı ülke içinde devlet terörü estiriyor. Kürt halkına düşmanlıkta sınır tanımıyor. Şimdi de yurt dışında yaşayanların süikast listelerini yayınlıyorlar.
Şunu unutmamalılar doksanlı yıllardaki gibi, Çiller dönemi ölüm listeleri devri geçti. Bu tip tezgahlar tertipler göz dağları bumerang gibi iktidara döner vurur.
Türkiye’de hukuk işlemiyor, adalet yok anladık.Ama Avrupa’da hukukun işlediği ülkeler vardır.
Tıpkı İspanya’daki Gal çetelerinin yargılanması gibi siyasi ayaklarıda kirli ayaklarıda anında ortaya çıkarılır.
Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’nin parlamentolarında Türkiye karşıtı alınan hükümeti uyaran, endişe verici kararlar görmezden geliniyor.
Kanal İstanbul gibi dev projeler iktidarın kirli ortaklıkları, Katar sevdası halktan gizleniyor.
OHAL yetkisinin uzatılması 2022 Haziranında olası bir erken seçimin işaretlerini veriyor.
Erdoğan Anayasanın amir hükümleri uyarınca iki dönem görev süresi doluyor. Üçüncü kez aday olamaz.
Mecliste yeni ittifaklarla yeniden ömür boyu seçilmenin tezgahları aranıyor.
Peki muhalefet ne yapıyor? Bunca hukuksuzluk karşısında yaşanan Kürt düşmanlığında neden susuyor?
Afyon, Konya ve Ankara’da faşistler organize bir şekilde Kürtlere saldırıyor, jandarmanın gözü önünde cinayet işliyor. Muhalefet tepki göstermiyor.
HDP ile yan yana gözükmek istemeyen ana muhalefet partisi CHP, iktidarın oyununa geliyor.
Mecliste dokunulmazlıklar kaldırılırken iktidara destek veren, HDP’nin iki dönem tüm belediye başkanları görevden alınıp,kayyum atanırken susan bir muhalefet var.
Valiler AKP İl Başkanı, Kaymakamlar İlçe Başkanı gibi çalışırken kayyumluk atamalarında partizanca çıkar sağlayanlar milletin iradesini gasp edenlere karşı seyirci kalan bir muhalefet var.
Kürt halkı, Aleviler, azınlıklar, farklı gruplar, demokrasiden yana güçler böylesi zalim bir iktidara ve pısırık bir muhalefete mecbur değildirler.
Tarikat koalisyonlarından oluşan AKP yanına faşist partileri alarak seçimlerde terör estirmek istiyor.
YSK nasılsa benden yana, AYM yargıçlarını ben atadım benim talimatlarıma uymak zorunda diyen bir iktidara karşı yeni etkili muhalefet bloğunu oluşturmak lazım.
Meydanlara çıkmadan,iktidarın havuz medyasının yalanlarını halkın arasına katılarak anlatmadan değişim olmaz.
Mafyalaşan bakanlardan hukuk adalet beklemek saflıktır. Devletin malı deniz yemeyen domuz felsefesini uygulayan iktidardan hesap sorulmadan umut olunmaz.
Her gün HDP binalarına saldıran, İzmir’de Deniz Poyraz’ı katledenleri saldırganları koruyan kollayan bir iktidar söz konusudur.
Eşit koşullarda adil bir seçim yarışının olacağını sanmak,muhalefetin en büyük saflığıdır.
Kürt halkının özgürlük taleplerine karşı şahin kesilenler, dilini kimliğini tarihini inkar edenlerle yol yürünmez.
Üçüncü bir yol olarak çok geniş bir Demokrasi İttifakı’nın çıkaracağı toplumun uygun göreceği bir Cumhurbaşkanı adayı ikinci tura kalırsa her şey değişir.
İktidarın zulm de, muhalefetin pısırık hali de, tehlikeli oyunları da o zaman son bulur.
Yeni bir umut yeni bir heyecan yaratmak mümkündür.