Eğer iktidarsanız, muktedirseniz, kendinizi bu kadim ülkenin tek sahibi görecek kadar da sonsuz güçlü hissediyorsanız; hukukla, adaletle ve tabii gerçeklerle bir çocuğun oyuncağıyla oynadığı gibi hoyratça oynayarak, kendi iğrenç siyasi hesaplarınız uğruna yasaları kolayca eğip bükerek size biat etmeyen, diz çökmeyen, kurduğunuz bu suç şebekesinin uysal bir dişlisi olmayı inatla reddeden ışıltılı bir yazarı, karizmatik bir lideri, parlak bir siyasetçiyi, fedakar bir babayı, harika bir eşi ve tabii tüm bu hasletlerin birbirine coşkuyla döküldüğü nefis bir adamı haksız yere kolayca hapsedebilirsiniz.
Bunu yapmaya gücünüz fazlasıyla yetebilir. Ancak böylesine özel bir insanın kelimelerini ve hayallerini asla hapsedemezsiniz. İşte buna ne gücünüz, ne kudretiniz, ne de her yanından sakillik akan o şanınız yetebilir. Islak bir sabun gibi kayıp gider zincirlerinizin altından o harika kelimeler. Kurbanını sinsice takip eden inatçı bir katil gibi asla peşinizi bırakmaz üstelik.
Eğer iktidarsanız, muktedirseniz, kendinizi bu kadim ülkenin tek sahibi görecek kadar da sonsuz güçlü hissediyorsanız; zulümle, adaletsizlikle adeta sırdaş haline dönüştürdüğünüz ışıltılı bir yazarı, karizmatik bir lideri, parlak bir siyasetçiyi, fedakar bir babayı, harika bir eşi ve tabii tüm bu hasletlerin birbirine coşkuyla döküldüğü nefis bir adamı o kahrolası zindanlarınıza kolayca kapatabilirsiniz.
Üstelik “hukuk uydurarak” bu haksızlığı haklı gösterecek bir takım bahaneler de üretebilirsiniz. Bu hakkaniyetsizliği yapmaya gücünüz fazlasıyla yetebilir. Ancak böylesine özel bir insanın kelimelerine ve haklı isyanına asla diş geçiremezsiniz. İşte buna ne gücünüz yetebilir, ne de nefesiniz. Balık kılçığı gibi takılır boğazınıza o sihirli kelimeler. Ömrünüzce öksürseniz bile asla çıkartamazsınız onları.
Eğer iktidarsanız, muktedirseniz, kendinizi bu kadim ülkenin tek sahibi görecek kadar da sonsuz güçlü hissediyorsanız; heybenizdeki tüm haksızlıkları ve hukuksuzlukları ışıltılı bir yazarın, karizmatik bir liderin, parlak bir siyasetçinin, fedakar bir babanın, harika bir eşin ve tabii tüm bu hasletlerin birbirine coşkuyla döküldüğü nefis bir adamın üzerine şımarıkça boca ederek onun o güzel hayallerine ve umutlarına arsızca musallat olabilirsiniz. Sırf o sevdikleriyle ve seçmenleriyle kucaklaşmasın diye “Adaleti ve utanmayı askıya” alarak onu kolayca hapsedebilirsiniz de…
Bu hakkaniyetsizliği yapmaya hikmetinden sual olunmayan o kahrolası gücünüz, kudretiniz fazlasıyla yetebilir. Ancak onun gibi sıra dışı bir yiğidin kelimelerini ve azmini hiçbir şart ve koşulda teslim alamazsınız.
O sihirli kelimelerin demir parmaklıkları aşıp göğe yükselerek “hakkaniyet” ve “adalet” peşinde koşan bu çilekeş halka nefes olmasını, umut olmasını engelleyemezsiniz, işte buna ne gücünüz, ne kudretiniz ne de o lanet kaçak saraylarınız yetebilir.
Başkana özgürlük, Kavala’ya özgürlük, Mehmet Baransu’ya özgürlük, tüm siyasi rehinelere özgürlük…