İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde bugün önemli bir açıklama yaptı. İsveç’in NATO üyeliği konusunda dün Almanya’Nın Başkenti Berlin’de Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir görüşme yaptıklarını belirten İsveçli Bakan, ”Türkiye ile dün akşam yapılan müzakerelerde çözüme ulaşamadık ve diplomatik müzakerelere devam etme kararı aldık’ dedi.
Türk tarafı ile “Suriye’nin kuzeyindeki oluşumdan dolayı” anlaşamadıklarını kaydeden Linde, “Biz PKK’nın terör örgütü olduğunu kabul ediyoruz. Kuzey Suriye’deki oluşum için ise aynı şeyi düşünmüyoruz, birçok NATO ülkesi de düşünmüyor. ABD ve diğer NATO ülkeleri gibi biz de Kuzey Suriye’deki Kürt örgütleri ile görüştük.” dedi.
Türk Bakan Çavuşoğlu dün NATO toplantısına girmeden önce yaptığı açıklamada İsveç ve Finlandiya’nın ”PKK/YPG’ye çok açık destek verdiğini” iddia etmiş, “Bu da halkımızın hissiyatını olumsuz yönde etkiliyor” demişti. Bakan Çavuşoğlu, ‘’Dolayısıyla müttefik olacak bir ülke açıkça PKK/YPG’ye, her gün bize saldıran askerlerimizi, polisimizi şehit eden, sivillerimizi şehit eden terör örgütüne destek vermemeleri gerekiyor.” ifadelerini kullanmıştı.
Biliyorsunuz Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından sonra Rusya’ya komşu ülkelerinin güvenlik kaygıları derinleşmiş, onlar da bir gün Rus işgali ile karşı karşıya kalacaklarını hesaplamış olduklarından bu ülkelerde NATO’ya üyelik tartışmaları başlamıştı. Hem İsveç ve Finlandiya’da hem NATO’dan bu yönlü açıklamalar yapılmıştı.
Bu ülkelerin NATO’ya üyelikleriyle ilgili tartışmayı ise Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan başlatmıştı. Erdoğan, ‘’İsveç ve Finlandiya terör örgütleri için adeta bir misafirhane görevi görüyor’’ demiş ve hatta ona göre ‘teröristlerin’ İsveç parlamentosunda yer aldığını iddia etmişti. Erdoğan’ın bu açıklamalarından sonra tartışma alevlenmişti. Amerika, Kanada, Yunanistan başta olmak üzere birçok ülkeden İsveç ve Finlandiya’ya destek açıklamaları gelmişti.
Sonra Türkiye geri adım atmış, Erdoğan’ın sözcüsü Kalın, Reuters ajansına, ‘’biz Türkiye olarak İsveç ve Finlandiya’ya kapıları kapatmadık ancak kuzey ülkeleriyle yapılacak üyelik müzakerelerde bu ülkelerdeki PKK aktivitelerinin sonlandırılmasını istedik’’ dedi. Kalın’ın da belirttiği gibi Türkiye çok açık bir biçimde İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı Kürt kartını özellikle de Rojava kartını masaya sürüyordu. Diplomatik trafik de bunun etrafında dönüyordu.
Ne var ki Türkiye Rojava karşısında yalnız kaldı. İsveç Dışişleri Bakanının da açıkladığı gibi Amerika NATO ve Avrupa Birliği ülkeleri Rojava konusunda Türkiye gibi düşünmüyor. Türkiye’nin tehdit ve şantajının sonuç vermeyeceği, bu iki ülkenin NATO üyesi olacağı da gelişmelerden anlaşılıyor. İngiltere ve Amerika bu iki ülkeye ile zaten NATO’ya üye oluncaya kadar güvenlik garantisi vermiş durumda. Finlandiya’da bugün bu garantiler eşliğinde NATO’ya üye olma kararı aldığını açıkladı.
Amerika, İngiltere ve NATO’nun diğer ülkelerinin verdikleri kararı Türkiye’nin günümüz konjonktüründe bloke etme şansı yok ayrıca Türkiye Kürt kartını masaya sürse de bu ülkelerin NATO üyeliklerini kendi çıkarları açısından da olumlu buluyor. Türkiye’nin bunu engelleme niyeti de şansı da yok ama onun derdi bu fırsatı da Kürtlere karşı kullanmak, inkara, işgale ve ilhaka dayalı Kürt siyasetine altyapı oluşturmak.
Türkiye her fırsatta Kürtleri kriminalize ederek aslında yapacağı saldırıları için zemin yokluyor…Türk devleti Rojava’nın statü elde etmesini, Kürtlerin özgürleşmesini kendisinin ırkçı, imhacı anlayışını tasfiye edeceğini bildiğinden bunu engellemek için önüne çıkan her fırsatı değerlendirmekten kaçınmıyor. izole de olsa, rezil rüsva da olsa bundan vazgeçmiyor. Ne de olsa Kürt düşmanlığı onu esir almış bırakmıyor…
Son olarak; NATO tartışmaları bir kez daha gösterdiki Suriye’de uygar dünya Kürtleri ve SDG’yi, Türkiye ise IŞİD’i, El Nusra’yı ve cihadist çeteleri destekliyor; koşullar şimdilik bunun siyasi bir sonuca dönüşmesine izin vermese de bu yüzden Kürtlerin geleceği parlak, Türkiye’nin geleceği ise karanlık görünüyor…
