Uygarlık doğuran, doğurduğu uygarlığı cimrilik, tamahlık yapmadan bütün insanlığa hediye eden kaddim toprakların halkı şimdi ne haldedir?
Şimdi bütün dünya’nın imrendiği Avrupa uygarlığı, batı medeniyeti yokken varolan Mezopotamya medeniyeti ne haldedir? Nasıl bir duruma düşürülmüştür? Bu bereketli toprakların halkı, Kürd halkı nerelere layık görülmektedir? Nasıl yaşamaktadır? Şu duruma bak! 15 bin yıl tüm insanlık için herşeyi yarat şimdi kul durumuna düş. İlk tanrıçaların memleketi ol insanlık için herşeyi doğur sonradan bir bez parçası gibi kenara atıl. Tüm insanlığı doyuran tahılı, yiyeceği keşfet, her türlü zanaatı yarat şimdi aç, sefil yaşa. Hayvanları sev, evcilleştir, binecek hayvanını bile öldürsünler. Şehirler inşaa et şimdi yaşanacak şehir bulamıyasın. Her tarafı barınak kıl şimdi barınacak yurdun olmasın. Ya mezarda, ya zıindanda ya da sürgünde yaşa. Herkesi aydınlatan mum ol şimdi karanlıktan kurtulma. Müziği, şarkıyı sen icad et kendi klamın yasak olsun. Bilimi tekniği yaratan sen ol şimdi en cahi duruma düşürül. Herkese saraylar yap sen barınacak bir gecekoduya muhtaç ol. Bu kadar değer yaratan, üreten bir halkın içinde bulunduğu durum büyük bir trajedi değilse nedir? Bu kadar derin bir medeniyete sahipken, tek tanrılı dinler yokken tek tanrılı dine inanan Kürd halkı sonradan dinin en doğmatik, en içi bişaltılmış, en sulandırılmış, en devletleştirilmiş biçimiyle uyutularak bugün hiçbir şeyin sahibi olmıyan, varlığı bile tartışılan bir hale düşürülmüştür.. Doğmatizm ve kadercilik toplumun genlerine,iliklerine işlenmiştir. Özgün ve yaratıcı düşünce coğrafyamızda adeta uykuya yatırılmış, sanki medeniyetin sahibi onlar değlmiş gibi bir algı yaratılmıştır. Kutsalarına hiç şüphe duyulmayacak şekilde inanılması enjekte edilmiştir. Mitolojik söylemler katı birer inanç kültü halen getirilmiş ve inandırılmışlardır. Uygarlığı yaratan bu halkın düşün dünyasının, hayallerinn ve anılarının üstü kap-kalın perdeyle kapatılmış, yüz yıllar boyunca da kökü kazınarak yokedilmiştir. Kürd halkının maneviyatında kolay kolay inanmama ama inandıktan sonra asla bırakmama gibi bir tutum var. Elbise değiştirir gibi dini, manevi değerleri değiştirmez. Önce kabul etmemek için can verir, kabul ettikten sonra bırakmamak için de can verir. Diğer bazı anlayış sahipleri ve halklar gibi toplumsal çıkarları için bile her kılığa bürünmez. İslamiyeti kolay kabul etmedi ama kabul ettikten sonra da Kürd’lerden başka İslamiyeti sade ve çıkarsız yaşıyan kalmadı. Kendi sömürgecileri dini kendi milliyetçilikleri, devletleri için “araç” olarak kullanırken o sadece ibadetini yapar. Kürdlerin bu kesimi namazında, niyazında olan sade dindırlar. Ama büyük çoğunluğun inandırıldıkları çarpıtılmış, tabu biçiminde sunulmuş korku dini haline getirilmş, doğmatik bir inanca dönüştürülen Arap-Emevi, Selefi egemenlerinin içini boşalttıkları inanç biçimidir. Bu sayede tarih unutturulmuş, kimlik tanınmaz hale getirilmiş, kendine düşmanlaştırılmış bir kesimle oynanarak, önüne kırıntı biçiminde rantlar da sunularak ucube bir kesim yaratılmıştır… İşte bu kesim şimdilerde coğrafyamızda egemenlik rejimini ayakta tutan bir yapı haline getirilmiştir. Egemenlik rejiminin en önemli ayağını bu kesim oluşturmaktadır. Kürdlerin en önemli özelliği kellesini verir inandığını vermez dedik.İki örnek Cumhuriyetin kuruluş sonrası şapka takmamak için yüzlercesinin kellesi gitti şimdi Kürdlerden başka şapka takan kalmadı. 40 yıl önce özgürlük hareketinin ilk yıllarında kabul etmedi, hatta birçoğu hareketin militanlarını bile katletti, şimdi bütün NATO ülkelerinin silah, teknoloji ve her türlü desteğiyle donanmış Türk egemenlik rejimine karşı hareketin yanında duruyor, destekliyor, bırakmıyor…