Türkiye’de iktidar, eski koruculuk sistemi yerine siyasal koruculuğu geliştirip kalıcı hâle getirmeye çalışmaktadır. Toplumun demokratik inşası yerine kendi işbirlikçi, siyasal koruculuğunun inşasını gerçekleştirme çabası demokratik toplumsal yapıların çökertilmeye çalışıldığının işaretidir.
Bürokrasi dışında örgütlenmiş, toplumun demokratik gücü haline gelmiş kurumları kapatıp DTK’yı suç örgütü ilan edip cezalandırırken, Alevî, Süryanî ve Êzidî toplumlarının işbirlikçilerden oluşan zorlama meclisler kurarak dezavantajlı ve kapalı dinsel yapılarda bir tahribatı ve bu yapay liderler aracılığıyla biat amaçlamaktadır.
AKP işbirliği ile gerçekleştirilmeye çalışılan Êzîdî soykırımı ile ilgili herhangi bir yüzleşme yaşanmadan; şimdi kendine bağımlı bir ”Êzîdî Miri” adı altında bir işbirlikçiyi çıkarıp ve yeni bir ”Êzîdî ruhanî meclisi” oluşturma çabası içinde. Yine İslahiye Xaltanlı’da Êzîdî Mabedi açılması da, var olan sorunların çözümü noktasında atılmış adımlar değil,sorunun halı altına süpürülmesidir.
Bizim Amed’de açtığımız “Ezidi Evi ” bir takım çevrelerce katlimizin vacip olduğu şeklinde değerlendilmişti. Hükumetin İslahiye’de açtığı Êzîdî Mabedi’yle ilgili de düşüncelerini bilmek isteriz.
Süryani, Keldani, Ermeni işbirlikçiler geliştiriliyor ve bunlar üzerinden işbirlikçi çalışmalar yapılıyor. Süryani, Keldani ve Ermeni vakıf seçimlerine müdahale ederek hem mallarına konup hem de iradelerini işbirlikçi yapmak istiyorlar. Müslüman olmayan bu kadim halklara yönelik bu sempati dış politikada sıkışmışlığın komik bir ifadesir.
Yirmi yıllık iktidarları boyunca Alevi inancına sahip vatandaşlarının en temel hak ve taleplerini sürekli öteleyen, Aleviliği ısrarla İslâmîyet içerisinde eritmeye dönük adımlar atan iktidar Cemevlerini ve Alevi dedeleri Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlayarak işbirlikçi çalışmanın sistematik bir şekilde yürütülmesi için son hamleyi yapmış bulunmaktadır.
Çeşitli cemaât, tarikat ve mezhepten kanaat önderini “Âlimler Birliği ” adı altında Diyarbakır’da toplayıp, Taliban’ı bu toplantıya çağırmaları bu girişimin sonucudur. Anadalo ve Kürdistan’da hayat bulmuş bu dinî örgütlenmelerin Taliban’la bir araya getirilmesi düşündürücüdür .
Bütün bunlar işbirlikçi bir siyasal koruculuğu örgütleyecek. Bu işbirlikçi irade ile hem mevcut böl-parçala-yönet politikası hayata geçirilecek hem de olası bir siyasi çözüm sürecinde tıpkı 1923 Lozan sürecinde olduğu gibi bu yapilar aracılığıyla sorunumuz ve herhangi bir hak talebimiz yoktur açıklaması yaptırılacaktır.
Hatta bir kısım devşilirilmiş Kürt kurumlarını da katacaklar bunların arasına. Bunlar üzerinden de TRT 6 ve Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulmasını örnek verdirecek ve ”Devletimiz her şeyi yapıyor” dedirtecekler. Bütün bu hazırlıklar ”Çökertme Planı”nın bir parçasıdır. Bir yandan soykırım her alanda bir yanda da işbirlikçi siyasal kurumlar olacak.
Yarın bu oluşumları dünyanın güç merkezlerine Kürtler ve Kürdistan adına gönderecekler belki de. Bu İttihat ve Terakki ideolojisinin daha önce “Beyaz Kemalizm’in” Lozan da yaptığı şeydir. Şimdi ise “Yeşil Kemalizm” eliyle devletin bu dönemde hazırladığı strateji ve politikadır.
Geçmişte “Beyaz Kemalizm”, bu ülkeye komünizm gerelecekse onu da biz getiririz diyerek Mustafa Suphi’yi ve arkadaşlarını Karadeniz’de boğdurup
TKP’ yi kurdurdu. Şimdi “Yeşil Kemalistler” bu ülkeye Kürtlük lazımsa biz getiririz diyorlar ve siyasal korucu kurumlar geliştiriyorlar.
Bütün bunları boşa çıkartacak tek şey tarihsel olarak Kürt ve Kürdistani kongre, konferans, platform vb birliktir. Ortak irade ortak strateji bunları boşa çıkartır. Bütün Kürt ve Kürdistanî güçler bunun için çaba göstermeli, birlik olmalı, bireysel, partisel, aşiretsel kaygıları bir kenara bırakmalıdır.
Yine bir Osmanlı oyunu ile kaybedebiliriz. Bu konuda Bakur, Başur Rojhelat ve Rojava’daki partilere, kurumlara, şahsiyetlere büyük görev düşüyor. Bakur’da Kürt ve Kürdistani ittifak hem stratejik hem de seçime yönelik bu oyunları boşa cıkarmak için elzemdir.
Kürtler, Ermeniler , Süryaniler, Asuriler, Keldaniler, Araplar, Farslar ve Türkler bu oyunu birlikte boşa çıkarabilirler. Ayrık siyasal koruculuk sistemine hayır deyip, kendi özgür irademizi birleştirerek başarabiliriz…