Urfa’nın Suruç ilçesindeki terör saldırısında eşi ve oğlunu kaybeden HDP’li Metin Kılıç, Yeşil Sol Parti’den Ankara 3. bölge 1. sıra milletvekili adayı oldu. Türkiye’de uzun yıllardır temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığını belirten Kılıç, “Özellikle 2017 Anayasa Referandumu ile kurumsallaştırılan otoriter baskı rejimi bugüne kadar emekçilerin, kadınların, LGBTİ+‘ların uzun yıllar süren mücadeleleri sonucu elde ettikleri kazanımlarını ortadan kaldırıyor” dedi.
İktidarın nefret söylemleriyle belirli grupları hedef gösterdiğini iddia eden Kılıç, şunları söyledi:
“Kürt halkının oylarıyla seçilen yerel yöneticileri görevlerinden uzaklaştırıp cezaevlerine atarak demokratik süreçlere darbe vuruyor. Dilleri, kültürleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Çerkesler ve Lazlar gibi azınlıkları görmezden geliyor; gayrimüslimleri gittikçe dinselleştirilen kamusal yaşamın dışına itiyor, ayrımcılığa maruz bırakıyor.
“Öncelikle baskı rejimini ortadan kaldırmamız gerekiyor”
Ben uzun yıllardır sosyalizm mücadelesi veren bir Çerkes olarak Türkiye’deki bütün sorunların çözümünde ilk adımın demokrasi okulundan geçmek olduğunu düşünüyorum. Yani öncelikle bu baskı rejimini ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bu baskı rejiminin özünde ise “politik özgürlük yokluğu” var. Bu kavram tüm halk için söz, eylem, örgütlenme özgürlüğünü ve ulusların kendi kaderini tayin hakkını içeren bir bütündür ve bir parçası eksik olduğunda hem diğer parçaları anlamsız hale gelir, hem de bütün ortadan kalkar. Örneğin, eylem özgürlüğünün olmadığı yerde örgütlenme özgürlüğü bir anlam kazanabilir mi? Ya da tüm bu özgürlüklerin sadece bir etnik grup veya cinsel yönelim için söz konusu olduğu bir ülkede politik özgürlüğün var olduğundan bahsedilebilir mi? Kesinlikle hayır.
“Görmezden gelinen tüm etnik sorunların dile getirilmesi gerek”
Bu koşullar altında benim iddiam özellikle ezilenler ve yok sayılanlar başta olmak üzere halkın tüm kesimleri için politik özgürlük mücadelesi vermek. Partimiz Yeşil Sol da bugün için bu mücadelenin önemli araçlarından biri. Bir Çerkes olarak da özelde Çerkes halkının hak mücadelesinde parlamentonun önemli bir alan olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de görmezden gelinen tüm etnik ve kültürel grupların sorunlarının dile getirilmesi, bu sorunlara çözüm bulunması Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından önemli bir adım olacaktır. Benim adaylığımın ve seçilmemin bu bakımdan önemli olduğunu düşünüyorum. Yani benim Çerkes bir milletvekili adayı olarak parlamentoya girmem sadece bir Çerkesi parlamentoya sokma girişimi değil, tüm halkların kendi hak ve özgürlüklerini fiili-meşru mücadele ile kazanması yolunda ona destek sunabilecek bir alan kazanma mücadelesi.”