Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu katıldığı canlı yayında, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kendisinden ‘Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı görevinden feragat etmesini’ istemesi halinde; “bir an bile düşünmeden” ayrılacağını açıkladı.
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TELE1’de katıldığı programda gazeteci Zeynel Lüle’nin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“14 Mayıs’tan 2 gece önce bir aradaydık. Prensip olarak, seçim gecesi Ankara’da olma kararı vermiştik. Genel Merkez’de takip ettik. Gece 12’de diğer liderle beraber CHP Genel Merkezi’nde izledik. İlk sonuçtan ne üzüldüm ne sevindim. Birçok tecrübeden sonra kesin sonuçların sabaha alınacağını biliyorduk. Telaş anımız da yoktu.
“Hep beraber 28 Mayıs’a nasıl gideceğimizi düşündük”
Bizim bütün teşkilatlarımız, sandıklarda görev aldı. İlk gelen okul çıktılarında daha farklılık arz ediyordu AA’ya göre. Sonuçlar itibariyle Millet İttifakı olarak daha yüksekti beklentimizdi. Ama büyük bir şok etkisi yaptı demem doğru değil. Siyasette her sonuca hazır olmalısınız.
İkinci tur kesinleşince basının karşısına çıktık. İkinci turu görünce bir dayanışma içinde bir basın toplantısı oldu. İki gün sonraki toplantıda seçimi rasyonel olarak değerlendirdik. Hep beraber 28 Mayıs’a nasıl gideceğimizi düşündük.
Teşkilatlarımızı mobilize etmeyi konuştu. Hem Kılıçdaroğlu’na verilen oyu konsolide etmeyi hem de yeni oyları almayı konuştuk. Genel Merkez’de bütün il başkanları talimatlandırdım. Bütün arkadaşlarımız alanda çalışıyor.
“Daha başarılı olabilirdik”
Seçimin mantığı gereği bunu ölçmek çok zor. Biz de kendi amblemimiz ile girmek isterdik ama bu seçim sisteminde zor. Bunu İYİ Parti’ye eleştiri için söylemiyorum. Tek listeden kastım, her yerde CHP listesi değil baştan beri kanaatim 50 ilde CHP, 30 ilde İYİ Parti listesiydi. Güçlere göre. belli yerlerde seçmenin niteliğinde şu veya bu partiye oy vermekte zorlanıyor. Öyle olsaydı daha başarılı olabilirdik. Birlikte olsa daha iyi olurdu. Seçim yasası değiştiği gün, partilerimizin alacağı oylardan daha çok topluca Meclis’te çoğunluk elde etmemiz, hangi opsiyona uyum sağlayacağımızı söyledik.
“Başbakanlık makamını hiç tereddüt etmeden bıraktım”
Arkadaşlar birçok kanaati oldu. Toplantılarda konuşulanları dışarı konuşmayı sevmem. Bu da dahil bütün opsiyonlar konuşuldu. Her konu konuşulabilir. Ben olabilecek bir makamdan değil, sahip olduğum makamı Türkiye için çekildi. Türkiye’nin en kudretli Başbakanlık makamını hiç tereddüt etmeden bıraktım. Kimse bana şuradan çekilir misin diyemez, bütün makamları gördük. Sayın Kılıçdaroğlu ile iki kez seçim rekabeti yaptık. Onun cumhurbaşkanlığını destekliyorum hiçbir ego yapmadan. Şimdi de derse kamuoyu, Kılıçdaroğlu tek çıksın benim için sorun yok.
Önemli olan bir ekip olarak gören kitlelerin bize vereceği oyda olumlu yönde bir değişim olacaksa makamlar hiçbir önemi yok. 6-7 Cumhurbaşkanlığı yardımcısı bir karışıklık yaptıysa muhasebesi yapılır. Kılıçdaroğlu, isterse bir an bile düşünmem. Farklı kesimlere teminat vermek için bulunuyoruz.
“Geçmişten kalan insani duygusal bir bağ var”
Bizim Sinan Oğan’la geçmiş hukukumuz var. Validesinin vefatında, biz Iğdır’da miting yaptık. Genel olarak Iğdır’da AKP ve MHP arasında gerilim vardı. MHP’nin destekçisi olduğu sokaklarda bozkurt selamı ile karşılanıyorduk.
Bize MHP başkanlığının oradan geçmeyelim dendi gerilim olmasın diye. O yola girdik, sembolleri ile işaret ettiler ben de gülerek selamladım. Ben de MHP binasının önünde durdurdum otobüsü. Onlar da şaşırdı. Buyurun başbakanım dediler. Ben de Sinan bey, taziyelerimi iletmek isterim dedim. Sinan bey de olur mu başbakanım yanına gelirim dedi. Bir anda bütün tansiyon düştü. Geçmişten kalan insani duygusal bir bağ var. Geçen programda zikretti zaten Davutoğlu, ziyaret etti diye.
“Siyasi bir pazarlık söz konusu olmadı”
Siyasetin insani bir boyutu var. Sinan bey bu seçimde bir göz önüne alınması gereken bir oy oranı aldı. Ortak dostumuz vasıtasıyla görüştük. Orada da kendisine ifade ettim. Kılıçdaroğlu, sizinle konuşur ben bir akademisyen devlet adamı olarak konuştum. Toplantının sohbeti iklimi buydu. Siyasi bir pazarlık söz konusu olmadı. Türkiye’nin gerçekleri ilişkileri nedir? Nasıl bir siyasi tavır almak lazım? Bunları konuştuk.
“Ben bizim perspektifimizi anlattım”
Kılıçdaroğlu’na bir gün önce görüşeceğimi bildirdim. Mansur Yavaş ile de görüştüm çünkü onun da bazı temasları vardı. Burada demokrasinin tarafında olanlar var. Sayın Bahçeli ve yardımcıları bizi tehdit edebilir, Erdoğan hakaret edebilir ama bize düşen doğruyu söylemek. Oğan ile geçmiş insani boyutumuz sebebiyle rahat bir konuşmaydı. Teklif götürecek kişi Kılıçdaroğlu’ dur. Ben bizim perspektifimizi anlattım.
“Oğan’a MHP’den gelen tepkiler vahim”
Onun yerine kendime koyarak, konuştum. Kendisi de ifade ediyor, topyekun oyun bir yana kalması kolay değil. Ama onun yapacağı tercih, psikolojik olarak, iklim olarak önemli. Kararı, ülke için sonuç doğuracak. Soğukkanlı bir şekilde karar verecek. Oğan’a MHP’den gelen tepkiler vahim. Oğan’a söylenenler bize söylense biz o masaya oturamazdık. Oğan’ın hesap etmesi gereken şey temelde bu.
Çok net olarak şunu söylerim biz hiçbir lideri rencide edecek bir şey söylemeyiz. Bizi desteklerse borçlandırmayız. Özdağ ile geçmişimiz var ama çok sert dili var. Karşılaştık da selamını verdi aldık. Kimseyi rencide edecek bir söz söylemem. Erdoğan Bahçeli, en ağır hakaretlerle saldırdılar. Onları tenkit ettik ama aynı üslubu ortaya koymadık. Oğan’ı ciddiye alınacağı, süreçte rahat eder Altılı Masa’da. Seçimden sonra Oğan, şu anda taşıdığı değeri Cumhur İttifakı’nda taşıyacak mı? Yoksa bu kadar ağır ifadeler kullanan MHP, tasfiye etmeye mi çalışacak.
Destici niye giremedi parlamentoya? Niye AKP listesinden yer bulamadım. Geçmişti BBP’ye ihtiyacı vardı şimdi Hüdapar’a. Şimdi Oğan’a 3 ay sonra kime ihtiyacı olacağı belli olmaz Erdoğan da Bahçeli de makyavelist siyaset yapıyorlar. Yok etmeyecekleri ilke yok. Kullanmayacakları dini milli değer yok. Tam bir öğütme makineleri. Her şeyi yok ettiler. Millet ve devlet, karşı tarafı suçlayan unsurlar oldu. Bunların hiçbir kaygısı yok. Sinan bey bütün bunları göz önüne alması gerekir. Karar aldıktan sonra da görüş ayrılıklarımız da olur.
/T24/