HDP Genel Başkanı Mithat Sancar, katıldığı TV programında “Biz tercihimizi rejim değişikliğinden, bu rejimi durdurmaktan yana kullanıyoruz. Sandıklara mutlaka gitmek gerekiyor” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, katıldığı TELE 1 yayınında Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na desteğini açıklamasının ardından gündeme gelen konuları ve ikinci tur seçimini değerlendirdi.
Sancar, dün geceden itibaren başlayan toplantıların ardından açıklama metnini değerlendirerek basın toplantısı yaptıklarını söyledi. Özdağ ve Kılıçdaroğlu arasında imzalanan protokolün 4. maddesi ve genel havası hakkında bir değerlendirme yaptıklarını belirten Sancar, “En çok gündeme gelen konu kayyım meselesi. Biz kayyım meselesini bir demokrasi meselesi olarak görüyoruz. Burada herhangi bir yumuşamayı elbette çok ciddi biçimde reddederiz. Kayyıma karşı çıkmayan bir anlayışın demokrasiyle bağdaşmadığı ortada” ifadelerini kullandı.
‘KRİZ YUMUŞAK İFADE OLARAK KALIYOR’
Sancar, “Kayyım uygulamasına itirazımızı yıllardır sürdürüyoruz” diyerek şunları belirtti: “Meseleyi seçime nasıl bağlayacağımızı da tartışmamız gerekiyor. Bu sistemin ikinci seçimi ikinci tura kalınca nasıl acayipliklerle karşılaştığımız ortada. Tabii ki tuzaklar da var. Türkiye felaketlerin eşiğine gelmiş durumda. Demokrasinin çöktüğünü kimse inkar edemiyor. Hukuk dediğimiz şey artık yok, yargı bağımsız değil, ekonomide de büyük çöküş var ayrıca. Kriz yumuşak bir ifade olarak kalıyor. Bu bir çöküş ve halkı eziyor. Biz bu rejime karşıyız bu çok açık. Bu durumda nasıl bir karar alacağımızı da bu verileri ortaya koyarak tartıştık.
Pervin başkanın okuduğu metin bizim ortak metnimiz. Bu hepimizin görüşünü yansıtıyor.”
‘TOPLUMDA DEĞİŞİM ARZUSU VAR’
Sadece terörle değil herhangi bir suçla ilişkisine dair mahkeme kararı olan bir görevlinin görevden el çektirilmesi anlaşılır bir durumdur. Esas mesel şudur, bir de belediye meclisi diye bir organ var. Halk belirliyor. Şimdiki sistemde yargı kararı beklenmiyor. Bu zaten felaket bir sitem ve halk iradesinin gaspıdır. Protokol metninde olan şeyi de ikiye ayırabiliriz. Yargı kararı varsa, başına şöyle eklense çok daha doğru olur: ‘Bağımsız ve tarafsız hale getirilmiş yargı tarafından.’ İkincisi, devlet görevlisinin atanması asla kabul edilemez. Belediye meclisi de parlamento gibi temsili bir organdır ve yeni birini seçer. Bu protokolde yok. Ancak buna bakarak seçim tercihimizi değiştirmemize gerek yok. Kayyım sistemini getiren bu iktidardır. Tek adam rejimi dediğimiz şey bir kayyım rejimidir. Bu seçim referandum niteliğindedir. İki seçenek var önümüzde. Toplumda ciddi bir değişim arzusu ve iradesi var.
TERCİHİMİZ TOPLUMSAL DEĞİŞİM
Toplumda değişim arzusunun ortaya çıkması bütün kesimlerin aynı noktada buluşması anlamına gelmiyor. Biz de diyoruz ki, ilk tur seçimlerine baktığımızda, seçime katılan yurttaşların yarısından fazlası, bütün hile hurdaya rağmen bir değişim iradesini ortaya koymuştur. Her bir gerekçeyi biri ideolojik kalıba sıkıştırmak siyaseti doğru okumayı zorlaştırır. Bizim görevimiz bu değişim arzusunun demokratik bir odağa yönelmesidir. Yani ortak paydanın demokrasi olması. HDP ve Yeşil Sol Parti, toplumsal itirazları demokrasi ve özgürlük potasında ne kadar mümkünse o kadar buluşturmak ister. Bizim iki seçeneğimiz var. Türkiye’yi felaketlere sürükleyen, çöküş yaratan iktidar ve seçim. Diğeri ise toplumsal değişim isteği. Şu anda yarışa giren bir mevcut rejim, iki toplumsal değişim isteği. Biz mevcut rejimi bir seçenek olarak görmüyoruz dolayısıyla diğer seçeneği tercih ediyoruz. Tercihimiz toplumsal değişim istediğinin demokrasi ve özgürlük yönünde ele alınmasıdır.
ÇOK YÖNLÜ BİR PROPAGANDA
Kafa karışıklığı bizim seçmenimizin kendi kendine içine düştüğü bir durum değil. Çok yönlü bir propaganda altındayız. İktidarın pompaladığı bir propaganda var zaten kafa karıştırmak için. Sürekli çalışıyorlar. Onların troll ordusunun zeka seviyesi düşük olsa da çok güçlüler. Rakibiniz zeki olsa memnun olursunuz öyle değil. Kötücüllükle ve zekayı devre dışı bırakan bir yaklaşımla hareket ediyorlar.
HEDEFİMİZE KİLİTLENMEK ZORUNDAYIZ
İstediğimiz orana ulaşamasak da en azından bir hedefimize ulaştık: Erdoğan’ı seçtirmemek. Herkes teslim eder ki bu bizim mücadelemizle olmuştur. Şimdi biz istiyoruz ki bu hedefimizi sonuca ulaştıralım. Mücadelemiz tartışmasız sürüyor ancak stratejik hedefimize seçim için kilitlenmek zorundayız. Meclis aritmetiğinde istediğimiz hedefe ulaşamadık. Eğer şu andaki Meclis çoğunluğu ortadayken Erdoğan kazanırsa bu ucube sistem tamamen yerleşir. Yozlaşmış, rantçı sömürü sistemi iyice yerleşir. Kadınlara karşı ayrımcı, şiddet ortamını bizatihi yaratan bu sistem yerleşecek. Yaşadığımız bu pahalılıkta çocuğuna yiyecek bir şey alamayan, besleyemeyen milyonların daha da artacağı sistem yerleşecek. Bir avuç yandaşın, rantçının sermayedarın zenginliğine zenginlik kattığı bu sistem yerleşecek. Bu sistem değişmeli. O nedenle biz tercihimizi rejim değişikliğinden, bu rejimi durdurmaktan yana kullanıyoruz. Sandıklara mutlaka gitmek gerekiyor.
KARA PROPAGANDAYA RAĞMEN BURADAYIZ
Türkiye toplumunda Kürt sorunun çözümsüz bırakılmasının yarattığı derin travmalar var. Mesela Selahattin arkadaşımız hakkında neler söylediler. Provokasyonları da eklememiz gerekiyor. Kara propaganda somut bir kaygıya dönüştürülüyor. Bu hem iktidar seçmenini konsolide etmek hem de muhalefetin özgüvenini yerle bir etmek gibi bir amaç taşıyor. O kadar kara propagandaya rağmen işte buradayız biz. Türkiye’nin değişim umudu olmayı sürdürüyoruz. Türkiye bugün geleceğe dönük umutlu dönüşüm için bir atmosfer yaşıyorsa ilkeli, demokratik ve şeffaf siyaset sayesindedir. Böyle hareket ettiğimizi söyleyeyim. Böyle hareket edince iktidarın kara propaganda yöntemini de etkisiz hale getirebilirsiniz.
BU REJİM DEĞİŞECEK
Bu rejim değişecek, açık. Lütfen herkes sandığa gitsin. Bu demokratik sorumluluktur. Demokratik sorumluluktan da öte, bu ülkede yaşayan ve gelecekte yaşayacak kuşaklara karşı bir insani sorumluluktur. İrademizi kullanalım ve koruyalım. Umut asla tükenmez, asla bırakılacak bir şey değildir. Umutsuzluk ve çaresizlik duygusu en büyük tuzaktır. Çare bizatihi sizlersiniz. Onun için sandığa gidiyoruz ve bu rejimi değiştiriyoruz..”
/Mezopotamya Ajansı/