İHD Ankara Şube Başkanı Fatin Kanat, bu yeni zor süreçte hak mücadelesini daha da yükseltmenin, daha etkin ve donanımlı kılmanın uğraşı içinde olacaklarını söyledi.
İktidarın, seçim süreci ve seçim sonrası Kürt halkına yönelimini ırkçılığın en dip hali olarak değerlendiren İHD Ankara Şube Başkanı Fatin Kanat, önümüzdeki süreçte bu durumun daha da artacağını kaydetti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube Başkanı Fatin Kanat, ANF’ye konuştu.
Varlığını, bekasını, kazancını, Kürtlerin yokluğuna ve yoksunluğuna bağlamış, savaş ve rant politikalarından beslenen, AKP-MHP temsiliyle başkanlık formuna bürünen, ırkçılığın ve gericiliğin en dip haliyle donanan bir rejimle muhatap kalındığını söyleyen Kanat, demokrasi güçlerinin çok zorlu bir sürece girdiğini belirtti.
ANAYASAYI VE YASALARI BİLE TANIMIYOR
Anayasa, yasalar ve altına imza attığı uluslararası sözleşmeleri yok sayan iktidarın, Kürtlerin demokratik iradesini kayyum rejimiyle çiğnediğini ve temsilcilerini rehin aldığını vurgulayan Kanat, şunları söyledi: “Kendisine yönelen en küçük bir itirazı, hak talebini bile şiddetle bastıran bir iktidar pratiğinin yön verdiği ve köşe başlarını tuttuğu, eşit ve adil olmadığı AGIT raporlarınca da saptanan bir seçimden ‘demokrasi zaferi’ çıkma olasılığı herkesi umutlandırmıştı ama olmadı. Dolayısıyla Kürtlerin kazanımlarını budama ve yok etme seferberliği üzerine kurulu çark işlemeye devam ediyor. Öncesinde başlayan ve devam eden, bir tür siyasi kırıma dönüşen gözaltı ve tutuklamaların ana nedeni bu ve buna devam edecekler. Kürtlerle birlikte emek, özgürlük ve demokrasi güçlerince sürdürülen mücadele de daha zor, daha çetin bir sürece girmiş durumda. Yeniden derlenip toparlanma ihtiyacı da bir hayli yakıcı ve olmazsa olmaz aciliyettedir.”
CEZAEVLERİNDE SAYISIZ HAK İHLALİ VAR
Kural ve yasa tanımayan bir iktidar pratiğinin cezaevlerine düşen payının ise her türlü eza ve cefanın, hukuksuzluğun, muazzam bir keyfiyetle sürdürüldüğü sayısız hak ihlalini sergilediğini belirten Kanat, şöyle devam etti: “Cezaevlerinin durumu gerçekten çok kötü. F tipleriyle bile yetinmeyen, övünç vesilesi yapılan daha ‘özel’, daha ‘güvenlikli’ yeni cezaevleri açan; tutsağı kapatmanın, kör bir kuyuya atmakla eşdeğer olduğu ağır baskı, tecrit ve işkence örneklerinin sıradanlaştığı bir süreçteyiz. Cezaevine sağlıklı girenin bir tür ölüm yolculuğu olan hasta mahpusluğa adım atmaması mümkün değil bu yüzden. Cezaevlerindeki mücadeleyle birlikte toplumsal hak, hukuk, özgürlük ve demokrasi mücadelesi, cezaevlerindeki bu hali düzeltebilecek yegane mücadeledir. Genel olarak hak mücadelesi de bu kapsamda ele alınmalıdır.”
BİLDİĞİMİZ YOLDA YÜRÜYECEĞİZ
Devletin ve iktidarın, muhalif ve farklı olana nefes aldırmadığı o malum yüzü bilinen icraatlarına devam edeceğini söyleyen Kanat, şunları ekledi: “Dolayısıyla biz hak savunucuları olarak, hak mücadelesini daha da yükseltmenin, daha etkin, daha donanımlı kılmanın uğraşı içinde olacağız. Elbette zorlu bir süreç ama örgütümüz daha zorlu süreçlerden başarıyla çıkmış bir deneyime sahip. Dolayısıyla karşılaşacağımız muktedir kaynaklı kötü mesai, bizi haklarımız ve halklarımız için bildiğimiz yolda yürümekten alıkoyamayacaktır.”
/anf/