Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, 24 Haziran’da Madımak katliamının 30. yıl dönümü nedeniyle düzenledikleri Tuzluçayır Meydanı’ndaki anma etkinliğinde semah dönülürken gerçekleşen polis müdahalesine tepki amacıyla bugün basın açıklaması yaptı. Semah Eğitmeni Özge Kiliç, “Semah dönülürken ‘süre doldu’ bahanesi ile ses sisteminin fişi çekilerek, kolluk kuvvetleri, müdahale etmeye başlamıştır. Kolluk güçleri anma bitiminde dağılan kitleye müdahale etmeye devam etmiştir. Ve biz kolluk kuvvetlerine, ‘saat geç oldu güvenliğinizi alamayız’ diyenlere, bir kez daha soruyoruz; Madımak 8 saat canlı yayınlarda yanarken neredeydiniz? Tüm bu saldırılar bizleri yıpratmak, kitleyi bir korku duvarına hapsetmek, ‘bizim izin verdiğimiz ölçüde hareket edebilirsiniz’ izlenimi yaratmak içindir” dedi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, 24 Haziran’da Madımak katliamının 30. Yıl dönümü nedeniyle Tuzluçayır Meydanı’nda düzenlenen anma etkinliğinde semah dönülürken gerçekleşen polis müdahalesine tepki amacıyla bugün basın açıklaması yaptı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Mamak Şubesi’nden Tuzluçayır meydanına gerçekleştirilen yürüyüşün ardından basın açıklamasını Semah Eğitmeni Özge Kiliç yaptı. Kiliç, şunları söyledi:
“Tüm bu saldırılar bizleri yıpratmak bir korku duvarına hapsetmek içindir”
“2 Temmuz Madımak Katliamının 30. yılında, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Mamak Şubenin çağırıcılığında, 43 kurum ile 24 Haziran akşamı Valilik izni ile Tuzluçayır meydanında anmamız başlamıştır. Kolluk güçleri tarafından ‘Valilik izniniz saat 18.00 ile 20.00 arası, siz anmaya saat 19.00 başlattınız’ denilerek, havanın kararıyor olması gerekçe gösterilmiş, ‘güvenliğinizi sağlayamayız, anmayı bitirin’ denilmiştir. Anmalarımızda, Madımakta katledilen, ateşte semaha duran, turnalarınıza ithafen dönülen, seyir için olmayıp, Hak için olan, inancımızın ve ibadetimizin bir parçası olan semahımız dönülürken, platformun elektriği kesilmiştir. Katliamın 30.yılında, Tuzluçayır’da daha yürüyüşten itibaren polis tacizleri ve müdahaleleri yaşanmış. ‘Aslında yürüyüş için izin yok’ ile başlayıp yürüyüş sırasında bizleri kaldırıma sıkıştırmaya çalışmalarından, atılan sloganlara, tutulan dövizlere, kadar ellerini uzatabildikleri her noktaya müdahale etmeye çalışılmıştır. Semah dönülürken ‘süre doldu’ bahanesi ile ses sisteminin fişi çekilerek, kolluk kuvvetleri, müdahale etmeye başlamıştır. Semahçılarımız, zakirimiz ve alanda bulunan canlarımızın iradesi ile semahımız, ses sistemi kapatılmasına rağmen alanda bulunan canlarımızın, semahçılarımızın etrafında etten çember oluşturması ile tamamlanmıştır. Kolluk güçleri anma bitiminde dağılan kitleye müdahale etmeye devam etmiştir. Ve biz kolluk kuvvetlerine, ‘saat geç oldu güvenliğinizi alamayız’ diyenlere, bir kez daha soruyoruz; Madımak 8 saat canlı canlı yakılırken siz neredeydiniz? Tüm bu saldırılar bizleri yıpratmak, kitleyi bir korku duvarına hapsetmek, ‘bizim izin verdiğimiz ölçüde hareket edebilirsiniz’ izlenimi yaratmak içindir. Yani tüm bu saldırılar, doğrudan bizlere, 2 Temmuz’a, Alevilere ve tüm halklara yapılmaktadır. Ancak bilinmelidir ki biz aleviler korkuyu Kerbela’da bıraktık.
“Tüm halkımızı 2 Temmuz’da Sivas’ta yapacağımız mitinge çağırıyoruz”
Bu yıl 2 Temmuz’un 30. yılı ve ‘insanlık suçu’ davasının zaman aşımına uğratılması tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu sebepledir ki, her yıl yaptığımız anmaları, bu yıl ülke genelinde daha güçlü yapmaya ve 2 Temmuz günü katliamın yapıldığı Sivas’ta, her ilden katılımlarla merkezi bir miting yapacağız. Biz aleviler kimsenin inancından, kimliğinden, dilinden, dininden, kültüründen, cinsiyetinden dolayı ötekileştirilmediği, horlanmadığı, herkesin barış içinde bir arada kardeşçe yaşadığı, hakça bölüşümün esas alındığı bir dünyada, kısacası inancımızda ‘rıza şehri’ olarak tarif edilen bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Katliamları unutmadık, unutmayacağız, hesap soracağız. Tüm halkımızı 2 Temmuz’da Sivas’ta yapacağımız mitinge, sesimize ses, gücümüze güç katmaya çağırıyoruz.”
/Kaynak: T24/