Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Sivas Katliamı’nın 30. yılında bir açıklama yayınladı.
Sivas’ı Unutmadık, Unutturmacağız başlıklı açıklama şöyle:
‘
‘Bundan tam 30 yıl önce, Maraş’ta Çorum’da açığa çıkan katliamcı devlet gerçeği, 33 aydın, yazar ve sanatçının katledildiği Sivas’ta ortaya çıktı.
Nasıl ki ‘77 1 Mayıs ve ‘78 Maraş katliamları yükselen halk hareketini faşist askeri bir darbeyle kesmenin ön koşullarını yaratmanın aparatları olmuşsa, 1993 Sivas/Madımak katliamı da, faşist devletin, 12 Eylül faşist darbesinin ezdiği halk hareketinin canlanışına ve yarattığı mezar sessizliğinin bitişine verdiği bir yanıt oldu. Üstelik bu kez denkleme dahil olan, sömürgeci faşist rejimin yapısal krizinin temel bir unsuru olan Kürt devrimi gibi bir gerçek de söz konusuydu.
Kontrgerillanın organizasyonu ile gerçekleştirilen katliamın dava süreci, katillerin aklanması ve zamanaşımına uğratılması gibi, faşist devletin hukukuyla yürütüldü. Davanın düşürülmesini “hayırlı olsun” sözleriyle değerlendiren Erdoğan, 30 yıl önceki katliamcı zihniyeti sahiplendiğini ve Alevi halkımıza düşmanlığını bir kez daha göstermiş oldu.
Şüphesiz sadece Aleviler değil, Roboskî ile Kürt halkı, Suruç ile birleşik devrimci gençlik hareketi, Ankara Gar katliamı ile birleşik devrimin işçi ve emekçi damarı hedefteydi. Yine Kürdistan kentlerinde, bodrumlarda diri diri yakılan, Kürt halk gerçekliği nezdinde ezilen insanlıktı. Çünkü faşist barbarlık tüm bu katliamlarda daima, ezilen insanlığın değerlerini, kimliğini, inancını dinamitlemek istedi. Öyle ki Madımak’ta Alevi’ye karşı tutuşturulan kıyıcı ateş Cizre bodrumlarında Kürde karşı yanmaya devam etti.
Türk-Sünni/İslam ideolojisiyle yapılanan, inkarcı ve asimilasyoncu Türk burjuva devletinin ve selefi Osmanlı devletinin yüz yıllarca yoksul Alevi halkımıza reva gördüğü zulüm bugün de envai biçimlerde devam ediyor. Tarih boyunca katliamlarla, kıyımlarla dize getirilemeyen Alevi halkımız bugün de özellikle ideolojik saldırlarla kuşatılarak teslim alınmak, isyancı Alevinin karşısına “devletin Alevi’si” konulmak isteniyor.
Bu kuşatmaya teslim olmayacağız. Hüseyin’in, Bedrettin’in, Pir Sultan’ın yolundan, isyan ve direniş geleneğini büyüterek, katliamların hesabını soracağız.
Selam olsun Kerbela’dan darağaçlarına, Maraş’tan Madımak’a düşen/dövüşen Kızılbaşlara!”