”Hiç şüphesiz Rojava Devrimi’nin başarısının en büyük nedeni doğru temelde oluşturulan siyasi çizgi ve doğru stratejidir. Biz halkımızdan aldığımız güç ile Suriye’de yaşayan halkların çıkarları doğrultusunda kendi imkanlarımızla üçüncü yolu geliştirmeye ve bu temelde halkımızı korumaya çalıştık. Devrimin başarısının temeli üçüncü yolda ısrar ve bölgede yaşayan halkların çıkarını esas alan bir mücadeledir…
Rojava Devrimi’nin ön plana çıkmasının en önemli nedeni IŞİD’e karşı gösterilen başarıdır. Rojava Devrimi’nin dünyada bir karşılık bulmasının en önemli nedenlerden bir tanesi de Rojava’da verilen mücadelede kadınların üstlendiği roldür. Herkesin yüzünü Rojava’ya dönmesinin nedeni gerek devrimin gelişmesinde ve gerekse devrimin korunmasında Kürt kadınlarının üstlendiği roldür.
19 Temmuz devrimi devam ediyor. 19 Temmuz devriminde elde edilen kazanımlar garanti altına alınmadı. Bu temelde 19 Temmuz devriminin gelişmesi ve teminat altına alınması için halkımızın 12 yıl boyunca oynadığı rolü devam etmesini ve bu temelde sahip çıkmasını bekliyoruz. Çünkü 19 Temmuz devrimi bütün Kürt halkının devrimidir. Burada ortaya çıkan değerler hepimizin ortak değerleridir…”,
Suriye Demokratik Güçleri Genel Komutanı Mazlum Kobani, Rojava Devrimi’nin 12. yıl dönümü vesilesiyle Yeni Özgür Politika gazetesinden Gülcan Dereli’nin sorularını yanıtladı.
Gazetenin bugünkü sayısında yayınlanan röportaj şöyle:
19 Temmuz Rojava’nın yeniden tarih sahnesine dönüşü için bir eşik. Öncelikle buraya hangi koşullarda, ne tür bir emekle varıldığını merak ediyorum. Suriye iç savaşının kızıştığı koşullarda 19 Temmuz devrimi için dönüm noktası ne idi?
19 Temmuz devriminin uzun bir geçmişi var. Suriye’nin kriziyle bir anda ortaya çıkan bir devrim değil. 1980’den beri hareketimizin ve Kürt halkının Rojava Devrimi için büyük bir hazırlığı ve mücadelesi vardı. Bu anlamda uzun bir tarihe sahip. Suriye krizi patlak verdiğinde bizim hazırlıklarımız ve çalışmalarımız vardı. Halkımız örgütlülüğünü tamamlamıştı. Rojava Devrimi’nin başarıya ulaşmasının en büyük nedeni daha önce yapılan hazırlıklar ve halkın örgütlenmesiydi. Suriye krizinin başlamasından hemen sonra çok hızlı bir şekilde halkımızı örgütleyerek askeri gücümüzü oluşturmamız Rojava Devrimi’nin gelişmesinde en önemli hamleydi. Kendi imkanlarıyla Rojava Devrimi’nde önayak olan YPG gücünü oluşturdu. En önemlisi de doğru temelde Kürt halkının ve Suriye’de yaşayan bütün halkların sorununa çözüm bulunması için siyasi bir çizginin belirlenmesiydi. Askeri gücün oluşturulması ve doğru temelde oluşturulan siyasi çizginin birleşmesi 19 Temmuz devrimi gelişmesi ve başarısı için önayak oldu diyebilirim.
Hangi engeller sizi zorladı, bunu aşarsak zihinsel ve pratik engelleri aşarız dediğiniz noktalar neler?
Suriye krizi ortaya çıktığında Suriye’nin genelinde siyasi anlamda çok kaotik bir durum mevcuttu. Dış güçlerin müdahaleleri vardı. Bir tarafta Suriye rejimi ve diğer tarafta rejime karşı oluşturulan güçler vardı. İki taraf çıkarları temelinde birbiriyle savaşıyordu. Bizim buradaki tutumumuz Kürt ve Suriye’de yaşayan diğer halkların çıkarını esas alan farklı bir çizgiydi. Bu temelde üçüncü yolu seçerek farklı bir çizgi oluşturmaya çalıştık. Kürtlere ve bölgede yaşayan halklara üçüncü yolun Kürt ve bölgedeki halkların çıkarına olduğunu inandırmak için büyük çaba sarf ettik. Halklarımız üçüncü yolun çıkarlarına olduğuna inandıkları andan ve üçüncü yol çizgisi etrafında örgütlenip mücadeleye başladıktan sonra Rojava Devrimi’nin başarısı kaçınılmaz oldu.
Rojava bir model olarak çok sayıda badire ile karşılaştı. IŞİD’in kapsamlı saldırıları, Türkiye’nin kesintisiz saldırıları durmak bilmedi. Şimdiye kadar sizce bu badireleri büyük bedeller pahasına, kayıplar verilmesine rağmen aşmanızı neye borçlusunuz? Hangi perspektif kazandırdı size?
Hiç şüphesiz Rojava Devrimi’nin başarısının en büyük nedeni doğru temelde oluşturulan siyasi çizgi ve doğru stratejidir. Suriye’de iç savaş vardı. İktidarını koruma savaşı vardı. Taraflar çok acımasızca savaşıyorlardı. Dış güçler yaşanan çatışmada müdahil oldular. İki taraf da dışarıdan gelen yardımlarla savaşı yürütüyorlardı. Biz de halkımızdan aldığımız güç ile Suriye’de yaşayan halkların çıkarları doğrultusunda kendi imkanlarımızla üçüncü yolu geliştirmeye ve bu temelde halkımızı korumaya çalıştık. Suriye’de yaşayan bütün halkların özgürleşmesi ve çıkarları temelinde bir perspektifi esas aldık. Halkların kardeşliği temelinde ve bütün azınlıkları koruyan ve kucaklayan bir politika izledik. Demokratik toplum projesi temelinde Suriye’nin temellerini oluşturan halkların çıkarını esas alan ve demokratikleşmesi politikasını esas aldık. Kısaca Rojava Devrimi’nin başarısının en önemli nedeni oluşturulan üçüncü yolda ısrar ve bölgede yaşayan halkların çıkarını esas alan bir mücadeledir.
Rojava bir ilham kaynağı olarak dünyada geniş yankı uyandırdı. Bu ilham nereden kaynaklandı? Rojava’ya dünyanın dönüp bakmasını sağlayan ana kaynakları ne idi?
Rojava Devrimi’nin ön plana çıkmasının en önemli nedeni IŞİD’e karşı gösterilen başarıdır. Özellikle de Kobanê’de gösterilen direniştir. Kobanê’de gösterilen direniş dünya kamuoyu tarafında Rojava’ya bakış açısında bir dönüm noktası oldu. DAİŞ’e karşı bölge devletleri boyun eğerken, uluslararası güçlerin IŞİDe karşı mücadele edemedikleri bir dönemde bütün imkansızlıklara rağmen, halkımızın büyük bir çabası ve ağır bedeller karşılığında çok büyük bir direniş gösterildi. Kürt halkı tarafından verilen bu mücadele DAİŞ’in durdurulmasına neden oldu. Rojava’da gösterilen bu direniş tüm dünyada DAİŞ’e karşı mücadele eden demokratik güçlere ve kamuoyuna büyük bir ilham kaynağı oldu. Rojava’da verilen mücadele sonucu IŞİD’e karşı mücadele eden bütün güçler için bir ilham kaynağı oldu. Rojava’da verilen mücadele IŞİD’in yenilebileceği inancını insanlarda geliştirdi. Bunun dışında Rojava Devrimi’nin dünyada bir karşılık bulmasının en önemli nedenlerden bir tanesi de Rojava’da verilen mücadelede kadınların üstlendiği roldür. Herkesin yüzünü Rojava’ya dönmesinin nedeni gerek devrimin gelişmesinde ve gerekse devrimin korunmasında Kürt kadınlarının üstlendiği rol yadsınamaz bir gerçekliktir.
Ha keza verilen mücadeleyi yürüten SDG’nin içinde Kürt, Arap, Ermeni, Süryani ve bir bütünün Suriye’de yaşayan bütün halkların yer almasıdır.
Şimdi geriye dönüp bakınca bu 12 yıllık süreçte hatalar, eksiklikler nelerdi? Rojava Devrimi’nin yol alması gereken ana noktalar neler?
Gerçekçi olmak gerekirse Rojava Devrimi’nde ortaya çıkan değerlerin bir bölümü korunamadı. Efrîn, Girê Spî (Tel Abyad) ve Serêkaniyê işgal edildi. Bunlar bizim en büyük hatalarımızdı. Her ne kadar uluslararası güçler tarafından gerçekleştirilen bir komployla buralar işgal edilse de bizim burada ciddi hata ve eksikliklerimiz oldu. Demokratik özerk bölgenin bir projesi var. Bu projenin gelişmesi istenen düzeyde değil. Yavaş yürüyor. Bunu da bir eksiklik olarak gördüğümüze bu eksikliğin giderilmesi gerektiğini belirtmek istiyorum. Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê gibi birçok bölge Türkiye’nin işgali altında. Bu bölgelerin işgal edilmesinden günümüze dek en büyük amaçlarımızdan bir tanesi bu bölgelerin yeniden özgürleştirilerek Demokratik Özerk Bölge’ye katılmasıdır. En büyük amacımız burada sürgüne gönderilen halkımızın tekrar evlerine geri dönmesidir. Bu temelde bir strateji izliyoruz. Elbette buraların özgürleştirilmesi için her zaman planlarımız var. Türkiye’nin bütün Rojava’yı işgal etmek gibi bir planı var. Son 4 yılda bütün çaba ve mücadelemiz Türkiye’nin bu işgalini durdurmak üzerine geliştirdik. Dört yıllık süre zarfında verdiğimiz mücadele bir noktada bu işgali önledi. Gelinen aşamada bütün Suriye topraklarının özgürleştirmesi özellikle Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê gibi yerlerin özgürleşmesinin zamanı gelmiştir. Bu noktada bir plan çerçevesinde mücadele vermek gerekiyor. Kısaca söylemek gerekirse Türkiye’nin bütün Rojava’yı işgal etme planı başarıya ulaşmadı. Bundan sonraki amacımız da Türkiye’nin işgalini sonlandırmaktır.
Türk devleti her zaman işgal planını tamamlamak için bir çaba içerisinde. Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda tüm devletlere gösterdiği haritayı hayata geçirmek için bir çaba içerisine olduğunu görüyoruz. Bu temelde uluslararası devletlerle diplomatik çalışmalarını sürdürmektedir. Ama şunu da belirtmek isterim ki Suriye’nin durumu 2018, 2019 da Türkiye’nin bazı bölgeleri işgal ettiği süreçle aynı değil. Suriye’de askeri ve siyasi güçlerin konumu değişti. Türkiye bir boşlukta faydalanarak uluslararası güçlerle kirli işgal planları müzakeresi yapmasının ihtimali de azaldı. Türkiye işgal için bir adım atarsa bedelin çok ağır olacağını biliyor. Serêkaniyê işgalinden sonra bizim de ciddi hazırlıklarımız oldu. Türkiye’nin işgaline karşı zayıf noktalarımızı güçlendirdik. Türkiye güç olarak bir gerileme yaşıyor. Uluslararası güçlerin konumunda bir değişiklik yaşanıyor. Tüm bunları ele aldığımızda Türkiye’nin yeni bir işgal girişimine başvurması zayıf bir ihtimal. Bütün bunlara rağmen tabii ki Türkiye yeni bir işgal girişiminde buluna bilinir. Ancak planladığı gibi bir işgal olmayacağını belirtmek isterim.
Uluslararası güçler Suriye konusuna müdahil olmuş durumda. Bir yanda ABD’nin başını çektiği uluslararası DAİŞ’e karşı koalisyonla birlikte DAİŞ’e karşı mücadele ediyorsunuz, bir yanda Rusya. Zor dengelerin olduğu bir coğrafya. Rojava nasıl diplomatik hünerler göstermeli ki nihai sonucu umduğunuz gibi olsun?
Şüphesiz buradaki bütün yerel ve uluslararası güçler kendi çıkarları temelinde hareket ediyorlar. Bazı noktalarda bu çıkarlar çakışa biliyor. Biz ise burada halklarımızın çıkarını esas alıyoruz. Daha önce de belirttiğimiz gibi halklarımızın çıkarları için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Şimdiye kadar bu esas üzerine hareket ettik. Bundan sonra da bu esas üzerine çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Evet, biz uluslararası bazı güçlerle çıkarlarımız temelinde ilişki geliştiriyoruz. Ancak kendi gücümüzü esas alarak bu çalışmaları sürdürüyoruz. Halklarımızın çıkarlarını esas alarak bölgedeki bütün güçlerle diplomatik ilişki içerisindeyiz. Uluslararası güçlerden Suriye’nin tümüne özellikle Kuzey -Doğu Suriye bölgesine kalıcı bir barışın gelmesi için bize destek olmalarını bekliyoruz. Suriye’deki güçlerin bizim ve Suriye rejimi arasında arabuluculuk yaparak barışın gelmesi için önayak olmasını ve rollerini oynamasına bekliyoruz. Bu temelde de bütün güçlerle diplomatik çalışma içerisindeyiz.
Türkiye SİHA ve bombardıman ile saldırılarını aralıksız sürdürüyor. Kara harekatı tehditleri rutin olarak tekrarlanıyor. Tutumunuz nedir? Fillerin tepiştiği bir sahada vaha gibi görülen bir modeli nasıl koruyacak ve büyüteceksiniz?
Türkiye’nin istihbarat çalışmaları ve saldırıları devam ediyor. Buna karşı tedbirlerimizi alıyoruz. Bu saldırılara askeri, idari ve siyasi ve toplumsal olarak konumumuzu güçlendirmeye çalışıyoruz. Bu temelde Kuzey -Doğu Suriye Özerk Bölgesi oluşturan halklar arası birliği daha da güçlendiremeye çalışıyoruz. Türkiye ve diğer tarafların saldırılarını boşa çıkarmak için toplumsal birliği, Rojava’da yaşayan halklar arası birliği güçlendirmeye çalışıyoruz. Hiçbir saldırının amacına ulaşmasını engellemek için içerdeki birliğimizi güçlendirmeye çalışıyoruz.
Şam ile zaman zaman müzakere olduğu veya tıkandığı kamuoyuna yansıyor. Son durum ne? Ve sizin beklentiniz ne?
Şu ana kadar elle tutulur herhangi bir gelişme sağlanamadı. Türkiye, Suriye, İran ve Rusya’nın ortak görüşmelerinden sonra Suriye diyalogdan biraz daha uzaklaştı. Suriye rejimi kalıcı bir barışın sağlanması için bir adım atma niyetinde değil. Suriye rejimi son dönemlerde Türkiye’nin politikalarına bel bağlamış durumda. Türkiye’nin politikalarını esas alıyor. Her ne kadar Suriye rejimi barış görüşmelerinde kaçınsa da ileri ki süreçte kalıcı bir barışın sağlanması için görüşmelere ve diyaloğa mecburdur. Rusya’nın durumu ortada. Bununla bağlantılı olarak Suriye rejiminin diyalogdan başka bir çıkar yolu yoktur.
Suriye’de yaşanan bu karmaşık denklemin çözüm yolu ne? Bir yol haritanız var mı?
Türkiye’nin böyle bir planı var ancak bu saatten sonra Suriye 2011 yıl öncesine dönemez. Başarıya ulaşma şansı hiç yok. Suriye’nin tek çıkış yolu var, Suriye genelinde halkların çıkarlarını esas alan yeni demokratik kriterleri esas alan bir sistemin oluşturulmasıdır. Bunun dışında hiçbir çözüm kalıcı bir barış getiremez. Bu temelde şimdiye kadar geliştirdiğimiz üçüncü yol bütün Suriye’ye kalıcı barışın sağlanması için tek çözüm yoludur diyoruz. Şu anda Kuzey-Doğu Suriye Özerk Bölgesi’nde uyguladığımız demokratik özerklik bütün Suriye’ye uygulanabilir bir projedir. Bu temelde de Suriyeli de demokrasinin gelişmesini isteyen bütün güçleri bir araya getirmeye ve Suriye’de bütün farklı güçlerle diyalog geliştirmeyi esas alıyoruz. Kuzey-Doğu Suriye’de bugüne dek geliştirilen askeri ve siyasi kazanımları esas alan, Suriye’nin demokratikleşmesini savunan biri projemiz var ve tüm çevrelere sunduk.
Dünyanın gözü nasıl Rojava’ya çevrildiyse Kürt kamuoyunun kalbi de Rojava ile birlikte atıyor. YNK ile ulusal birlik konusunda önemli mesajlar ve fotoğraflar verdiniz. Kürt kazanımlarının korunması ve ileriye taşınması konusunda neler yapılmalı? Perspektifiniz ve beklentiniz ne?
Kürt birliği konjonktürel değil her zaman sağlaması gereken bir birliktir. Stratejik ve Kürt halkının geleceğini belirleyen bir konumdadır. Daha önce Kürt Birliği’nin sağlanması için birçok çalışma yürütülmüş, son dönemlerde bu çalışma durdurulmuştu. Bu temelde de Kürt çevreleri arasında diyaloğunu gelişmesi için girişimlerimiz oldu. Dört parça Kurdistan’ı içine alan ulusal bir kongrenin toplanması çabasına girdik. Rojava özgünlüğünde de QSD öncülüğünde geliştirilen birlik çalışmaları bir noktaya gelmişti. Bir dönem kesintiye uğramakla birlikte önemli ilerleme sağlanmıştı. Tekrardan diyaloğun gelişmesi için bir girişimimiz var. Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olabilmek için bütün Kürt güçlerinin kendi güçleri oranında birliğe katılmasına önemli görüyoruz. Bu noktada hedeflerimize ulaşmak için birliğin şart olduğunu düşünüyoruz.
Son olarak Kürt halkına ve dostlarına nasıl bir çağrıda bulunmak istersiniz?
Şüphesiz 19 Temmuz devriminden bahsederken dört parça Kürdistan’daki halkımızın emeği ve çabası ne kadar önemli ise Avrupa’da yaşayan halkımızın ve dostlarımızın çabası da o kadar önemlidir. Bu temelde bu devrimde rolünü oynayan halkımızı özellikle Avrupa’da ki halkımızı selamlıyoruz, büyük değer veriyoruz. 19 Temmuz devrimi devam ediyor. 19 Temmuz devriminde elde edilen kazanımlar garanti altına alınmadı. Bu temelde 19 Temmuz devriminin gelişmesi ve teminat altına alınması için halkımızın 12 yıl boyunca oynadığı rolü devam etmesini ve bu temelde sahip çıkmasını bekliyoruz. Çünkü 19 Temmuz devrimi bütün Kürt halkının devrimidir. Burada ortaya çıkan değerler hepimizin ortak değerleridir.