IŞİD’in Rojava’ya yönelik işgal saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protestolar gerekçe gösterilerek önceki dönem HDP Eş Genel Başkanları ve MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobanî Kumpas Davasının 53’üncü duruşma periyodu Sincan Cezaevi Kampüsünde görülmeye başlandı.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, milletvekilleri Ali Bozan, Gülderen Varlı, Sevilay Çelenk, Ayşegül Doğan, Serhat Eren, Onur Düşünmez, Ömer Faruk Hülaki, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi avukatları, Ankara Kadın Platformu üyeleri, İnsan Hakları Derneği ve çok sayıda izleyici katıldı.
Tutuklu siyasetçilerden Ayşe Yağcı, mükerrer dosyalardan yargılandıklarını belirterek, “Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı, hakkımda üçtür aynı soruşturmayı açıyor. Davanın kendisi de mükerrer bir davadır ama siz bizi Kobanî olaylarına dahil edip bizi tutmaya çalışıyorsunuz” dedi.
Daha sonra söz alan önceki dönem HDK ve DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, yargılamanın devletin Kürt politikasının özeti olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Kürtleri engellemek için bir kumpas davası açıldı. İki yıldır her bir arkadaşımız buraya çıktığında asıl meselenin gerçeği kapatmak olduğunu söyledi. Siz hakikati gizlemek istiyorsunuz, gerçeği açığa çıkarmak ise bizim sorumluluğumuzdur. Yarın 2 Ağustos, IŞİD çetelerinin Şengal’e dönük saldırılarının yıl dönümü. Biz bu dosyadan yargılanıyoruz, siz IŞİD barbarlığını savunuyorsunuz. Biz Kobanî halkının yanında olduğumuz için yargılanıyoruz. (Sözünün kesilmesi üzerine) Bütün bunlar bu dosyanın kapsamı ile ilgili.
Bütün dünya YPG’nin mücadelesini alkışlıyor, siz yargılıyorsunuz!
IŞİD bu dosyanın parçalarından biri değil midir? Dayanışmadan dolayı yargılanıyoruz, nasıl alakası yok? Şengal’e yönelik katliam Kürtlere karşı soykırımın başlangıcı olarak planlanmıştı. Verilen mücadele YPG’lilerin verdiği mücadele, bugün YPG bir günah keçisi olarak değerlendiriyor ama o gün Şengal’e yaptıkları mücadele ile bir Êzidi soykırımını engellemiştir. Bütün dünya bunu ayakta alkışlıyor ama siz yargılıyorsunuz. 21’nci yüzyılda IŞİD eliyle Türkiye’nin destek verdiği o örgüt kız çocuklarını köle pazarlarında sattı. İlk hedefi kadın özgürlüğüneydi, bu IŞİD iki Türk askerini de yaktı. Buna karşı direnen halkın yanındayız diye bizi yargılıyorsunuz buda sizin ayıbınız olsun.
Kürtler olmasaydı Cumhuriyet olmazdı ama devlet Kürtleri hedef haline getirmekten vazgeçmedi
Yargılama yapmıyorsunuz, gerçeği açığa çıkarmak için bir dirhem tutumunuz yok. Kürtleri ve Kürtlerin dostlarını yargılamak istiyorsunuz. Kürtler bununla şimdi karşılaşmıyor. 24 Temmuz Lozan Antlaşması’nın yıl dönümüydü. Lozan bugün Türkiye’de Kürt sorununun çıkmasının nedenlerden bir tanesidir. Kürtler olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti kurulmazdı. Ama İsmet İnönü Lozan’a gittiğinde Kürtleri dahi görmedi. Kürtler kurucu halk olmasına rağmen azınlık haklarını vermediler. Biz bugün bu yüzden yargılanıyoruz. Kürtlerin dili, kimliği inkar edildiği için. Bu şimdiki mesele değil. Neden burada olduğumuzun o kadar tarihsel boyutu var ki. İnkar, imha ve asimilasyon politikası Türkiye’nin genlerine işlemiş. Sorun Kürtlerden kaynaklanmıyor. Herkes kanun önünde eşit değil mi? Ama Kürtler değil. Kürtlere ‘terörle mücadele anayasası’ işliyor. Kürtler anadilde eğitim talep edince terörist oluyor. Her halkın kendi hakkını tayin etme hakkı vardır dediğimiz için siz ‘ülkeyi bölmek istiyorsunuz’ diyorlar. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne zihniyet aynı. Devlet tüm gücünü kullandı ama olmadı. Bugün PKK’yi konuşuyoruz, Kürt sorununu konuşuyoruz. Rojava kendi özerkliğini koruyor, Federal Kürdistan Bölgesi’nde mücadele ediliyor.
Gerçeği açığa çıkarmak için MSB, Adalet Bakanlığı, Jandarma neden burada?
Kürtlerin en küçük talebi bölücülük olarak görülüyor. Tüm sorunların nedeni bu. Bu yargılamayı neden yapıyorsunuz? 37 insan yaşamını yitirdi, bunu mu açığa çıkarmak mı istiyorsunuz? Mili Savunma Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Jandarma neden burada? Onlar bizim daha fazla ceza almamızı istiyor. Onlar mı adalet istiyor? Kürtleri düşman olarak görüyorlar. Madem gerçeği açığa çıkarmak istiyorsunuz neden delilleri reddediyorsunuz? 7 kez müebbet istiyorsunuz, ağır ceza ile yargılananlar biziz ama hakikati açığa çıkarmaya çalışanlar da biziz. Bu davayla alakamız olmadığını siz de biliyorsunuz. Dayanışmanın suç olmayacağını bütün dünya biliyor. Türkiye Kobanî ile dayanıştı diye HDP’lileri yargılıyor.
Bu bir siyasi yargılamadır, cübbelerinizi çıkarıp gelin konuşalım
Burada itiraf attılar, siz onu bile araştırmadınız. Benim kadro olduğumu söylüyor, nereden İmralı notlarından. İstedim onu dahi vermediniz. Bu çamur at izi kalsından öte bir durum. Legal demokratik siyaseti illegalize ediyorsunuz. Savcı boşuna o cübbeyi giyiyor. 3 bin küsür sayfada ne var? Bir tweet ki onu bile atamamışız. Gizli tanık ne diyor? Kurye getirmiş, Ankara’ya gelmiş, bize cümleyi yazdırmış. Mantığa bakar mısınız? Bu dosyayı kimse duymuyor. Erdoğan, “Demirtaş kaç kişinin katilidir” diyor. Toplum böyle biliyor, biz idam edilmesi gereken insanlarız. Ama toplum gerçeği bilmiyor, bu mesele siyaset meselesidir. Cübbenizi çıkarın gelin konuşalım. Bu iddianameyi kabul etmeniz yüz karasıdır. Kadın özgürlük mücadelemiz yargılanıyor, ekoloji mücadelemiz yargılanıyor, dayanışma yargılanıyor. Bütün bunlardan suç çıkarılabilir mi? Bütün suç Kürtlerin krimalize edilmesidir. Kürt sorunu mahkeme salonlarından çözülmez. Binlerce Kürdü yargıladınız. Yeni bir yasa çıkardınız. Bu iktidar tecavüzcüleri çıkarıyor ama Kürtleri cezaevinde tutuyor. Söz konusu Kürtler olunca, cezası bitmiş ama cezaevi önünde yeniden tutuklanıyor.
Bu yargılama Kürtlere hukukun nasıl uygulandığının göstergesidir
Gazetecileri, siyasetçileri tutukluyorsunuz. Merdan Yanardağ, tecrit var demiş. Yok mu? Can Atalay’ı vekil olmasına rağmen çıkarmıyorsunuz. Bu hukuksuzluğa karşı biz de burada mücadele ediyoruz. Usul dediğiniz şey nedir? Usulü ihlal eden sizsiniz. Özgürlüğümüzden yoksun bırakan sizlersiniz. AİHM kararlarını uygulamayan sizlersiniz. Bütün bunlar Kürt meselesine nasıl bakıldığını, Kürtlere hukukun nasıl uygulandığını gösteriyor. Taleplerimizi reddediyorsunuz sonra yargılama yapıyorum diyorsunuz. Siz burada yargısız infaz yapıyorsunuz.”
Kürtçe konuşan Aynur Aşan’ın IŞİD’in Şengal saldırılarına yönelik sözlerine mahkeme heyeti müdahale etti. Duruma tepki gösteren Aşan, “Tutuklu olabiliriz ama cezaevinde de bu halkın geleceği ne olacak diye düşünüyoruz” şeklinde konuştu. “Biz merak ediyoruz, AİHM kararlarını tanımıyorsunuz, Yargıtay’ın lehimize olan kararlarını tanımıyorsunuz. Kürtlerin sınıra gitmesi kendi rızasıyla değil örgütün isteği diyorsunuz. El Kaide yöneticisinin dosyasında çok somut beyanlar olmasına rağmen ‘soyut’ denilerek karar bozuldu. Ama biz IŞİD zulmüne karşı çıktığımız için yargılanıyoruz. Hani benim yaşam ve özgürlük hakkım nerede?” diyerek sözlerine başlayan Ayla Akat Ata, şunları söyledi:
Çözüm Süreci görüşmeleri neden dosyamıza girdi?
“Çözüm Sürecinde görüşmeler yapılıyor, Sayın Öcalan diyor ki, ‘Darbeyi nasıl niteliyorlar, ana fikirleri nedir? Uluslararası komplo olduğunu biliyorlar mı?’ Sayın Öcalan 15 Temmuz’dan söz etmiyor. 17 Aralık’taki süreçlerden söz ediyor. Sayın Öcalan’ın Çözüm Sürecinde yaptığı değerlendirmelerde parti eşbaşkanlarının, Kandil’de ve devlet içerisinde görüşmeleri yürütenlerin isimleri var. Bu isimler dosyamıza neden girdi? Sayın Öcalan ile ilgili hiçbir şey tesadüf değildir. Bunca zaman sonra bunlar bizim dosyalarımıza neden girildi. 15 Temmuz’dan sonra durum farklılaştı. Haliyle bu süreci tek başına götüren biz değildik ama bu bir intikam dosyası haline geldi. Bu dosya Çözüm Sürecinin intikam dosyasıdır. Şu an bize tebliğ edilen görüşmeler kimlerle yapıldı? Biz de talep ettik görüşme notları ama tam da o süreçte Ahmet Türk üzerinden dosyamıza evrak geldi. Kobanî olayları yaşandı ama burada bizler değil gerçek failler yargılanmalıdır. O gün saldırıya uğrayan bir müşteki olarak söylemiyorum, gerçek failler yargılandığında bizler de burada olacağız.”