2022’de yıllık cirosu 88 milyar euro olan ve 420 binden fazla çalışanı bulunan Alman teknoloji devi Bosch’un CEO’su Stefan Hartung “Küresel çapta operasyonları olan uluslararası bir şirket olarak biz, Almanya’nın dünyaya açık bir ülke olarak kalmaya devam etmesini istiyor ve toplumun belli bir kesimini dışlayan her türlü fikre net bir biçimde karşı çıkıyoruz” dedi. Çağın zorluklarına karşı kolay çözümler bulunmadığını da vurgulayan Hartung, toplumun bu zorlukları ancak bir arada durarak, çeşitlilikle, fırsat eşitliği ile ve herkesin katılımıyla aşabileceğini belirtti.
Kimya endüstrisinin devlerinden Evonik’in CEO’su Christian Kullmann ise geçen Kasım ayında yaptığı açıklamada, “Bu ülkede sorumluluk sahibi herkes, ekonomimize, toplumumuza ve geleceğimize zarar veren Almanya için Alternatif’e (AfD) karşı net bir biçimde pozisyon almalıdır” demişti.
İş dünyası neden tepki verdi?
Normal koşullarda siyasi mesaj verme konusunda oldukça çekimser davranan iş dünyası temsilcilerinin net söylemlerini dile getirmesi, son kamuoyu araştırmalarında Almanya genelinde ikinci sırada yer alan sağ popülist AfD’nin önde gelen isimlerinin, geçen Kasım ayında aşırı sağcılarla bir araya gelerek, göçmenleri büyük kitleler halinde sınır dışı etme planı hakkında görüş alışverişinde bulunmalarının ortaya çıkması ile ilişkilendiriliyor.
Araştırmacı gazetecilik ağı Correctiv‘in ortaya çıkardığı toplantının katılımcılarından, aşırı sağcı Avusturyalı aktivist ve yazar Martin Sellner’in “Tersine göç” planı da buluşmada ele alınmış ve bu bağlamda Alman vatandaşı olan göçmen kökenlilerin de, Almanya’dan göç etmeye zorlanacak kitleye dahil edilmesinin değerlendirildiği aktarılmıştı. Aşırı sağcılar “Tersine Göç” kavramını yabancı kökenli insanların, gerekirse zorla kitleler halinde kökenlerinin olduğu ülkelere gönderilmesi için kullanıyor.
Correctiv‘in yaptığı araştırmalara göre Sellner toplantıda, Almanya’dan gönderilmesi gereken üç ayrı grup olduğunu dile getirerek, bunları “iltica başvurusunda bulunanlar,” “oturum hakkı olan yabancılar” ve “asimile olmamış vatandaşlar” olarak sıraladı.
Cumhurbaşkanı Steinmeier: Anayasa düşmanlarına karşı durmak zorundayız
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier de aşırı sağcıların göçmen kökenlileri sınır dışı etme planına karşı birlikte tavır koyma çağrısında bulundu. Steinmeier, X hesabından yayınladığı mesajında “Birinci ve ikinci sınıf vatandaş yoktur. Bunu inkar eden, anayasaya düşmanlığını ortaya koymuş olur. Anayasa düşmanlarına karşı durmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
Başbakan Scholz: Biz, bizi bölmek isteyenlerden daha çokuz
Almanya Başbakanı Olaf Scholz da yine X hesabından, “Bugünlerde Almanya’nın her tarafında on binlerce kişinin, ırkçılığa ve kışkırtıcılığa karşı, özgürlükçü demokrasimiz için sokağa çıkmasına müteşekkirim” mesajını paylaştı.
Bu durumun cesaret verdiğini dile getiren Scholz, yapılan gösterilerle ilgili olarak, “Biz demokratların çok olduğunu, bizi bölmek isteyenlerden daha çok olduğumuzu gösteriyor” dedi.
AfD ve aşırı sağa karşı gösterilerin önümüzdeki günlerde de devam etmesi planlanıyor. Başbakan Scholz, geçen Pazar günü Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ile birlikte, Potsdam kentindeki gösteriye katılmıştı. Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’un da Osnabrück’te yapılacak olan eyleme iştirak edeceği bildirildi.