Ülkelerine dönen Suriyelilerin karşılaştığı insan hakları ihlallerine dikkat çekilen BM raporunda, tablonun “endişe verici” olduğu uyarısında bulunuldu.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, ülkelerine dönen Suriyelilerin yaşadığı zorluklara dikkat çekilen bir rapor yayımladı. Suriye’ye dönen onlarca kişiyle yapılan görüşmelere dayanılarak hazırlanan rapor, bu kişilerin ülkelerinde karşılaştıkları durum bakımından “aşırı derecede karamsar bir tablo” çizdi.
Suriye hükümeti ya da silahlı cihadist gruplarca uygulanan keyfi gözaltı, işkence, cinsel şiddet ve insan kaçırma gibi ihlal ve istismarlarının belgelendiği raporda, Suriye’ye dönen kişilerin, bu ülkede yaygın olan para, eşya ve mülk gasbı gibi suçlar karşısında daha savunmasız olduğu belirtildi.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, “Endişe verici bu tablonun” ülkelerine gönderilen Suriyelilerin sayısının arttığı bir dönemde ortaya çıktığını söyledi.
Türk, Suriye’ye sınır dışı edilenlerin bu durumunun, devletlerin hukuki prosedüre ve bir kişinin işkence, zulüm, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezayla karşılaşabileceği bir ülkeye gönderilmesini yasaklayan uluslararası hükme ne derece uyduğuna dair ciddi soru işaretlerini de beraberinde getirdiğini belirtti.
”Gönüllü olmalı”
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Türk, Suriye’ye dönüşlerin tamamının “gönüllü” olması ve “güvenli, onurlu ve sürdürülebilir bir dönüş için” gerekli şartların sağlanmış olması gerektiğini ifade etti.
Raporda, buna karşın birçok Suriyelinin, ekonomik zorluk, istismar ve bulundukları ülkelerdeki mülteci karşıtı söylemler nedeniyle ülkelerine dönmeye karar verdiği bildirildi.
Özellikle kadınların bazen eşleri ya da diğer erkek akrabaları tarafından “nabız yoklamaları” için Suriye’ye dönmeye zorlandığına dair bulgular elde edilmesinin yarattığı endişeye de dikkat çekilen raporda, “Yeniden Suriye’ye gönderilerek cinsel sömürü ve taciz dâhil toplumsal cinsiyete dayalı şiddet gibi bir dizi ihlal ve istismara maruz bırakıldıkları için bu da kadına yönelik bir şiddet biçimi olarak görülebilir” denildi.
/DW/