Behice Feride Demir: Füruzan

Yazarlar

 « Bu çarpıntılı, inişli çıkışlı, acımasız yüzyılımızın insanıyım… »

Tomris uyar, Nezihe Meriç ve Gülten Akın’dan sonra Türk edebiyatında dikkat çeken bir diğer kadın yazar Füruzan’dır. Hatta zihinsel derinliği, sorgulama istenci ve farklı türde yazabilme yeteneği ile Füruzan, diğerlerine göre daha girişkendi.

1960’ların siyasi ortamı ve akabinde gelişen sosyal ve toplumsal gelişmeleri her ülkede edebiyatın geleceğini etkiledi. Dünyanın genelinde sivil ve demokratik arayışlar ivme kazanırken, Türkiye’de de bu kapsamda kimi siyasal alanların sivil topluma açılması, düşün, sanat ve kültür hayatı için de yeni bir dönemi beraberinde getirdi.

Türk egemen yapısı çoklu bir inkar zemini üstünden yükselmiş, çok çeşitli kültür ve kimliklerin varlığını yok ederek düşünsel nosyonlarını kurgulamıştı. İttihatçılık ve Kemalizm’in ördüğü bu nosyon ve nasyon jakobenizmi, yöntem değiştirirken, edebiyatta ki ikinci yeni tabiri bu sürede olgunlaşmaya başladı. Devlet aklı, güvenliğini çok partili sosyal ve sivil gelişmelerle ikame ederken,sanat camiasında da devlete sadık ama iktidarlara muhalif bir seçim ve geçim kuşağı yetişmeye başladı.

Türk sanat dünyasının bu dönemde ortaya çıkardığı sinema, müzik ve edebi argümanların tamamında seçim ve geçim kuşağının bu içkin tavrı belirleyici olacak, gelecek kuşaklar bu ideolojik dağılımın farklı rollerini üstlenecekti.

Bu kuşağın içindeki kadın figürlerin ya da hareketlerin ideolojik vesayetle olan imtihanı, bugün dahi özgür ve eşit bir değer dünyası yaratmaya  yetmemiştir.

Bu nedenle Füruzan’ı 1960 sonrasının edebiyatı içinde çok katmanlı bir yazar olarak değerlendirirken, onun bu katı sistem içinde elde ettiği edebi başarıyı ayrı bir yere koymak gerekiyor.

Sinema, şiir, öykü ve roman arasında ürettiği dinamizm onu hem bireysel hem de sanatsal olarak ön plana çıkarırken, ne Tomris Uyar gibi ünlü bir adamın kurbanı oldu, ne de Nezihe Meriç gibi uzaktan yazmaya mecbur kaldı. Gülten Akın’la hiç karşı karşıya gelmedi ama öyküleri ve romanları ile sisteme iğne batırırken ondan daha cesur davrandı.

1960 sonrası Türk kadın yazarlarına günümüzden bakınca elbette çok fazla eleştiri yapmak mümkün. Bu eleştirilerin nasıl sistematize edildiğini, resmi ideolojinin dönemin toplumsal hafızasına neler kodladığını,kişi ve kitle üzerinde nasıl etki bıraktığını yine  onlardan öğrenebiliyoruz.

 Bu nedenle Füruzan’ın edebiyatında hem Kemalizm’in sosyal ve siyasal manipülasyonlarını hem de bu tuzağa düşen siyaset ve kültür camiasının kimi kanıksamaları netçe görülmektedir.

 Füruzan’ın yazarlığı iki ana hat üzerinde tutarlılık gösteriyor. Kentli kadınları anlatmadaki başarısı çok az yazarın sahiplenebileceği olgularla dolu. Bir yandan kadın kahramanlarını çocukluk evresinden itibaren inatçı, bildiğini okumakta direten karekterler olarak konumlandırırken, diğer yandan aynı kadınların gençliklerinden  itibaren karşılaştıkları cinsiyetçi, sınıfsal ve sosyal kuşatılmışlığı detaylı işlemekten geri durmamaktadır.

 Yine Türkiye’nin sözde en idealist dönemine fikir babalığı yapan 68 kuşağının, örgütler, organizasyonlar ve öğrencilerden müteşekkil olan dengelerinin edebi analizini görmek bakımından Füruzan’ın eserlerinde ki tanıklıklar çarpıcıdır.

 

Bir dönem romanı olan Kırk Yedili’ler Kırk Yaşında’ da hem o dönemin siyasi aklını hem de o siyasi akla eklemlenen Kürdistan’lı gençlerin haleti ruhiyesini bir Türk edebiyatçısının gözünden okumak önemlidir.

Kırk Yedi’liler Kırk Yaşında 2014 yılında özel baskısı ile yayınlandığında Türk aydınlarının Kürt siyaset dünyası üzerinden elde ettikleri sözde devrimcilik başarısı tarihi bir eşikten geçiyordu. Türkiye’de öğrenci ve işçi nutuklarıyla elde edilmeyen devrimci hayaller, Kürtlerin bağımsızlık hareketine sığınarak gerekli hesabı vermeden başarısızlığını  aklamakla meşguldü. Bu nedenle Kırk Yedi’liler Kırk Yaşında kimi tartışmalara kaynak gösterilmeden sadece Füruzan’ın en yetkin eseri olarak kaldı.

Kesinlikle Kırk Yedi’liler Kırk Yaşında yetkin bir eser ve Füruzan, inanılmaz bir roman yazmıştır. Ancak bu kitabın önemli bir yanı daha var ki oda öğrenci hareketleri ve sol örgütler içinde yer alan Kürtlerin olayları ve kendilerini tarif etme şekillerindeki mağduriyet veya mahcubiyetlerinin siyaset dışı indirgemeciliğidir.

Füruzan 91 yaşında hayata veda ettiğinde geride sayısız eser bıraktı. En önemlisi kadın bir romancı olarak ,Türkiye gibi devletçi aydın geleneğinin hakim olduğu bir ülkede edebiyatçı konumunu korumaya özen gösterdi.

Filmlere konu olan öyküleri ve zamana yenilmeyen şiirleri farklı ülkelerin insanlarına ulaşabilecek güzellikte oldu. Bugün kadınların özgürlük talepleri hala Füruzan’ın dikkat çektiği noktaları tartışıyor.

Gerçek bir edebiyatçının eksiği ile şahsına, nitelikleri ile de sanat dünyasına ait olduğunu gösterdi.

Tıpkı Kırk Yedi’liler Kırk Yaşında kitabında dediği gibi : « ‘Bizim yanlışlarımız’ diye geçirdi aklından, salt yanlışlar değildir bunlar. Bunlardan ileride çıkarılacak doğrular asla asla küçümsenemez. »

 Ruhu şad olsun.

İlginizi Çekebilir

Cezaevlerindeki tutsakların açlık grevi eylemi 85’inci gününde
Abdurrahman Dilipak: Hükümet 4 ay önceden darbe olacağını bütün ayrıntılarıyla biliyordu!

Öne Çıkanlar