Serhat bölgesinde halkların ortak yaşadığı illerin başında gelen Iğdır’da DEM Parti 31 Mart’ta AKP-MHP= Devlet ittifakına karşı seçime gidiyor. AKP seçim hileleri ile kazanmak istiyor. AKP, DEM Parti’nin oy deposu olan mahalleleri köylere bağlarken, kente sınır güvenliği adı altında 3 bin 500 oy taşıdığı öğrenildi.
Doğubayazıt’ta gazeteci arkadaşlarımdan ayrıldıktan sonra derin bir yalnızlığa gömülüyorum. Günlerce sürecek olan Serhat turumun ilk durağı olan Iğdır’a doğru yola çıkıyorum. Siyah şal-şepik giymiş DEM Parti Belediye Meclis üyesi adayı Adem, beni Iğdır’a götürecek aracı kullanıyor. 25 yaşında, esmer tenli genç bir siyasetçi. Aşağı sarkmış gür bıyıklarıyla 68 kuşağını hatırlatıyor. Yol boyu seçimleri konuştuk. DEM Parti’nin bu seçimlerde başarılı olacağından emin. Sohbetimiz koyulaştıkça aracı daha yavaş kullandığını gördüm. Sebebini sorduğumda ‘Sohbet ediyoruz işte, yavaş yavaş gideriz’ dedi. Bir saatlik yolu neredeyse 1.30 saatte gittik. Beni seçim bürosuna bıraktı. Tam o esnada seçim bürosunun önünde bir gerginlik yaşanıyor. DEM Parti seçim bürosuna adaylık afişini asmak isteyen muhtar adayı ile partililer arasında kısa süren bir tartışma oldu. Muhtar adayı; ” Benim afişi kim indirmişse o sistemin adamıdır” deyince tansiyon iyice yükseldi. Neyse ki diğer partililerin ve çevre esnafının araya girmesiyle sorun daha da büyümeden kapandı.
Ufuk jet hızıyla geldi… Kendisi Azeridir ama yıllarını Kürt hak mücadelesine adadı. Son 10 yılın tamamını neredeyse cezaevinde geçirdi. Saçları beyazlatmış, kilo almış. ‘Ufuk bu ne hal’ dedim. “Sorma Oktay dedi, yaşlandık”… Hemen harekete geçtik. Pek zamanımız yoktu ve DEM Parti Eş Başkan adayı Mehmet Nuri Güneş ile görüşmemiz gerekiyordu. Diğer seçim bürosuna gittiğimizde Mehmet Nuri Güneş içeride oturuyordu. Beni görür görmez her zaman ki elini alnına vuran klasik selamını verdi. Yüzünde bir memnuniyet vardı. Röportajı söylediğimde tamam dedi ve seçim bürosuna doğru harekete geçtik. Araçta biraz sohbet ettik. İşi yine sıkı tutuyor, disiplininden taviz vermiyor. Rehavetin yaratacağı tehlikelerden söz etti. Daha çok çalışılması gerektiğini söyledi. Sonuna kadar haklıydı çünkü karşı tarafın ayak oyunlarına karşı uyanık olmak gerekiyordu. Kendisi ile yaptığımız röportaja gelecem ama önce Iğdır’da gördüklerime dair bir kaç kelam etmek istiyorum.
Iğdır’ın akşamları çok güzeldir. Akşam üstü oldu mu Iğdır’ı gezeceksin. İnsanın yüreğine hoş bir seda oturuyor, garip bir huzur doluyor insanın içine. Van’da neredeyse kalmayan ama Iğdır’da varlığını sürdüren toprak-müstakil evler dikkatimi çekiyor. Her evin bir bahçesi var. Her evin bahçesinde de Kazlar var. Özlemişim bu evleri. Kapının önünde yapılmış geniş balkon. Ağaçtan sütunlar ve balkona serilmiş uzun ince halılar.
Iğdırlılar Sovyetlerin çökmesinden sonra Iğdır’ın adının kötü şeylerle anılmasından oldukça rahatsız. Kentte o dönem fuhuş ticareti çok yaygınlaşmış ama son yıllarda hep beraber bu sorunu aşmayı başardılar. Iğdır’da fuhuş ticareti neredeyse bitme noktasına geldi. Ancak bu sorunla başa çıkmasını bilen Iğdır halkını şimdi başka büyük bir tehlike sarmış durumda. Kentte uyuşturucu madde kullanımının artması dikkat çekiyor. Iğdır’da uyuşturucu yaşı 16’ya kadar düşmüş durumda ve aileler tedirgin.
Üniversiteyi Ağrı Dağının eteklerine kurmuşlar. Çok güzel düşünülmüş. Erzurum, Erzincan, Kars, Bitlis, Muş, Van ve batıdan gelen öğrenciler ‘Arkamızda Ağrı Dağı var’ diyorlar. Ağrı Dağı’nın eteğinde üniversite okumanın vereceği feyz, duygu bir başka olsa gerek. Üniversitenin Ağrı Dağı eteğine yapılmasını ise 2009’da HDP’li Belediyenin kazanmasından sonra Belediye Başkanı Mehmet Nuri Güneş’in ve halkın baskısıyla yapıldığını öğreniyorum.
Iğdır’a gelmişken Ararat- Ağrı dağından söz etmemek olur mu? Dünyada hiç bir da bu kadar güzel ve görkemli olamaz. Tam tepesinde yuvarlak bir bulut halkası ve Ağrı dağının başında lengeli fötr bir şapka gibi duruyor. Ağrı dağının manzarası sık sık değişiyor. Bazen sis çökmüş, bazen de apaydınlık bir dağ. Ağrı dağına bakan bir daha gözünü bu dağdan alamaz.
Tabi kardeş Ağrı dağı Küçük Ağrı dağını da unutmamak lazım. Küçük Ağrı Dağı ve bölgesi Atatürk tarafından 1932 yılında İran’dan para karşılığında satın alınıyor. Tahran’da Türkiye ile İran arasındaki sınırı belirlemek üzere 1932’de bir antlaşma imzalanır. Antlaşmayla, Ağrı Dağı bölgesi tümüyle (Küçük Ağrı bölgesi de dahil olmak üzere) Türkiye tarafında kalır ve karşılığında Van’ın Kotur bölgesinden bir arazi de İran’a verilir.
Atatürk’ün Küçük Ağrı dağı ve çevresini İran’dan para ile almasının sebebi ise şuydu. Ağrı isyanı sırasında Küçük Ağrı dağına sığınmış Kürt isyancıları yakalamak ve isyanı tamamen bastırmaktı.
Bir yanımız İran, bir yanımız Nahçıvan, bir yanımız ise Ermenistan. Ağrı Dağı, Iğdır’dan bir başka güzel görünüyor. Iğdır’ı anlatmak yetmiyor, yaşamak lazım. Son zamanlarda betonlaşmanın arttığını görüyorum ve bu beni tedirgin ediyor. Betonlaşma ve geleneksel-kültürel imar ikileminde şehir adeta bir harabeye dönmüş. Rahmetli babam hep derdi Batı’da Adana neyse bu coğrafyada Iğdır odur diye. Şimdi bakıyorum da Iğdır’da o özelliğini yitirmeye başlamış. Ha derseniz Iğdırlılar şehirlerine çok mu sahip çıkıyorlar. Pek sahip çıktıkları da söylenemez.
Iğdır’ın ciddi manada bir alt yapı sorunu var. Yoksulluğun dibi yaşanıyor. İşsiz gençlerin sayısı hergün biraz daha artıyor ve onlarda çareyi yurt dışına gitmekte buluyor. 20 yıl önce gördüğüm Iğdır’da sokaklar genç kaynıyordu ama şu anda daha çok orta yaş ve 70 yaşından insanlar görüyorum.
Yaşar Kemal’in deyimiyle ‘Bahtsız bir diyardır’ Iğdır.
Iğdır kışları sert geçen Serhat bölgesinin en yumuşak iklimine sahip. 20 yıldır Iğdır’a gider gelirim, gençlik yıllarım o bölgenin muhabiri olarak geçti. 20 yıldır Iğdır’da değişen hiçbir şey yok. Iğdır kocaman bir köy gibi. O güzel iklimi düşündüğümde yazık oluyor bu şehire diyorum. Iğdır asla kötü denebilecek birşey değil, ama hakettiği kadar iyi olmadığını düşünüyorum.
209 bin nüfusu olan ve ılıman iklimiyle bilinen Iğdır, Ararat dağının eteklerinde kurulan bir şehir. 1992 yılında il olan ve geçimini tarım-hayvancılıktan sağlayan kentin Aralık, Tuzluca ve Karakoyunlu olmak üzere üç ilçesi bulunuyor. Îğdır ili demografik yapısıyla ve halkların yıllardır barış içinde yaşadığı bir kent olma özelliği taşıyor. Kürt, Azeri, Terekeme halklarının yaşadığı; İran, Ermenistan, Nahçıvan ve Azerbaycan ile komşu olan Îdir’i DTP 2009 yılında ilk defa kazandığında dönemin meclis başkanı Cemil Çiçek, ‘Ermenisten sınırına dayandılar’ diyerek devletin Îğdır’a olan bakış açısını özetlemişti. Îğdır’da 2009, 2014 ve 2019’da yapılan yerel seçimleri DTP, BDP ve HDP kazandı.
DEVLET DEM PARTİ’YE KARŞI ORTAK ADAY ÇIKARDI
MHP-AKP ittifakı Îğdır’da ortak aday çıkardı. MHP aday çıkarmayarak Îdir’de AKP adayını destekleren, AKP’de Qers’te (Kars) aday çıkarmadı ve MHP adayını destekleme kararı aldı. Konuştuğum DEM Partililer, Îğdır Valisi Ercan Turan bizzat AKP’nin seçim çalışmalarını yürüttüğünü ve AKP İl Başkanı gibi çalıştığını söylüyor. Iğdırlıların söylediğine göre geçtiğimiz Ağustos ayında Valiler kararnamesiyle Îdir’e atanan Vali Turan, atanmasını ‘Buraya boşuna gelmedim. Buraya vatanın ve milletin bütünlüğünü korumaya geldim’ sözleriyle seçime müdahil olmuş.
HALKLARIN İTTİFAKI
Îğdır’da son üç yerel seçimi kazanan DEM Parti, tüm seçim hileleri ve DEM Parti’ye kaybettirmek için kirli ittifaklar kuran sisteme karşı Kürt-Azeri ve Terekeme halklarının ittifakıyla şehirdeki tüm belediyeleri kazanmak istiyor.
DEM PARTİYE OY VEREN MAHALLELER KÖYLERE BAĞLANDI
AKP, 31 Mart’ta Îdir’i kazanmak için her yola başvuruyor. DEM Partiye karşı 31 Mart seçimleri öncesi sınır güvenliği adı altında 3500 güvenlik personelinin oyunu ‘Görevlendirme’ adı altında Îdir’e taşıyan AKP-MHP ittifakı DEM Parti’nin oy deposu olarak bilinen mahallelerden Cumhuriyet Mahallesini Erhacı köyüne, Pir Sultan Abdal mahallesini ise Enginalan köyüne bağlayarak merkez oy kullanma hakkını elinden aldı.
İlk olarak 2009 yılında DTP adayı olarak seçimleri kazanan ancak daha sonra tutuklanarak cezaevine konulan DEM Parti Eş Başkan Adayı Mehmet Nuri Güneş, sistemin politikalarına karşı neler yapacaklarını anlattı. Tüm yaşamı Kürt siyasi mücadelesinde geçen ve uzun yıllar cezaevinde kalan Mehmet Nuri Güneş, sorularıma içtenlikle yanıt verdi.
Iğdır devlet için neyi ifade ediyor ve devletin Iğdır seçimlerine genel bakış açısı nedir sizce?
Iğdır demografik olarak Türkiye’nin minyatürüdür. Azeriler, Kürtler, Terekemeler, Yugoslav-Bulgar göçmenleri, Ahıska Türkleri yaşıyor, çok renkli bir yapıya sahip. Iğdır jeostratejik bir yerde bulunuyor. Bir tarafta Nahçıvan, Azerbeycan, İran ve Ermenistan ile hudut komşusu. Bir geçiş güzergahı olduğu için sistemin yoğunlaştığı bir ilimiz. Iğdır’ı 2009 yılında ilk defa kazanınca İttihat ve Terraki’nin bu tahamülsüzlüğü dönemin meclis Başkanı Cemil Çiçek’in ‘Ermenistan sınırına dayandılar’ sözleri ile kamuoyuna yansıdı. Bu sözler bizim fazla uzun ömürlü olmayacağımızın işaretiydi.
31 Mart seçimleri ve sonrası için düşünceleriniz nelerdir?
Sistemin kuruluş felsefesi aynen devam ediyor. Zaman zaman pragmatist yaklaşımlar var. 2012 ve 2015 yılları arasında bu yaklaşımı gördük. Pragmatist politik değişiklik süreci yaşandı. AKP o dönem bu işi tamamen kendi hanesine yazdırmak, iktidarı kalıcılaştırmak için Kürt sorununu bir manivela olarak kullandı ama bu ters tepince şiddeti tırmandırarak, kutuplaşmayı derinleştirerek eski anlayışına geri döndü. Bunu da MHP ile birleşerek yaptı. Savaşı katmerleştirdiler, seçilmiş eş başkanlarımızı, milletvekillerimizi, parti çalışanlarımız hala cezaevinde tutsaktır. 31 Mart’ta halkımızla birlikte bu politikalara dur diyeceğiz.
Kayyumlar Iğdır’da ne yaptı, verdikleri zarar ne orandadır?
Kayyum anti-demokratik bir uygulamadır. Iğdır’ın jeopolitik konumundan ötürü farklı bir uygulama var. Kışkırtıcı politikalarla sonuç almaya çalıştılar. Talan gözle görülür biçimde görülüyor. Belediyenin satılmayan taşınmazı kalmadı. Bu seçimde de Vali üzerinden değişik bürokratik bir operasyon yürütülüyor. Bizim kazanımlarımızı ortadan kaldırmak için elinden geleni yapıyorlar. Iğdır Valisi, AKP’nin il başkanı olarak çalışıyor. ‘Ne pahasına olursa olsun bu seçimi almak için geldim ve bu seçimi kazanacağız’ diyerek bir yönelme içinde. En son bütün evraklarımızın tamam olmasına rağmen hukuk dışı bir uygulama ile adaylığımızı düşürmek istediler. Halkın tepkisiyle, sahiplenmesiyle tekrar geri adım attılar.
Iğdır’da son yıllarda seçime katılımın yüksek olduğunu görüyoruz. 31 Mart’ta bu yöndeki beklentiniz ve buna dair çalışmalarınız nelerdir?
Biz 31 Mart seçimlerini sadece Iğdır üzerinden değerlendirmiyoruz. Yerel parlamento diye tanımladığımız il genel meclisleri, belediye başkanlıkları paradigmamızın temelini oluşturuyor. Yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir. Mevcut iktadır bu ülkede yarattığı bunca yoksulluğa karşı iktidara geri adım attırmanın ilk adımı olabilir. Iğdır’da ise ‘Ne olursa olsun DEM kaybetmeli’ politikasına karşı halkın ciddi bir sahiplenmesi var. Ancak bu asla bize rehavet olarak yansımamalı. Hesabımızı sağlam tutmak zorundayız. Seçime katılımı yüzde 90’a çıkarmak ve il dışında bulunan öğrenci ve çalışan kesimi mutlaka sandığa bekliyoruz. İl dışında ki seçmenlerimiz mutlaka ama mutlaka vicdani borç olarak gelip oy kullanmaya davet ediyoruz. İmkanları olamayan yurttaşlarımız il ve ilçe örgütlerimize mutlaka başvursun, bildirimde bulunsun. Bunu ısrarla rica ediyoruz. Geliş gidiş masraflarını karşılayacağımızı da buradan ifade etmek isterim.
2009 yılında seçimleri kazandınız ancak projelerinizi hayata geçirmeden tutuklandınız. 31 Mart’ta sonra Iğdır’da hayata geçirmek istediğiniz projeleriniz nelerdir?
Aslında çok büyük projelerimiz var. Paradigmamız doğrultusunda projelerimiz var. Iğdır tarım arazisinde kurulduğu için meydana gelen bir kirlilik var. Serpilmiş yaşam alanlarını dağın eteğine taşımak istiyoruz. Üniversite bizim zamanında Ağrı dağının eteğine taşındı. Bu bizim ısrarlarımızla oldu. Doğu batı istikametinde şehri dağın yamacına taşımak istiyorduk. Ancak şu anda bu imkansız hale geldi. Kadın emeğine yönelik bir kooperatifleşme sürecimiz vardı, organik tarım projemiz vardı. Biogaz projemiz vardı, iki amaçlıydı. Isınma ve aydınlanma yönünü seracılıkta kullancaktık, kimyasal gübre ihtiyacını ortadan kaldıracak ve doğal gübreya dönecektik. Gençliğe dayatılan bir bohem anlayışı var ve bunu bertaraf etmek istiyorduk. Mesire alanları dediğimiz halk bahçeleri yapmak istiyoruz. Millet bahçesi yaptılar ancak bunlar lükse dönüştü ve sadece parası olanlar gidebiliyor. Ekoloji ile bağlantılı olarak Pir Sultan Abdal mahallesine bir kanal projemiz, Karaağaç ve özgür mahallesinde mavi kanal projemizle buraları balıklandırmak ve ekolojik evler yapmak istiyoruz. Halk Bahçesinde okuma evleri, oyun sahaları ve spor sahaları gibi çokça toplumun dönüşümüne katkı sağlayacak çalışmalarımız olacak. Meslek edinme kurslarımız olacak. Hayvancılık bölgesi olduğu için yün yatağı, el sanatları gibi işler yapacağız. Tarım kenti olduğumuz için meyve sebzenin değerlendirebileceği soğuk hava depolar zinciri ve trafiğe nefes aldıracak otoparklar kompleksimiz söz konusu.
Son olarak Iğdır halkına çağrınız ne olacak?
Iğdır’da yaşayan tüm halkımızın belediyesi olacağız. 14 yıl önce attığımız adımları daha da pekiştireceğiz. Toplumcu belediyecilik anlayışına sahibiz. Halkımız bize güvensin. Halkın belediyesi olacağımız yönünde bize güvenmelerini istiyoruz. Yatay örgütlenme ile bürokrasiyi ortadan kaldıracağız, toplumcu belediyecilik anlayışını geliştirmek için halkçı belediyecilik anlayışımızı pratize edeceğimizin sözünü veriyoruz. Bizim belediyecilik anlayışımızda tekçilik, tekleştirme, ötekileştirme ve rantiyeye yer yok. Halkı her alanda karar sahibi yapacağız ve halkın denetimine açık bir belediye olacağız.
Mehmet Nuri Güneş ile görüştükten sonra bu defa da Eş Başkan adayı Necla Kum ile görüşmeye gidiyoruz. Kendisi ile DEM Parti seçim bürosunun önünde karşılaştık. İftardan sonra bir araya geldik.
EŞ BAŞKAN KUM: KADINLARI HAYATIN HER ALANINDA GÜÇLÜ KILACAĞIZ
Kum , kentte yaşayan kadınların yaşadıkları zorluklara dikkat çekti. Iğdır’da kadınların yaşam alanları genişletecek ve kadınları hayatın her alanında güçlü kılacak projeleri hayata geçireceklerini söyledi. Halkın olanı halka teslim edeceklerini söyleyerek; “2001 yılında İstanbul’da parti çalışmalarında bulundum. Son 5 yıldır Iğdır’da HDP İl yöneticiliği yaptım, DBP’de görev yürüttüm. Son yapılan ön seçimde eş başkanlık adayı seçildim. Yerelde mahallelerde, alanlarda hakim olduğum konular var. Iğdır’da yerel seçimlerde DEM Parti olarak bir çok şeyi değiştirmeye kararlıyız. Daha önceki pratiğimizde gerçekleştirdiğim yerel yönetim anlayışımız ortadadır. Kayyum zihniyetinin sadece Kürt halkına değil, Azeri ve Tereke halkına verdiği zararın şahidiyiz. DEM Parti olarak değiştirmeye, dönüştürmeye, çözmeye geliyoruz. Sistemin verdiği zararlara son vereceğiz.” diye konuştu.
“DİLİMİZE KÜLTÜRÜMÜZE SAHİP ÇIKACAĞIZ”
“Halkımızın umudu büyüktür. Azeri halkımızda büyük zararlara uğratıldı, yaşam alanları yok edildi.” diyerek sözlerini sürdüren Kum; ” 14 mahallemiz var ve durumu çok kötü. Hava kirliliği sorunumuz var. Iğdır bir rant sahasına dönüştürüldü. Buna son vereceğiz. Kadınlarımız bunun sıkıntılarını yaşıyoruz. Kadının sesi olacağız, kadına bakış açısını değiştireceğiz. Biz DEM Parti olarak söz verdik, bizim olanı geri almaya geliyoruz. Halkın olanı halka teslim edeceğiz. Belediyemizin kapısı sonuna kadar halkımıza açık olacak. Kendi dilimiz, kültürümüze sahip çıkacağız. Kadınlarımıza, çocuklarımızı kendi dilinde eğitimler vereceğiz. İş alanları yaratacağız. Bizim için bir oy bile çok önemlidir. Iğdır halkımız bu konuda zaten duyarlıdır ve bunu da 31 Mart’ta iradesine sahip çıkacak gösterecek.” ifadelerini kullandı.
Iğdır’ın 3 ilçesinden biri olan Aralık ilçesi Nahçıvan ile sınır komşusu olma özelliği taşıyor. Azeri ve Kürtlerin uzun yıllardır birlikte yaşadığı bir ilçe. DEM Parti’nın Iğdır’da bugüne kadar kazanamadığı tek belediye Aralık Belediyesi. Eş Başkan adayı Aliye Akkuş bu defa durumların farklı olduğunu ve DEM Parti’nin Aralık’ı kazanacağını söylüyor.
DEM PARTİ ARALIK’TA HALKLARIN ORTAK BELEDİYESİNİ İNŞA EDECEK
DEM Parti Aralık Eş Başkanı adayı Aliye Akkuş’ta Aralık ilçesinin demografik yapısına dikkat çekti. Aralık’ta halkların yüz yıllardır kardeşçe yaşadığını dile getiren Akkuş; “Aralık çok farklı etnik kültürlerin yaşadığı bir ilçedir. Ayrımcılık ve ırkçılığın olmadığı bir bölgedir. Herkes birbiriyle yaşamaktan mutlu ama orada bir yaşam kaynadığı oluşturulmamış. Gençlerimizin oturabileceği, sosyal aktivite gerçekleştireceği yer bile yok. Aralık’ın sosyolojik yapısına baktığımızda AKP 20 yıldır bu ilçeyi yönetiyor ama çivi bile çakılmamış. 20 yıl önce de gittim, şimdi tamamen atıl bir ilçe olmuş, harabeye dönmüş. Bu ülkeyi yöneten iktidarın belediye başkanı hiç bir şey yapmamış. Alt yapı yok, ekonomi sıfır. Doğa talan edilmiş.” dedi.
ARALIK’A İLK DEFA KADIN ELİ DEĞECEK
“Eğer kazanırsak her şey değişecek.” diyen Akkuş; ” En başta alt yapı sorununu çözeceğiz, kadınlara istihdam alanları yaratacağız. Kadın kooperatifleri kuracağız. Aralık adeta bir kadın şehri olacak. Çok büyük meralarımız var, tarımı hayata geçireceğiz. Her türlü tarımı kadın eliyle yapacağız. Kadın pazarları kuracağız. Kadınlar bundan sonra kimseye muhtaç olmayacak. Kadınlarımız büyük zorluklar yaşıyor. Ücretsiz çocuk kreşleri açacağız. Kadınlarımızın ciddi sağlık sorunları ve kendilerine zaman ayıramıyorlar. Bu konuda bilinçlenme çalışması ve sağlık taraması yapacağız. Sağlık seminerlerimiz olacak. Üreten bir nesil yetiştireceğiz. Herkesi tüketici yapan bu iktidara karşı üretici toplumu yaratacağız. Belediyemizin bütçesi bunları yapmak için yeterlidir ve bu bütçeyi halkımızın refahı için kullanacağız. Aralık halklarına çağrım şudur: Bir kadını seçin, bir kadın annedir, kadın şefkattir. Şehrine de kadın şefkatiyle yaklaşacak. Doğamızı kadın eliyle koruyacağız. Kadınların ve tüm gençlerin desteğini bekliyoruz. Belediyeciliğin nasıl yapılacağını üreterek göstereceğiz.” diye konuştu.
İDİR’LİLER: İRADEMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ, OYUMUZ DEM PARTİ’YE
Son 20 yıldır yapılan tüm seçimlerde Kürt siyasi geleneğinden gelen partilere oy verdikleri için cezalandırıldıklarını söyleyen Iğdır halkı tüm bunlara rağmen 31 Mart günü DEM Partisi etrafında kenetleneceklerini söyledi.
Sokakta görüştüğümüz Iğdırlılardan Mustafa Yaman; ” Bizim yollarımız bile yok. Kayyumlar bu memlekete çivi bile çakmadılar. Yürüyecek yolumuz bile yok” derken, Ali Kemal isimli yurttaşta kayyum belediyelerinin yolsuzluklarına dikkat çekerek, buna karşı cevabı sandıkta vereceklerini söyledi. Kemal; ” Bunlarda vicdan yok, memleketi soydular” diyerek tepkisini dile getirirken, Mehmet Demir isimli yurttaşta : ” DEM Parti bu seçimleri de kazanacak çözüm üretecek, bu yüzden oyum DEM Parti’ye” diyerek tavrını ortaya koydu.
Iğdır’da topladığım notların ardından Kars’a doğru yola çıkıyorum. Serhat turumuzun ikinci turunda Kars’ı anlatacağız.