İnsanlık bu büyük sınavı hiç kuşkusuz geçecek, her savaşta olduğu gibi bu kez de İsrail yenilecek, Gazze’ye Netanyahu hükmedemeyecek. Türkiye’de de bu amaçla bir araya gelen Filistin’e Özgürlük Platformu 23 Mart 2024 cumartesi günü İstanbul’da Vicdan Mahkemesi’nde bir araya geliyor.
İsrail, 7 Ekim’den beri dur durak bilmiyor. İsrail başbakanı Netanyahu, soykırımda, sivillerin, çocukların, hayvanların toplu katledilmesinde, doğanın, oto yollarının, yerleşim yerlerinin, hastanelerin, okulların tahrip edilmesinde, yok edilmesinde sınır tanımaz olduğunu bir kez daha dünyaya gösterdi.
Hedefte 1 buçuk milyon insanın yaşadığı Gazze Şeridi’nin Refah kenti var. 7 Ekim sonrası İsrail saldırılarında şu ana kadar 35 bine yakın insan öldü.
Dünyada milyonlarca insan bu yüzden aylardır ayakta. Netanyahu’nun durdurulması, soykırıma, savaş suçuna hükümetlerinin ortak olmaması için çağrı yapıyorlar. Milyonlar Filistinlilerin Gazze’den sürülmesinin önüne geçilmesi için bütün dünyada birçok kentin sokaklarını dolduruyor.
İsrail’in, ‘Filistin’i Filistinlerden arındırma’ hedefi, çözülen kapitalist merkezlerin Ortadoğu ülkelerinde yeni bir statüko oluşturma amaçlarının bir parçasına olarak hizmet edeceğe benziyor.
Buna izin vermek istemeyenlerin İsrail’in soykırımcı yüzünü teşhir etmeleri, vicdanları harekete geçirmeleri ve Gazze ile dayanışmayı daha da büyütmeleri her zamandan daha fazla önemde bir hal aldı. İnsanlık bu büyük sınavı hiç kuşkusuz geçecek, her savaşta olduğu gibi bu kez de İsrail yenilecek, Gazze’ye Netanyahu hükmedemeyecek.
Türkiye’de de bu amaçla bir araya gelen Filistin’e Özgürlük Platformu 23 Mart 2024 cumartesi günü İstanbul’da Vicdan Mahkemesi’nde bir araya geliyor. İsrail’in Gazze’de nasıl soykırım ve savaş suçu işlediği sergilenecek.
HUKUKİ VE VİCDANİ BİR YARGILAMA
Filistin’e Özgürlük Platformu’nu oluşturan Ankara, İzmir, İstanbul, Urfa, Rize, Samsun, Konya gibi ülkenin birçok kentinden 300’e yakın kişinin iki aydır yaptıkları çevrimiçi toplantıların sonunda hazırladıkları raporlardan çıkarılan iddianameyle hukuki, vicdani bir yargılama yapılacak.
Farklı siyasal, toplumsal, kültürel görüşlerden, farklı meslek gruplarından insanların oluşturduğu 14 ayrı soruşturma ve araştırma raporlarının sunumunun yanı sıra, İsrail zulmüne uğramış mağdurların ve gözlemcilerin de dinleneceğiz mahkemede uluslararası konuşmacılar yer alacak.
Dünya vicdanının sesi olmuş olan Güney Afrika Heyetinden avukat Khaled Al Shouli mahkemenin ilk konuşmacısı.
Vicdan Mahkemesi heyeti; Mehmet Ali Devecioğlu, Melek Ulagay Taylan, Selim Deringil, Fatma Akdokur ve Erdal Doğan‘dan oluşacak.
Taksim Hill otel toplantı salonunda 23 Mart 2024 cumartesi günü 10.00- 17.30 saatleri arasında yapılacak yargılanmanın kararı aynı gün saat:18.30’da Beyoğlu Şişhane Katlı otoparkın üstünde kamuoyu ve basınla paylaşılacak. İsrail’e dur, Filistin’e özgürlük demek için bir arada, yan yana olmanın zamanı.
Siyasal kutuplaşmanın hat safhaya ulaştığı günümüz Türkiye’sinde farklılıklarımızla birlikte ses çıkarma çabalarını büyük bir harekete dönüştürmek, dipten gelişen bu türden sarsıntıya güç vermek, ülkenin geleceğine önemli katkı sunacaktır, bu hiç akıllardan çıkarılmamalı.
İktidarın toplumun öfkesinin gazını almak için sarf ettiği sözler ve davranışlar nasıl bir ikiyüzlülükle karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
BÜYÜK BİR VİCDAN HAREKETİNE İHTİYAÇ VAR
“İsrail’le ikili anlaşmalara son vermeyen ama Gazze’yi seçim malzemesi yapan iktidarın mitinglerinde dile gelen öfkeden daha fazlasına ihtiyacımız var. Büyük bir vicdan hareketine, savaş karşıtı, barış hareketine ihtiyacımız var.
Ülkemizdeki Netanyahu benzerlerini durdurmak için de dünyadan yükselen bu sese, Filistinlilerin dünyaya feryadına, birlikte çok daha gür bir sesle katılmak gerek.
İktidar mensupları mitinglerde kendilerini uyaranları, protesto edenleri engelleme, uzaklaştırma çabalarını bütün haşmetiyle sürdürüyor, İsrail’i koruyor.
Ülkemizdeki bugünkü sınırlı ses çıkarışla, Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında da kendi has yolunu bulmakta gecikiyor farkında mıyız?
Unutmayalım her türden savaş ölüm kültürünün yaygınlaşması, barış yaşam kültürünün toplumsallaşmasıdır.
Ülkemizde de, dünyanın her hangi bir yerinde de adil, özgür yaşamak barışın toplumsallaşması yolundan yürümeyi mecburi istikamet olarak gösterir.
/yenirarayis.com/