Birleşik demokratik, özgürlükçü toplumsal siyasal hareketin inşasına şimdiden koyulmanın zamanı geldi çatı. Bunun siyasal, toplumsal öznelerinin şekillenmesini sağlamak, 2028 seçimleri öncesinin en ivedi görev ve sorumluluğu olsa gerek.
31 Mart 2024 yerel seçim sonuçları, Türkiye siyasetinin yeniden dizaynının mecburi bir istikamet olduğunu gösteriyor. Türkiye siyasetinin bütün yapılarının yeni dönemin siyasal, sosyal ve toplumsal dinamiklerine göre yeniden yapılanması, yeni politik rotasının belirlenmesi bir zorunluluk halini aldı.
Bu, yerel seçimlere katılan bütün siyasi partiler için geçerli bir şey. İstisnası yok. Yeni dönemin kapısı aralandı.
AK Parti, 2001 yılından bugüne, yapılan her seçimde koruduğu birinci parti olma özelliğini bu seçimlerde yitirdi. Tarihinin en büyük oy kaybını yaşadı.
CHP 5 Nisan 1977 seçimlerinden sonra ilk kez bir seçimde birinci parti oldu. 12 Mart askeri darbesi sonrası ara rejimden çıkışta, 1972 yılında yapılan CHP Genel Kurultayı’nda, milli şef İsmet İnönü’yü yenen Bülent Ecevit, partinin genel başkanı oldu. Ecevit’in CHP’si, değişikliği söylemiyle çıktığı yolda 14 Ekim 1973 seçimlerinde 185 milletvekili ile birinci parti oldu. 1977 seçimlerinde ise son defa birinci parti oldu.
CHP yaklaşık elli yıl sonra bugün de değişim söylemiyle yapılan yönetim değişikliği sonrasında birinciliği yerel seçimlerde yakaladı. Türkiye siyasetini sarstı, birçok taşı yerinden oynattığı söylenebilir.
Siyaset taşlarının yeni yerlerinin neresi olacağı seçimsiz dört yıllık dönemde büyük ölçüde netleşecek. Türkiye’nin geleceği “10 ay önce yapılan milletvekilleri seçimlerinde büyük bir kırılma yaşayan CHP, nasıl oldu da böylesi bir başarı elde etti” sorusunun yanıtında gizli.
CHP’Yİ BİRİNCİ PARTİ YAPAN, SADECE DEĞİŞİM YOLUNA GİRMESİ DEĞİL
CHP’yi birinci parti yapan, sadece partinin değişim yoluna girmesi veya yaptıkları değildir. Ekonomik, siyasi birçok nedenin olduğu açık. Seçmen davranışını etkileyenin ve belirleyenin neler olduğunu belirlemeye yönelik araştırmalarla bunlar açığa çıkarılabilir.
Bunların içinde ciddi yer kaplayan etkenlerin; AK Parti iktidarının toplumu aşırı derecede yorması, üzerinde yükseldiği siyasi, toplumsal ve inançsal değerlere yabancılaşması, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adını verdikleri tek adam rejiminin ve otoriter yönetimin denetlenememesi, keyfiyetin yarattığı toplumsal çürümenin tepkisellik ve çaresizlik hali olduğu da çok açık.
Bu seçimlerde CHP’yi birinci yapan seçmenlerin bir kesiminin, kendi partisini uyarmak istemiş olacağı veya “yeter artık biraz da bunları değerlendirmek istiyorum” demiş olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır.
CHP lideri Özgür Özel seçimlerden bir gün sonra “bize verilen oyların tamamının bizim oylarımız olmadığını biliyoruz” dedi. Özel, yeni dönemde partisini bekleyen siyasal değişimin ve dönüşümün rotasını belirleyebilirse, CHP bundan sonraki 2028 seçimlerinde, Ecevit CHP’sinin 1979 seçimlerindekine benzer bir sonuçla karşı karşıya kalmaz.
Ecevit, “düzen değişikliği özgürlükler” vaadiyle yola çıkmasından kısa bir süre sonra 1978 yılında Kahramanmaraş katliamı sonrası sıkıyönetim ilan eden hükümetin başı oldu. 12 Eylül 1980 askeri darbe planını uygulayan kuvvet komutanlarını 1978’de göreve Ecevit atadı.
Bugün CHP, rejim krizinin yarattığı ekonomik, siyasi sorunların kıskacında, toplumun sıkıştığı yerde nefes aldıracak yerel yönetim anlayışı geliştiremezse, rant paylaşımının el değiştirmesiyle sınırlı bir yaklaşımla belediyecilik yürütürse, fiilen oluşan ikili yönetim yapısı yeni bir siyasal istikrarsızlık ve mevcut siyasal krizin derinleşmesi, hatta kronikleşmesi sonucunu üretir.
DEMOKRATİK DEĞİŞİM SEÇENEĞİ
Hiç kuşkusuz mevcut iktidar partisi bu durumu değerlendirmek isteyecektir. Ancak bu kapasitesinin çok sınırlı olduğu açık. Partisinin toparlanması zorunlu görülen büyük radikal siyasal, örgütsel açılımları yapabilecek gücünü hem lideri hem de örgütü yitirdi. Bu, Yeniden Refah Partisi vasıtasıyla daha radikal siyasal İslamcı hareketlerin gelişmesine ve toplumda Türk milliyetçiliğinin daha da radikalleşmesine yol açacaktır. Yeni tip muhafazakarlık ve milliyetçilik gelişecektir.
Bölgesel gelişmeler ve dünyadaki insan hakları rejimindeki geriye gidişler böyle bir sürecin gelişmesine zemin sunma potansiyeli taşıyor.
Bu olasılıklar demokratik Türkiye siyasetinin yeniden dizaynı sürecinde; evrensel hukuk, adalet, eşitlik ve insancıl hukuk kriterleri ekseninde, birleşik toplumsal değişim, dönüşüm hareketinin yoluna girilmesinden başka demokratik bir seçenek olmadığına işaret ediyor.
Birleşik demokratik, özgürlükçü toplumsal siyasal hareketin inşasına şimdiden koyulmanın zamanı geldi çatı. Bunun siyasal, toplumsal öznelerinin şekillenmesini sağlamak, 2028 seçimleri öncesinin en ivedi görev ve sorumluluğu olsa gerek.
/yeniarayis.com/