2022 yılında Cannes Film Festivali’nde kısa film dalında Papûlê Reş “ Black Butterfly” filmi ile ödül alan Kürdistanlı senarist, yönetmen ve yazar Shireen Jahani ile Cannes Film Festivali’nin sanatsal katkıları üzerine konuşurken, Shireen Jahani, festivalin kültürleri tanıma, bilgi, teknik, yaratıcılık ve toplumsal belleği canlı tutma konusundaki farkına sıklıkla dikkat çekiyordu.
Festivalin 77. Açılış töreninin sanat, siyaset, medya ve moda dünyasının yarıştığı bir kültürel gösteriye dönüşmesi Jahani’yi haklı çıkartırken, Cannes’da yaşanan sanatsal oryantasyonun bir tür sosyo kültürel taşınma ve tanışma olduğu aşikar. Klasik kırmızı halı seremonisi, lüks giyim markalarının desteği ve starların saniyelik duruşlarını bir yana bırakırsak 77. Cannes Film Festivali çok konuşulacak bir yılı daha geride bıraktı.
Dünya sinemasının eski ve yeni pek çok starı 9 gün boyunca; kariyerlerini, sanatsal yaklaşımlarını, sinemanın büyüsüne dair görüşlerini kamuoyuna duyurma fırsatı buldu.
Festivalin tanıtım afişi Japon yönetmen Akira Kurosawa’nın anısına yönetmenin “Ağustos’ta Rapsodi ” filminden alınırken, bu yılki ilk onur ödülü Meryl Streep’e verildi. Fakat Hollywood’dan gelen tek kişi Streep değildi. Weinstein skandalı yüzünden kuşkuların odağı haline gelen Hollywood dünyasının, Cannes film festivalini prestijini koruma yeri olarak gördüğünü söylemek mümkün. Kevin Costner, Demi Moore, Richard Gere, Salma Hayek, Cate Blanchett, Nicolas Cage, Selena Gomez, Catherine Deneuve, Francis Coppola, Vincent Cassel, Emma Stone, Diane Kruger, George Walton Lucas, Zoe Saldana, Francis Ford Coppola, Pierre Niney ve Cher gibi eski ve yeni jenerasyondan pek çok oyuncu, yapımcı, yönetmen ve senaristin katıldığı festival 14 ile 25 Mayıs tarihleri arasında yapıldı.
Çağımızın kader günleri sayılan bu 9 günde Rusya ve Fransa karşılıklı nükleer gövde gösterisi yaparken, Çin devleti Tayvan’a işgal tehdidini sürdürdü. Uluslararası Ceza Mahkemesi tartışmalı kararlara imza atarken, İsrail ordusu Lübnan sınırını geçen operasyonlarına devam etti. İşkence ve faşizm deryası haline gelen İran’da devlet erkanı şaibeli bir kazaya kurban giderken, Türk devlet aklı önce karizmatik Kürt lider Demirtaş’a hukuksuzca 42 yıl hapis cezası verdi, ardından ulusal seferberlik ilan etti. Kısacası 9 günlük festivalde, sadece beyazperde de değil, siyaset sahnesinde de yeni senaryoların denendiği film gibi bir haftayı geride bıraktık.
Israël, Filistin ve İran’daki katliam tartışmaları festival ortamına yansırken, kimi oyuncuların bireysel protestoları medyanın ilgisini çekse de sinema sektörünün dünyadaki tüm insan hakları ihlallerine yetiştiği veya projeksiyon tuttuğu söylenemez.
Ancak yine de dünyanın kurumsal bir çöküş yaşadığı ve devletlerarası savaş çemberinin genişlediği bir dönemde sinemanın kurumsal olarak ayakta kalabilmesi diğer sanat dalları ve sanatın geleceği için önemlidir.
Bu nedenle 77. Cannes Film Festivali bir jenerasyon transferi olduğu kadar yaşam sisteminin de transformasyonu anlamına geliyor. Nihayetinde verilen ödüllerin niteliği de bunu doğruluyor.
Özellikle Yıldız Savaşları ve İndiana Jones’in yaratıcısı George Lucas’a onur ödülünün verilmesi önemliydi. Yine Hintli yönetmen Payal Kapadia’nın ödüllendirilmesi sinemanın geniş kitlelere açılması için önemli bir adım sayılır. Festivalin merakla beklenen ödül dağılımı ise ise şöyle oldu.
Altın Palmiye ödülüne Sean Baker’ın “Anora”filmi layık görülürken, Jüri Özel Ödülü “Emilia Perez’e ” ve “ En İyi Senaryo” ödülü ise “The Substance- Madde ” filmlerine gitti.
İran’dan kaçarak son anda canını kurtaran yönetmen Mohammad Rasoulof’un “The Seed of the Sacred Fig- Kutsal İncir’in tohumu ” filmi “ Özel Ödüle” değer görülürken, en iyi yönetmen ödülü “Grand Tour- Büyük Tur ” filmi ile Miguel Gomes’e verildi.
Büyük ödül’ Payal Kapadia’nın “All We Imagine as Light- Aydınlık Gibi Hayal Ettiğimiz Her Şey””adlı filmi değer görüldü.
Festivalin asıl sürprizi ise en iyi kadın oyuncu ödülünde ortaya çıktı. Jüri Özel ödülüne layık görülen “ Emilia Perez” filmindeki rolleri ile Zoe Saldana, Selena Gomez, Adriana Paz ve Karla Sofia Gascon arasında ödül paylaştırılırken, en iyi erkek oyuncu ödülü “ Kinds of Kindness”rolüyle Jesse Plemons’a verildi.
Herşeyin çözüldüğü günümüz ortamında sinemanın hayatın içinden konular bulması sinema ve sanatın mucizesi adına umut vericidir.
Zira yarının dünyasında neler olacağını kimse bilemez.
İyi pazarlar!