Kamala Haris’in Birleşik Devletler başkanlık seçimlerinde John Biden’ın yerine aday gösterilmesi Amerika ve onun merkezinde bulunduğu siyasi eksen kadar kadınların kamusal görünürlüğü için de önemli bir adım.
Kuşkusuz Madeleine Albright, Condoleezza Rice ve Hillary Clinton gibi politikacılar çıkartmış ve yönetim kademelerinde ciddi bir kadın potansiyelini taşıyan bir ülkede kadın bir başkanın olması sürpriz değil.
Ancak sürpriz ötesi olan Avrupa ve Amerika’da yükselen sağ eğilimlere kadınların hem seçmen hem de seçilen olarak liderlik yapmasıdır.
Yüzyılın hemen başında kanlı olaylara ev sahipliği yapan Avrupa sağının, aynı Yüzyılın ikinci yarısından itibaren kadın adaylarla yeniden iktidara gelmesi ve kadınların milliyetçi fikirlerle uyumlu bir performans göstermesi kadın sorunu hakkındaki kimi ezberlerin sorgulanmasını beraberinde getiriyor.
Elbette feminizmin ortaya çıkışı, sosyal, ekonomik ve eşitliğe dayalı mücadelelerin yayılması, iki kutuplu dünyanın çökmesi, Sosyal Demokrasi ve liberalizmin yeni sistemler olarak hayata eklemlenmesi kadın hakları için önemli fırsatlar yarattı.
Ancak kendini eşitliğin ve kadın özgürlüğünün dostu sayan Sosyalist dünya yerine, dünyayı yöneten başarılı kadınların çoğunlukla sağ, muhafazakar ve liberal kesimlerden çıkması kadınlar için tartışılması gereken bir konu. Sovyet Sosyalist rejiminin ayakta olduğu zamanlarda bile dünya siyasetine yön veren çoğu kadın liderin kapitalist kamptan çıkması kadın sorunun sadece sol ideoloji bünyesinde çözüleceğine dair ki iddiaları ilk elden çürütüyor.
Nihayetinde 20. yüzyılda Peronizme esin kaynağı olacak kadar başarılı olan Eva ve İsabel Peron ikilisi, Arjantin’in milli çıkarlarına gönül vermiş iki yönetici kadındı.
İsrail’in kuruluşunda inanılmaz bir eylem ve akıl gücüne sahip olan Golda Meir,israil devletinin vazgeçilmez simasısydı. İndira Gandhi, 1966 ve 1985’te Hindistan gibi bir Asya ülkesinde başbakanlık yaparken ulusal hedeflere uzak durmadı. Simon Veil,17 Ocak 1975’te Fransa’da kürtajı bir suç olmaktan çıkarıp, “Loi Veil” olarak yasal güvenceye aldığında ülkesine yeni bir kültürel ve hukuksal değer kazandırdı. Margaret Hilda Teacher, 1975’ten 1990’a kadar İngiliz siyasetini baştan sona değiştirirken soğuk savaşın sonunu getiren liderlerden bir oldu.
Angela Merkel döneminde, Almanya en zengin dönemlerini yaşadı.
Daha adını ve etkisini saymadığım sayısız kadın lider bu çağın siyaset sahnesinde önemli işlere attı ve atmaya da devam ediyor.
Dünya yeni düzenini ararken bu defa liderlik koltuğunda sağcı,muhazakar ve liberal kadınlar var.
Eksikleri, farklı fikirleri ve statükoyu önemsemeleri ile Paris’ten Washington’a, Roma’dan Brüksel’e her yerde ulusal ve uluslararası tarihi zorlayan kadın liderler çoğalıyor.
Kamala Harris dönemi sadece Amerikalılar için değil, kadınlar için de sınav olacak.
Darısı mı, Darısı Kürdistanlı Kamala Harris’lerin başına.
Bye Biden, Hi Harris!