Oktay Candemir: Yaşarım Türkiye

GenelGündem

Mersin’de Kürt gençleri halay çektiler diye başlarına gelmedik kalmadı. Sırf halay çektiler diye 9 kişi gözaltına alındı.

Türk medyası avazı çıktığı kadar ‘Terör halayına operasyon’ şeklinde bağıran başlıklarla Kürdün halayını kriminalize etmeye çalıştı.

‘Yüce’ devletimizin Dahiliye Nazırı Ali Yerlikaya da sosyal medya hesabından halay çeken gençlerin polisler tarafından kafalarına basılarak götürülmesini paylaştı ve ekledi: Gereği yapıldı.

Henüz yargı önüne çıkarılmamış, gözaltındaki kişilere zorla ‘Ölürüm Türkiye’ şarkısı dinletilerek işkence yapıldı, hem de yüzlerini net biçimde ifşa ederek faşist gruplara hedef gösterdiler.

Devleti ve milleti bölmek isteyen Kürt halayı böylece bertaraf edildi!

Bu yapılanlar bize yabancı değil, aslında 100 yıldır yaşadıklarımıza bir parça daha eklenmiş oldu, o kadar.

Kürt gençlerine ‘Ölürüm Türkiye’ şarkısını dinletmenin Diyarbakır Cezaevinde işkencecilerin tutsaklara zorla Türk marşını okutulmasından ne farkı var?

Her sabah Kürt çocuklarını okul önlerinde ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım/Varlığım Türk varlığına armağan olsun’ diye bağırtmaktan ne farkı var?

Mamak cezaevinde oğlu Kamber Ateş’i ziyarete giden annesini Türkçe konuşmak zorunda bırakmaktan ne farkı var?

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yaptığının İsmet İnönü’nün Dersim katliamı için söylediği “Gereği yapıldı’ sözlerinden ne farkı var?

Dersim katliamından sonra Kürt folklorunun yasaklanmasıyla bugün Kürt halayının suç sayılması arasında ne fark var?

Sırf hala çekip, Hozan Serhat’ın bir şarkısını söylediler diye o gençlere zulüm edeceksin, sonra da çıkıp ‘Kemalizm Kürtlere çok zulüm etti, biz geldik buna son verdik ve Kürt sorununu çözdük’ diyeceksin.

Kemalistler, ‘Kürt yoktur, Kürtçe diye bir dil yoktur’ diyordu, siyasal İslamcılar geldi, Kürtçe ‘Bilinmeyen bir dil’ oldu. Ne farkı var?

Kürtlere ilişkin sözde farklılıklar, pratikte özüyle aynı noktada buluşuyor. Halay çeken gençlere zoraki Ölürüm Türkiye şarkısının dinletilmesinin altındaki temel sebep, birbirini tamamlayan ve birbirinden beslenen bu iki zihniyettir.

Ha kırmızı Kemalizm, ha gri Kemalizm… Ne fark eder!

İkisi de yaşanılacak, demokratik, özgür, insan haklarının egemen olduğu bir Türkiye istemiyor. İkisi de hala uğruna ölecek ve öldürecek bir toplum istiyorlar.

21 yüzyılda hala ‘Yaşarım Türkiye’ değil de, ‘Ölürüm Türkiye’ demelerinin sebebi budur.

İlginizi Çekebilir

22. Munzur Kültür ve Doğa Festivali başladı
DEM Parti ve DEVA milletvekilleri, Dışişleri Komisyonu toplantısından çıkarıldı

Öne Çıkanlar